Gitmemeli, ama nasıl?

Gitmemeli ama nasıl? Askere gitmeyi reddeden ya da istemeyenler için kimi basit bilgiler Bu sayfa, Türkiye’de ya da yurtdışında yaşayan, askerlik yapmak istemeyen veya askerliği reddedip, bunu da kamuoyuna duyurmak isteyen Türk vatandaşlarına yöneliktir. antimilitaristinsiyatif.so36.net Geçtiğimiz 20 yıllık zaman zarfı içerisinde Türkiye’de askere gitmek dışında başka hiç bir seçenek göremeyen ve dahil edildikleri soruna dair

Gitmemeli ama nasıl?

Askere gitmeyi reddeden ya da istemeyenler için kimi basit bilgiler
Bu sayfa, Türkiye’de ya da yurtdışında yaşayan, askerlik yapmak istemeyen veya askerliği reddedip, bunu da kamuoyuna duyurmak isteyen Türk vatandaşlarına yöneliktir.

antimilitaristinsiyatif.so36.net

Geçtiğimiz 20 yıllık zaman zarfı içerisinde Türkiye’de askere gitmek dışında başka hiç bir seçenek göremeyen ve dahil edildikleri soruna dair fikirleri bile sorulmayan binlerce askerlik yükümlüsü genç ne yazık ki silahlı çatışmalarda yaşamını yitirmiştir. Sahip oldukları mesleğe devam etmek, daha sonra evlenmek, ailelerine en kısa zamanda geri dönmek ya da iş hayatına atılarak toplumda normal bir hayat sürdürmek dışında başka bir amacı olmayan bu genç insanlara askerlik, hiç bir seçeneği olmayan bir zorlama olarak dayatılmıştır. Yine bir o kadar çok sayıda genç insan, askerde yaşadıkları nedeniyle ruhsal ya da fiziksel olarak ağır hasar görmüş, hatta yaşamları boyunca sakat kalmıştır. Zorunlu askerlik, ayrıca, baskıcı eğitim anlayışına dayalı okul sisteminin bir tür devamı niteliğinde, tek tip, itaatkar, kendi fikrini geliştirme ve ifade etmeye yabancı, hak ve özgürlüklerinin bilincinde olmayan vatandaş yetiştirme sürecinin önemli bir parçasıdır. Askerlik zorlaması gerçekten seçeneksiz ve kaçınılmaz birşey midir? Bunca tahribata yol açan ve bireyin haklarını ayaklar altına alan zorunlu askerlik yükümlülüğünü meşru kılan birşey var mıdır?

Bu sayfa, Türkiye’de ya da yurtdışında yaşayan, askerlik yapmak istemeyen veya askerliği reddedip, bunu da kamuoyuna duyurmak isteyen Türk vatandaşlarına yöneliktir. Hem yurtdışında hem de yurtiçinde, ne askerlik yapmak ne de yerine herhangi bir bedel ödemek istemeyen sayısız askerlik yükümlüsü Türk vatandaşı yaşamaktadır. 90’lı yıllarda Türkiye’de resmi rakamlara göre, 350 000 asker kaçağı bulunmaktaydı; bugün de benzer bir rakamdan hareket etmek çok da gerçek dışı bir varsayım sayılmaz. Askerlikten kaçınmak konusundaki bilgilenme ihtiyacı apaçıktır.

Kişinin hümanist, dini, felsefi, ahlaki ya da vicdani görüşü varlığının ayrılmaz bir parçasıdır; hiç bir devlet tarafından baskı altına alınmamalı ve sömürülmemelidir. Bireyin, böyle bir hizmetten muaf tutulmaya karşılık “bedelli askerlik” adı altında yüklü bir meblağ ödemeye mecbur kılınması, kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayan otoriter devlet anlayışına dayalı bir sömürü mantığı olarak görülmelidir.

Aşağıda, zorunlu askerlik nedeniyle mağdur durumda olan Türk vatandaşlarına yol gösterici nitelikte olabilecek bilgiler biraraya getirildi; bununla birlikte sayfa, hiç bir eksiksizlik ve güncellik iddiası taşımamaktadır. Farklı dil versiyonları kimi farklılıklar gösterebilir.

