Mangırlı Ahmet dönemi – Halil Savda

Parası olan Ahmet evinde oturacak, olmayan Mehmet ise tıpış tıpış askere gidecek! Mehmet vatanı muhafaza etmek için nöbet tutacak, belki de muhafaza ederken can verecek!

28 yaşından gün almış Ahmet, 18 bin TL parası olduğu için işinde, evinde eşi ve çocuklarıyla olacak.
28 yaşından gün almış Mehmet ise 18 bin TL parası olmadığı için ailesinden ve sevdiklerinden uzak, kışlada 12 ay askerlik yapacak.
Bunu ben demiyorum; Başbakan Ahmet Davutoğlu 2 Aralık 2014 Salı günü, AKP’nin grup toplantısında söyledi. Bakın Davutoğlu ne demişti: “Bedelli askerlik uygulamasını başlatıyoruz. Bu uygulamadan 1 Ocak 2015 itibariyle 27 yaşını doldurmuş olanlar (28’den gün alanlar) ve 18 bin TL ödeyenler faydalanabilecek.”
Yani parası olan Ahmet evinde oturacak, olmayan Mehmet ise tıpış tıpış askere gidecek! Mehmet vatanı muhafaza etmek için nöbet tutacak, belki de muhafaza ederken can verecek!
Aynı Davutoğlu 17 Ekim 2014’te “Bedelli askerliğin çıkması mümkün değil! Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğunun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz” demişti.
Devlet vatandaşının 12 ayını çalıyor, zaman zaman da parasına ihtiyaç duyuyor. Demek ki devlet babanın bir kere daha paraya ihtiyacı var! Zorunlu askerlik ile zaman ve can alırken, bedelli uygulaması ile de parasına göz dikiyor.
Yani kelle parası istiyor!
Vicdani Ret Derneği, Davutoğlu’nun bedelli askerlik açıklaması yaptığı günün akşamı şu açıklamayı yaptı: “Ölmeyi ve öldürmeyi reddettiği, askere gitmediği için “kaçak” olarak adlandırılanların sayısı neredeyse 1 milyona yaklaşmışken, çıkan bedelli yasası devlet için yeni bir kazanç kapısına dönüşüyor.
“18 bin TL öde, kurtul” diyen iktidar, parası olana “bedelli hizmeti”ni sunarken; parası olmayana da banka kredilerini sunuyor. Zorunlu askerlik hizmeti adı altında 20 yaşına gelmiş her erkeğin yaşamını gasp eden devlet şimdi “bedelliden yararlanmak isteyen ama parası olmayanlar”ı da 36 ay taksitli kredileriyle gasp etmeye hazırlanıyor. Bugüne değin, ölmeyi ve öldürmeyi reddedenleri “kaçak” ilan ederek sivil ölüme mahkum eden iktidar, bedellisiyle binlerce genci bankalara borçlu ilan etmeye hazırlanıyor.
Bizler, ölmeyi ve öldürmeyi reddeden vicdani retçiler, çıkartılan bedelli yasasının “vicdani redde bir alternatif” olarak sunulmak istendiğinin farkındayız.”

Vicdani Ret Derneği açıklamasını bir çağrı ile sonlandırdı: “Yapmak istemiyorsanız, parasını ödeyin kurtulun” diyen iktidara inat, orduya bir saniye hizmet etmeyi, bir kuruş ödemeyi de reddediyoruz.
Devletin zorunlu askerlik hizmetiyle, banka kredisiyle gasp etmeye niyetlendiği yaşamlarımız için direnmeye, reddetmeye devam ediyoruz. Ölmeye, öldürmeye, zorunlu askerlik hizmetini öğrenmeye ne bir saniye ne de bir kuruş!”

HDP Eşbaşkanı Demirtaş “bizim savunduğumuz ve çözüm ‘Vicdani Ret’ hakkıdır” derken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Zenginin çocuğu sıyıracak, garibanın oğlu gidecek” diyerek uygulamayı eleştirdi.
1916 yılında, Osmanlı uyruğundaki 20 yaşını doldurmuş her erkeğin askere alınması zorunluluğu getirildi. Osmanlı’nın bu uygulamasının aynısını Türkiye Cumhuriyeti devraldı.
O günden bu yana, bu uygulama nedeniyle ciddi insan hakkı ve yaşama hakkı ihlalleri yaşandı.
Kışlalarda binlerce cinayet ve intihar yaşandı.
Kışlalar ve zorunlu askerlik müessesi kangrenleşmiş durumda ve 1 milyonu aşkın asker kaçağı var.
Bu kangren ne bedelli askerlik ile ne de “Vicdani Ret” hakkının yasallaşması ile iyileşmez. Kangrenin sökülüp atılması lazım.
Bu ise ancak zorunlu askerlik müessesinin son bulması ve “Vicdani Ret” hakkının tanınması ile mümkündür.
7 Ocak 2011 tarihli “Ne bir sent ne de…” başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim: “Burada doğru duruş “Türk ordusu için ne bir sent, ne de bir saniyedir!” Askerlik yapmak da onun kelle parasını ödemek de militarizmi besliyor.
Mangırlı Ahmet evine, Mangırsız Mehmet nöbete zamanlarındayız! Duyduk duymadık demeyin; Mangırlı Ahmet dönemi başlıyor… Haydi Mehmet nöbete…

http://yeniozgurpolitika.info/index.php?rupel=nivis&id=7096

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org