Askerlik, tecil, vicdani red ve benzeri konularda çok sayıda mail gelmektedir, gelen tüm mailleri yanıtlayamamaktayız. Yurtdışındaysanız, bulunduğunuz ülkenin vatandaşlığına geçmek konusunda doğrudan yerel bir avukata danışınız. Tecil, vatandaşlıktan çıkma, çürük raporu alma, pasaport uzatma v.b. konularda Türk konsolosluklarından telefon aracılığı ile isim vermeksizin bilgi edinmek mümkündür. Bununla birlikte konsoloslukların çoğu durumda taraflı, hatta yanıltıcı bilgi verdiği ve mağdurları bedelli askerlik yapmaya sevketmeye çalıştığı dikkate alınmalıdır!

Askerlik yapmak istemiyorum, başıma neler gelebilir?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, bu konudaki görüş, inanç ve kanaatlerini dikkate almaksızın silahlı askerlik hizmetine zorlamaktadır. Türk vatandaşı olan her erkek, 20 yaşından itibaren askerlik yapmakla yükümlüdür. Vicdani red hakkı ya da silahlı hizmet yerine geçen herhangi bir sivil hizmet yapma imkanı yoktur.

Askerlik yükümlüğü olan pekçok ülkede bu yükümlülük yaşa bağlıdır. Örneğin Azerbaycan’da askerlik yükümlülüğü 35 yaşına kadar; Rusya, Beyaz Rusya, Gürcistan, Estonya ve Ermenistan’da 27 yaşına kadar mevcuttur. Belirtilen yaşa gelip de çeşitli nedenlerle askerlik yapmayan kişilerin, yükümlülü yaştan dolayı kalkar. Buna karşılık Türkiye’de askerlik yükümlülüğü askerliği yapıp tamamlamış olana dek kalkmaz. 50 – 60 yaşlarında sağlık sorunları olan askerlik yükümlüsü mağdurların, polis ve jandarma eşliğinde askerlik bürosuna teslim edilişi gibi akıldışı uygulamalar Türkiye’de sıksık manşetlerde yeralmaktadır.

80 yaşındaki A.C. askerliğini 11 ay eksik yaptığı gerekçesi ile polis eşliğinde askeri hastaneye götürülürken!

20 yaşına giren, askerlikle ilgili tecil, muayene v.b. işlemlerini yaptırmayan bir kişi, sivil mahkemelerce “yoklama kaçağı” olarak yargılanır. Askeri hastahanede askerliğe uygun görülmüş, fakat bunun dışında hiç bir işlem yaptırmamış kişi, yine sivil mahkeme tarafından “bakaya” olarak hüküm alır ve aranır. Bu suçlardan aranan kişi, güvenlik güçleri tarafından resmi ya da gayri resmi ikamet adresinden alınarak askerlik şubesine teslim edilir. Üniforma giymek başta olmak üzere askeri emirleri yerine getirmemekte ısrar eden kişi, bu kez askeri mahkemede “emre itaatsizlik” suçundan yargılanarak askeri hapishaneye kapatılacaktır. Emre itaatsizlik suçunun cezasını hapishanede çeken kişi, tekrar aynı süreci baştan yaşamak üzere kışlaya gönderilir. Hukuken sonu olmayan bir cezalandırma süreci sözkonusudur. Askeri birlikten kaçan bir kişi, bunlara ek olarak “firari” olarak hüküm alacak ve aranacaktır.

Bütün bunların ötesinde, Türkiye’de ordu içinde herhangi bir cezai-hukuki takibata uğramayan, mağdur kişinin ölümüyle sonuçlanan yaşam hakkı ihlali dahil olmak üzere, çok sayıda çeşitli insan hakkı ihlalleri gerçekleşmektedir. Askerlik yapmamanızın bedeli olarak böyle bir hak ihlaline maruz kalmanız, yani ölmeniz veya göreceğiniz muamele sonucunda fiziksel ve ruhsal olarak ağır travma geçirmeniz pekala mümkündür. Bu konuda raporlarla belgelenmiş çok sayıda vaka mevcuttur.

Türkiye Cumhuriyeti anayasal haklara bağlı bir hukuk devleti değil midir? Kişisel görüşlerim nedeniyle askerlik yapamayacağım için hak ihlallerine maruz kalmam hukuka aykırı değil mi?

Türkiye Cumhuriyeti 1949 yılından beri Avrupa Konseyi’nin üyesidir. Türkiye bu konseye bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını tanımaktadır. Bu mahkeme tarafından ilk kez 2006 yılında olmak üzere dini, politik ya da ahlaki nedenlerle askerlik yapmayı reddedenlerin tutuklanması ve onlara uygulanan kötü muamele ve işkence nedeniyle şimdiye dek toplam üç kez mahkum edilmiş ve yüksek para cezalarına çarptırılmıştır. Türkiye, yine aynı mahkeme tarafından vicdani red konusunda yasal düzenlemeler yapmaya yükümlü kılınmıştır, fakat bu yükümlülüğünü yerine getirmemektedir. 2006 yılından beri Türkiye, bu konuda düzenleme yapılmadığı için uyarılmaktadır.

Asker kaçağı olarak yaşam: Sosyal ölüm ve damgalanma

Askerlik yapmamanın ve vicdani reddin ağır sosyal ve ekonomik sonuçları vardır. Askerlik yapmadığınızda, buna bağlı birkaç yıl sürebilecek bir hapishane süreci geçirdiğinizde ya da asker kaçağı olarak yaşamak zorunda kaldığınızda, yaşamınızın geri kalan kısmı bu durumdan son derece olumsuz şekilde etkilenecektir. Kesin terhis belgeniz olmadan sigortalı olarak herhangi bir işe girmeniz ya da devlete bağlı herhangi bir kurumda çalışmanız mümkün olmayacaktır. Asker kaçaklarını çalıştıran bir işveren yasalara göre suç işlemektedir.

Ayrıca askerlik yapmayan kişi, toplumun yaptırımları ile de yüzleşmek zorunda kalır. Böyle biri çevresi tarafından, korkak’, erkekliği şüpheli kişi’ ya da, vatan hayini’ olarak damgalanacaktır. Sosyal çevrenizce kabul gören bir evlilik yapmanız, herhangi bir öğrenim kurumuna kayıt olmanız, hatta yeni doğan çocuğunuzu resmi olarak tanıtarak kimlik çıkartmanız mümkün değildir.

Bunların ötesinde Türkiye’de polis ve jandarma asker kaçaklarını her nerede olursa olsun alıkoymak ve askeri makamlara teslim etmekle yükümlü, asker kaçaklarını bulmak ve tutuklamak amacıyla kimlik kontrolü ya da ev araması yapma yetkisine sahiptir. Her an sıradan bir kimlik kontrolü sırasında alıkonulabilirsiniz. “Bakaya” ya da “firari” olmanız durumunda yurtdışına çıkışta sorunlar yaşayabilirsiniz, hava alanında alıkonulma riski mevcuttur.
Asker kaçağı iseniz, Türkiye’ye giriş yapmanız risklidir.

Askerliğimi redettiğimi gerekçeleri ile topluma duyurmak, bu konudaki durumun değişmesine katkıda bulunmak istiyorum, nasıl hareket etmeliyim?

Askerlik yapmayacağınızı söylemek değil(“halkı askerlikten soğutmak”la suçlanabilirsiniz-sk), fakat fiilen askerlik yapmamak suçtur. Vicdani redçi olduğunuzu daha önceden herhangi bir şekilde, örneğin gazeteler, internet, radyo kanalları vs. yolu ile kamuoyuna duyurmuş olsanız bile, askeri kurumlarla yüzyüze geldiğinizde herhangi bir asker kaçağı gibi muamele göreceksiniz: Size şiddet yoluyla uniforma giydirilmeye çalışılacak, kötü muamele, hakaret ya da dayak gibi yöntemlerle size askerlik yaptırılmaya çalışılacaktır. Emirlere itaat etmediğinizde, askeri mahkemede yargılanacak ve askeri hapishanede tutuklu olacaksınız. Çeşitli sürelerle askeri hapishanelerde kalan ve çeşitli insanlık dışı muamelere maruz kalan (bir kısım-sk) vicdani redçilerin hapishane süreçleri şimdiye dek, özellikle basının ve destekçi grupların ilgisi nedeniyle, bu kişilere çürük raporu çıkartılması ile sonuçlanmıştır. Ne kadar süreyi hangi koşullarda hapishanede geçireceğinizi, başınıza nelerin gelebileceğini öngörmek mümkün değildir. Fiziksel ve ruhsal sağlığınız bu durumdan son derece olumsuz şekilde etkilenecektir.

Bir kez tutuklandıktan sonra başınıza herşey gelebilir.

Ayrıca askerlik hakkında basına yansıyan ifadelerinizden dolayı Türk Ceza Kanunu’nun 318. Maddesi’ne göre “halkı askerlikten soğutmak suçu”ndan da yargılanabilirsiz. 1989-2008 yılları arasında 590 kişi hakkında halkı askerlikten soğuttuğu, askerleri itaatsizliğe sevk ettiği gerekçesiyle dava açılırken, yine bu gerekçelerden ötürü 140 kişi de tutuklanmıştır. Böyle bir adım atmadan önce, bu alanda ya da en azından genel olarak insan hakları alanında çalışan gruplara danışın.

Yurtdışında yaşıyorum ve askerlik yapmak istemiyorum, ne yapmalıyım?

Yurtdışında yaşıyor, askerlik yapmak istemiyor ve yerine de herhangi bir bedel ödemek istemiyorsanız, başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek ve Türk vatandaşlığından çıkmak zorundasınız!

Bunu da, askerlik tecilini yaptırdıktan sonra en geç 38 yaşınızı tamamladığınız yıl sonuna dek yapmalısınız. Aksi taktirde başka bir ülkenin vatandaşı bile olmuş olsanız, İçişleri Bakanlığı sizi vatandaşlıktan çıkarmamakta ve Türk makamları bu yolla size bedelli askerlik yaptırtmaya çalışmaktadır. Buna ek olarak Türkiye’de asker kaçağı (“bakaya”) olarak da aranıyor olacaksınız! Türkiye’ye giriş ya da çıkış sırasında, havaalanında asker kaçağı olarak alıkonulabilir ve jandarma veya polis eşliğinde askerlik şubesine gönderilebilirsiniz.

Yurtdışında yaşıyorum, asker kaçağıyım ve paraportumun geçerlilik süresi doldu. Türk konsolosluğu pasaportumu uzatır mı?

Evet. Eski yasal düzenlemelere göre askerlik yapmayanların pasaportları uzatılmamakta ve bu kişiler, bir süre sonra da vatandaşlıktan atılmaktaydı. Bu durum yurtdışında pekçok kişinin, vatansız’ statüsünde kalmasına yol açmıştır. Avrupa ülkelerinin tabiyeti belirsiz kişileri iade edememesi ve bu kişilere yedek kimlik çıkarmak zorunda olması gibi nedenlerden ötürü Türkiye, özellikle Federal Almanya’nın baskısı ile bu uygulamaya son vermek zorunda kalmıştır. Şu anki uygumalamaya göre, Türk konsoloslukları askerlik yapmadığınızda dahi, 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 15. Maddesi ve 6. Paragrafı uyarınca pasaportunuzun geçerliliğini uzatmak mecburiyetindedir. Böylelikle mevcut geçerli bir oturum izniniz olması durumunda, yurtdışında Türkiye’ye dönmemek koşulu ile askerlilik yapmaksızın yaşayabilirsiniz.

Çürüğe çıkmak

Çürüğe çıkmaya çalışmak, pekçokları için ilk akla gelen yol olduğundan çürüğe çıkarma prosedürü genel olarak ordu tarafından katı kriterlere bağlanmıştır. Başvurular titizlikle incelenmektedir. Bu konuda şansınız olduğunu düşünüyorsanız, bürokratik ve tıbbi süreçler hakkında kişisel olarak güvenilir kaynaklardan bire bir bilgi edininiz ve hazırlıklarınızı zamanında yapınız.

Ağır psikolojik ve bedensel rahatsızlıklar (ileri düzeyde şizofreni, paronoya, ağır antisosyal kişilik bozuklukları, şeker hastalığı, ileri düzeyde görme zayıflıkları vs.) gereken şekilde belgelendiği, askeri heyet ve hastanelerce onaylandığı takdirde çürüğe alınmanızı sağlayabilir. Düztabanlık, boy ve kilo arasındaki aşırı oransızlıklar (aşırı yüksek veya düşük kiloda olmak) da aynı şekilde çürüğe alınma nedeni teşkil edebilir. Bu türden rahatsızlık, bedensel özür vb. gibi şeylerin ne yazık ki tam bir listesi yoktur. Pratikteki örneklere bakmak en akıllıcasıdır.

Eşcinsellere Çürük Raporu Verilişi

Son derece aşağılayıcı ve onur kırıcı bir prosedüre göre yürütülmekle birlikte, ordu, eşcinselliği de bir “hastalık” olarak görmekte ve askerlerden oluşan bir heyete “pasif eşcinsel” olduğunu “kanıtlayan” kişileri çürüğe almaktadır. Birkaç yıl öncesine kadar askeri makamlar, başvuruda bulunanlardan, mağduru eşcinsel ilişki sırasında gösteren, aynı zamanda yüzünü de tanınır şekilde belgeleyen pornografik fotoğraflar ya da video kayıtları talep etmekteydi. Mağdurun intim sferinin ayaklar altına alınması niteliğindeki bu utanç verici uygulamaya son veren ordu, şimdi bir diğer alçaltıcı uygulama ile eşcinsel askerlik yükümlülerinin karşısına çıkmaktadır: Çürüğe alma heyeti mağdurun aile fertleri ile görüşerek, mağdurun kişilik gelişiminde eşcinsellik delilleri aramaktadır! Eşcinselliğin toplumda tabu niteliğinde bir konu olduğu dikkate alındığında, böyle bir uygulamanın mağdurları ne derece baskı altına soktuğunu ve zor durumda bıraktığını anlamak mümkündür.

Bunların yanısıra heyet, bir ordu doktorunun fiziki ve psikolojik muayene raporu ve yüzyüze yapılan bir görüşme ile de mağdurun, kadınsı eğilimler’ine ikna olmak istemektedir! Bu prosedürü takiben, mağdurun ikamet adresine eşcinselliğini resmi olarak belgeleyen çürük raporu posta ile gönderilmektedir. Bu belgede “Psikoseksüel bozukluk: Homoseksüalite” ya da “İleri düzeyde psikoseksüel bozukluk” gibi ibareler yeralmaktadır. Bu prosedüre katlanmak istemeyen ve askerlik yapmayı yeğleyen eşcinsellerin durumu da içaçıcı değildir: Kışlalarda, eşcinsellere yönelik kötü muamele ya da tecavüz gibi olaylar sıradan sayılmakta ve herhangi bir cezai takibata bile uğramamaktadır.

Askerlik yapmaya engel görülen bazı rahatsızlıklar ve bedensel uygunsuzluklarda, çürüğe alınma ilk planda yalnızca bir yıl içindir. Kesin kurtuluş için, çoğu durumda üç yıl ardı ardına askeri hastenede yeniden muayeneden geçmeniz ve çürük raporunuzun yenilenmesi gerekir. Bizce bilindiği kadarıyla bu uygulamaya, kiloyla bağlantılı elverişsizlikler ve kimi görme zayıflıklarında başvurulmaktadır.

Yurtdışında çürüğe çıkmak için konsolosluğun askerlik bölümü ile irtibata geçerek durumunuzu belirtin. Konsolosluklarda, raporları kabul gören doktorların listesi bulunmaktadır; bu doktorlardan birinden alacağınız teşhisi gerekli dilekçe ile birlikte konsolosluğa vermeniz gerekecektir. Çoğu durumda Türk makamları bu teşhisin, Türkiye’de bir askeri hastahane tarafından onaylanmasını da talep etmektedir.

“Bedelli Askerlik Hakkı” nedir? Böyle bir hak gerçekten var mı?

Askerlikle sözkonusu olan düşünce, inanç ve kanaat özgürlüğüne aykırı bir zorunlu hizmet olduğu için, para karşılığında bu zorlamadan muaf tutulmaya, hak’ adını vermek, bir tür etiket aldatmacası ile yurtdışındaki Türk vatandaşlarının sömürülmesi amaçlı bir uygulamadır.

Ölme, yaralanma ya da sakat kalma riskinin olmaması, aşağılanma, tektipleştirme, kişiliksizleştirme ve dayak gibi askerliğin, sıradan’ bir parçası olan uygulamaların burada kısmen mevcut olması ve kısa sürmesi gibi nedenlerle, yurtdışında yaşayan ve askerliğe zorunlu kılınan Türk vatandaşları 5.112 euro karşılığında 21 günlük temel askerlik eğitimini yapmayı tercih etmektedir. Diğer bir önemli neden de, özellikle Federal Almanya sözkonusu olduğunda oturum izinlerinin 6 aydan fazla Almanya dışında kalınması durumunda Alman yabancılar yasası uyarınca geçersiz hale gelmesidir.

Türk konsoloslukları, imza ya da damga gerektiren sıradan konsolosluk işlemlerinde dahi fahiş işlem ücretleri talep etmekte, yurtdışında yaşayan Türkler sömürülmesi gereken döviz kaynağı olarak görülmektedir. İşte bu anlayışın en uç noktası, bedelli askerlik uygulamasıdır. Gelir düzeyi düşük askerlik yükümlülerine konsolosluk görevlilerince bankalardan kredi çekmelerinin öğütlenmesi, bunun belki en utanç verici kanıtıdır.

Bedelli askerlik konusundaki yasal düzenleme şu şekildedir:

Yurtdışında oturma ve çalışma iznine sahip olanlara, 38 yaşını doldurmamış ve bu yaşa girdiği yıldan gün almamış olmaları ve en az 3 yıl süre ile fiilen yabancı ülkede çalışmış olmaları şartıyla 5.112 euro veya karşılığı yabancı ülke parası karşılığında 21 günlük temel askerlik eğitimi yaptırılmaktadır. Uygulamada konsolosluklar yurtdışında oturma ve çalışma iznine sahip olmayı ve bunu belgelerle ispatlamayı yeterli saymaktadır.

38 yaş sınırını aşanlar için 7,668 Euro veya karşılığı yabancı ülke parasını başvuru sırasında peşin olarak ödemek ve başvuru işlemlerini tamamlamak şartıyla bedelli askerlik yaptırılmaktadır.

38 yaşını tamamladıkları yılın sonuna kadar dövizle askerlik yapmak için başvurmayanlar ile basvurdukları halde döviz ödemelerini yapmadıkları için dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılanlar da, 7 bin 668 euro yerine 10 bin euro ödeyerek 21 gün askerlik yapmadan bu hizmetini yerine getirmiş sayılmaktadır.

Belirtildiği gibi, bedelli askerlik yasası yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarını sömürmeye yönelik bir uygulamadır. Bedelli askerlik hakkı adı altında toplanan dövizler üzerinde bu ödemeleri yapmış kişilerin herhangi bir tasarrufu da yoktur. Paraların hangi amaçla kullanıldığı tamamıyle devletin tasarrufundadır. Ayrıca bedelli askerlik yasasının yürürlüğe girdiği tarihten önce temel askerliği yapmalarının ardından askerliğe, elverissiz’ hale gelen, vefat eden, Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilen veya Türk vatandaşlıktan atılanlara herhangi bir geri ödeme yapılmamaktadır.

‘Almancılar’ sayesinde sadece devlet değil, Burdur’un küçük esnafı da köşeyi dönmekte.

21 gün süreli temel askerlik eğitimi, Burdur 58’inci Piyade Eğitim Alay Komutanlığı’nda lüks otel koşullarında yaptırılmaktadır. Temel askerlik eğitimi yapmak üzere Türkiye’ye gidenlere, eğitim birliği tarafından kişisel ihtiyaçlarını gidermeleri için her türlü lüks sağlanmaktadır: İç çamaşırı, temizlik malzemesi, ayakkabı, havlu vb. Hatta arzu edenler şahsi temizlik malzemelerini bile yanlarında getirebilmektedir. Cep telefonu, dizüstü bilgisayar gibi elektronik aletleri, kayıt-kabul esnasında belge karşılığı bir emanet bürosuna verilmektedir. Rahatsızlığı dolayısı ile ilaç kullanmak zorunda olanlara da her türlü kolaylık sağlanmaktadır. Bedelli askerlik yapanların anlatımları, yakın restoranlardan yemek ısmarlama ya da cep telefonu kullanmanın hoşgörüyle karşılandığı yönündedir.

Temel askerlik eğitiminin önemli bir bölümü, fiziksel eğitimden çok, aralarında çok sayıda Türkiye koşullarına yabancı ve iyi niyetli bekletiler içindeki genç insanın da bulunduğu bedelli askerlik adaylarını düşünsel olarak etkileme amaçlı konferanslardan oluşmaktadır. Başka bir deyişle, izlenen soygun yöntemi “Parasını aldım zaten, bir de beynini yıkayıp geri gönderirim” mantığı ile tamamlanmaktadır.

Askerliksiz Türk Vatandaşlığı ya da, Mavi Kart’ Lüksü

Zorunlu ve bedelli askerlik sadece kişisel hak ve özgürlüklerin otoriter bir devlet anlayışla ayaklar altına alınması değil, aynı zamanda bir rüşyet, yolsuzluk ve adaletsizlik kaynağıdır da.

Ordu mensubu tanıdık ve yakınların yardımı ile askerliği bir büyük şehirdeki ordu kantininde yapma ya da bedelli askerliğin mümkün olduğu dönemlerde rüşvet veya ,torpil’ yoluyla bedelli asker kontenjanına girme, Türkiye’de yaşayan herkesin bilip duyduğu olaylardır. Bunların ötesinde Türkiye’de pek dikkat çekmeyen ,mavi kart’lı askerliksiz Türk vatandaşlığı da vardır:

Yurtdışında işçi statüsünde yaşayan Türk vatandaşları vatandaşlıktan ,izinli’ olarak çıkarak, mavi kart yardımıyla Türkiye’de zorunlu askerlik hizmetinden kurtulabilmektedirler. Mavi kart edinmek için ne askerlik yapmış olmak ne de bedel ödemiş olmak gerekli değildir. Başlıca koşul, bir başka ülkenin vatandaşlığına geçme hakkı elde etmiş olmaktır. Mavi kart sahibi Avrupalı Türkler örneğin Türkiye’de kamu görevi yapamamak ve seçme-seçilme hakkına sahip olamamak dışında hemen tüm vatandaşlık haklarını saklı tutmaktadırlar.

Askerlik yapmadan Türk vatandaşlığından çıkmışsan, Mavi Kart’ı alabilir ve herhangi bir Türk vatandaşı gibi Türkiye’de yaşayabilirsin!

Böylece mavi kartlı Türkler askerlik yapmadan herhangi bir Türk vatandaşı gibi yaşayabilirken, yoksul ailelerden gelen askerlik yükümlüsü ,sıradan’ Türk vatandaşı gençlere ne yazık ki ya kışlayı boylamak ya da asker kaçağı olarak bir yaşam boyu sosyal ölümle yüzleşmek düşmektedir.

Askerliği öğrenci olarak erteletme ya da Tecil

Yüksek öğrenimi kullanarak tecil, bir üniversite ya da yüksekokula kaydolma şansına sahip olanların sıkça başvurduğu bir yol olmakla birlikte, elbette ki kesin bir çözüm değildir. Sadece askerlikten kurtulmak için bilinçli olarak üniversiteyi bitirmeyenler ya da senelerce Açık Öğretim Üniversitesi’ne kayıtlı kalanlar, Türk toplumunun gerçekliğinin yıllardır bir parçasıdır ve ‘Her Türk asker doğar’ gibi gerçeklikten uzak sloganlarla örtpas edilmesi mümkün değildir.

Bir üniversite ya da yüksekokula kaydolup, lisans öğreniminizi uzatarak 29 yaş sonuna dek askerliği tecil ettirebilirsiniz. Bunu takiben lisansüstü öğrenime (yükseklisans/master ve doktora) devam ettiğiniz taktirde, doktora öğrencisi olmak kaydıyla 33 yaşın sonuna dek (yurt içinde ya da yurtdışında) askerliği tecil ettirebilirsiniz. Yurtdışında yüksek öğrenim görmeniz durumunda kayıtlı olduğunuz üniversitenin Türk makamları tarafından tanınıyor olması gerekir; bu konuda konsoloslukların eğitim bölümüne tanıtma dilekçesi vermeniz gerekebilir.

Ancak bu konudaki yaş sınırıdan sonra, askerlik denen tatsız konu yine yakanıza yapışacaktır. Dolayısıyla bu süreyi başka seçenekler üzerine ciddi şekilde kafa yormak için kullanmak en makulüdür.

Ben bir vicdani redçiyim, vicdani red, sivil hizmet v.b. hakların olduğu Avrupa ülkelerinin bana sığınma hakkı vermesi gerekmez mi?’

Hayır. Sığınma veya iltica hakkı adı altında herkese kolayca tanınan bir hak dünyanın hiçbir ülkesinde, hele Avrupa Birliği’nde kesinlikle yoktur! Federal Almanya her yıl toplam 50 000 kişiyi geldikleri ülkelere iade etmektedir, bunların büyük bir bölümü sığınma hakkı elde etme beklentisi ile gelen insanlardan oluşmaktadır.

Tüm Avrupa Birliği ülkeleri son yıllarda Türkiye’den gelen ve sığınma başvurusu yapanlara (tüm diğer sığınmacılara olduğu gibi) kalma, barınma ve çalışma hakkı vermemek için büyük bir çaba sarfetmektedirler. Kaçak olarak ülkelerinden çıkan ve sığınma talebinde bulunanların çoğu, önce adil hukuk prosedürü kisvesi altındaki bürokratik kısır döngülere sokularak her haktan yoksun bırakılmakta ve ardından da iade edilmektedirler.

Asker kaçağı, firari veya vicdani redçi olmanız, bu ülkelere sığınmayı istediğinızde ne yazık ki size hiç bir artı sağlamayacaktır. Tam tersine: Vicdani red hakkı, örneğin Almanya’da, sadece o ülke vatandaşları için öngörülen bir haktır ve politik sığınma gerekçesi olarak açık ve kesin olarak geri çevrilmektedir. Geçmiş yıllarda bu konuda görülmüş istisnaların ardında, son derece yoğun destek kampanyaları ve mağdur kişilere geniş destekçi kitlelerinin verdiği yardım yatmaktadır.

Bununla birlikte fiilen herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde bulunmaktaysanız, formal olarak sığınma başvurusu yapmanızın önünde herhangi bir engel yoktur. Bu durumda, daha önce “güvenli” bir ülkeden geçip geçmediğiniz, yani herhangi bir AB ülkesinde bulunup bulunmadığınız kontrol edilir. Eğer örneğin İtalya’dan geçerek Avusturya’ya ulaşmış ve sığınma başvurusunda bulunmuşsanız, Dublin anlaşması hükümleri uyarınca süratle İtalya’ya iade edilirsiniz.

Başvurunuzu ilk ulaştığınız AB ülkesinde yapmanız gerekecektir. Sığınma başvurunuz işlemde olduğu süre boyunca haklarınız ciddi bir biçimde sınırlanır. Çalışma hakkınız yoktur ve hareket serbestiyeti hakkınız sınırlıdır; bir başka şehre seyahat etmeniz dahi izin ve kontrole tabi olacaktır.

Sığınma başvurusunu takiben sizden, önceden belirlenen bir tarihte yazılı ve sözlü olarak kaçış nedenlerinizi anlatmanız beklenir. Belirtildiği gibi zorunlu askerlikten kaçma yeterli bir gerekçe sayılmamaktadır. Fakat vicdani red nedeni ile şahsınıza yönelik baskı ve takibe maruz kalmış ve kalmakta iseniz, ayrıca bunu ispatlayabilmekteyseniz, mahkeme Türkiye’ye iade edilmenizin riskli olacağı sonucuna varabilir. Bu konuda özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son yıllarda vicdani redcilerin maruz bırakıldığı işkence ve kötü muameleler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti aleyhine vermiş olduğu kararlar önemli bir dayanak noktası teşkil edebilir. Herhalükarda iyi ve deneyimli bir avukata ihtiyacınız olacaktır.

Vatandaşlıktan çıkış ve bir başka ülkenin vatandaşlığını alma (Federal Almanya)

Belirtildiği gibi, yurtdışında yaşayan askerlik yükümlüsü Türk vatandaşları için askerlik yapmaktan ya da yerine herhangi bir bedel ödemeden bu tatsız konudan kurtulmanın tek yolu vatandaşlıktan çıkmaktır.

Federal Almanya’da zorunlu askerlik 2011 yılında kalkmıştır. Fakat askerlik yapmamış bir Türk vatandaşının Alman vatandaşlığına geçişinde problemler yaşanabilir: 38 yaşını aşmışsanız Türk İçişleri Bakanlığı askerlik yapmadan ya da “bedel” ödemeden sizi vatandaşlıktan çıkarmamakta, hatta çürük raporu vermeyi bile reddetmektedir. Vatandaşlıktan çıkarılmayan bir Türk vatandaşı, Alman vatandaşlığına geçemez. Bu konumdaki bir kişiye Alman vatandaşlık daireleri, alenen, bedelli askerlik yapıp vatandaşlıktan çıkış belgesi alma teklininde bulunmakta ve vatandaşlığa geçiş başvurularını reddetmektedir! Eğer vatandaşlık hakkı edinmek için tüm diğer koşulları yerine getiriyor iseniz, Türk vatandaşlığından çıkış için tüm girişimlerinizin sonuçsuz kaldığını dokümanlar, hatta kişisel tanıklıklar yoluyla belgelemeniz ve bunlara dayanarak vatandaşlık dairesine karşı dava açmanız gerekir. Elinizde olmayan nedenlerle ilk vatandaşlığınızdan çıkartılmıyor iseniz, yine de Federal Almanya vatandaşlığına geçmenizi sağlayacak yasal dayanaklar mevcuttur.

Federal Almanya 7. mayıs 1999 tarihinde alınan kararla ve 2000 yılında yapılan somut yasal değişiklikle, kan bağına dayalı vatandaşlık prensibinden, daha liberal bir vatandaşlık anlayışını yansıtan, toprak ve anayasaya bağlılık prensibine dayalı vatandaşlık anlayısına geçmiştir. Ne var ki, yeni vatandaşlık yasası resmi dairelerdeki uygulama arasında ciddi farklılıklar vardır: Vatandaşlık başvuruları çoğunlukla, sahtecilik yoluyla Alman vatandaşlığı edinmeye çalışma teşebbüsü olarak görülmekte, ırkçı-yabancı düşmanı klişeler ışığında titizlikle gözden geçirilmektedir. Bir başvurunun olumlu sonuçlanması yıllar sürebilir. Kişisel durumunuz ile vatandaşlığa geçme şansınız hakkında önce danışmanlık büroları veya uzman bir avukattan, daha sonra da vatandaşlık dairesinden bilgi edininiz.

antimilitaristinsiyatif

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org