VR-DER, Suruç katliamının 1. yıldönümünde basın açıklaması yaptı, Özata da vicdani reddini açıkladı

Vicdani Ret Derneği 20 Temmuz Suruç katliamının 1. Yıldönümü nedeniyle İnsan Hakları Derneği’nde basın açıklaması yaptı. İnsan Hakları Derneği ve Vicdani Ret Derneği’nden katılımcıların olduğu basın açıklamasından sonra Derya Özata da vicdani reddini açıkladı.

Suruç için, adalet için vicdani reddini açıkladı

Suruç katliamının 1. yıldönümü nedeniyle biraraya geldiler

20 Temmuz 2016 Çarşamba 15:23
Vicdani Ret Derneği 20 Temmuz Suruç katliamının 1. Yıldönümü nedeniyle İnsan Hakları Derneği’nde basın açıklaması yaptı. İnsan Hakları Derneği ve Vicdani Ret Derneği’nden katılımcıların olduğu basın açıklamasından sonra Derya Özata da vicdani reddini açıkladı.

Vicdani Ret Derneği yöneticilerinden Ercan Jan Aktaş “20 Temmuz’da, Suruç’ta özgürlük düşlerinin peşinde Kobani’ye yola çıkan çok güzel insanlarımızı, yoldaşlarımızı yitirdik. Onlardan sonra bu ülkede hemen hemen hiç güzel bir şey olmadı, şiddet ve militarizm ise tırmanarak devam etti. Bizler bu güzel insanların özgürlük düşleri için yürümeye devam ediyoruz” dedi.

20 Temmuz 2015’teki Suruç katliamında Vicdani retçiler Polen Ünlü ve Alper Sapan’ın da hayatlarını kaybettiğini hatırlatan Aktaş, “Onlar, savaşa karşı barışı ve yaşamı inşa etmek için Kobani yoluna çıkan 33 kişiden yalnızca ikisiydi ve karşısında mücadele ettikleri savaş dahilinde bir politika olarak patlatılan bombayla katledildi” diye konuştu.

“İçinde bulunduğumuz militer yapının kadın kimliğine direk saldırı olduğunu düşünenlerdenim” diyen Derya Özata da “Bundan tam bir sene önce bugün barış için yola çıkan 33 düş yolcusu için, Suruç için, adalet için vicdani reddimi açıklıyorum” diye konuştu. (Demokrat Haber)

Demokrat Haber

**

Basın Açıklaması:

“Kardeşlerimin, sevdiklerimin, devletin uygulamakta olduğu kirli savaşın bir parçası olmasını istemiyorum. Bu savaş sadece erkekleri değil kadınları da katletmektedir. Bu sebeple vicdani reddimi açıklıyorum.”
Polen Ünlü, 15 Mayıs 2012

“Kimse için ölmeyecek, öldürmeyecek, kimsenin askeri olmayacağım. Savaşsız, ulussuz, sınırsız bir dünya için, özgürlük için vicdanımı dinliyor ve askerliği reddediyorum. Militarizm yaşamlarımızı yok etmeden, biz militarizmi yok edelim.”
Alper Sapan, 15 Mayıs 2014

Polen ve Alper, tam bir yıl önce, 20 Temmuz 2015’te katledildiler. Onlar, savaşa karşı barışı ve yaşamı inşa etmek için Kobane yoluna çıkan 33 kişiden yalnızca ikisiydi ve

karşısında mücadele ettikleri savaş dahilinde bir politika olarak patlatılan bombayla katledildi. Suruç Katliamı, bu toprakların en kanlı saldırılarından biri olarak hafızalara kazındı. Bizler içinse, 20 Temmuz 2015 tarihi, savaşa ve şiddete karşı mücadele eden vicdani retçi iki arkadaşımızın, savaş politikalarıyla katledildiği gün olarak kaldı.

Polen’i şiddetten beslenen devletin talan etmek istediği bu coğrafyada erkek egemenliğine karşı direnen bir kadın olarak, Barış İçin Vicdani Ret Platformu süresince birlikte yürüttüğümüz çalışmalardan, şüpheli asker ölümlerine karşı gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarından tanıyorduk; Alper’i ise “yaşamlarımızı yok etmeyen çalışan militarizm”e karşı örgütlediği mücadelesinden… Onlar, savaşlarda katledilen bir halkın yaşama olan umudunu büyütmek için Kobane yoluna çıktılar; aynı savaş politikalarıyla, Suruç Katliamı’nda aramızdan alındılar.

Suruç Katliamı’nın ardından, giderek tırmandırılan savaşla ve toplumsal her alanda örgütlenen şiddetle, bombalar yaşamlarımızın ortasında patlamaya devam etti. İktidarların çıkarlarına göre şekillenen her politikayla savaş, yaşadığımız coğrafyanın en somut şiddeti haline geldi. Suruç’un ardından, Ankara’da, İstanbul’da, coğrafyanın birçok yerinde patlatılan bombalarla, tırmandırılan savaşla sayısız insan katledildi.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen darbe girişiminin ardındansa, aylardan bu yana örgütlenen şiddetin, en unutulmayacak sahneleri hafızalarımıza kazınıyor. Sokaklara çıkan tanklarla ordunun, sokağa yapılan çağrılarla iktidarın militarist tahakkümünü görüyoruz, hissediyoruz.

Ordunun “yönetime el koyma” iddiasıyla giriştiği bu süreç; iktidarın şiddeti ve militarizmi daha da kurumsallaştırmasıyla sürüyor. Darbeye karşı mücadele denilerek meşrulaştırılan şiddetle, yaşadığımız topraklarda zaten hakim olan militarist tahakküm daha da perçinleniyor.

Biz vicdani retçiler, savaşa karşı barışı, militarist tahakküme karşı özgürlüğü savunuyoruz. Tam bir yıl önce katledilen Polen’in ve Alper’in mücadelesini verdiği savaşsız bir dünya için direnmeye devam ediyoruz.

Sıkıştırılmak istendiğimiz militarist kültürü belki de en çok deneyimlediğimiz bugünlerde, tıpkı Polen ve Alper gibi, savaşı, ölümü ve katliamları reddediyoruz. Buradan bir kez daha yineliyoruz; iktidarların çıkar savaşlarında ölmemek, öldürmemek, kardeş kanı dökmemek için REDDET, DİREN HAYIR DE ASKERE GİTME!

Vicdani Ret Derneği
20 Temmuz 2016

**

VR-DER: İktidarların çıkar savaşlarına karşı askere gitme

Darbe girişimi sırasında askerlere yapılan işkenceye dikkat çeken Vicdani Ret Derneği, militarizmin etkilerinin en çok görüldüğü bu günler için “İktidarların çıkar savaşlarında ölmemek, öldürmemek, kardeş kanı dökmemek için Reddet, Diren, Hayır de. Askere Gitme” diyerek vicdani ret çağrısı yaptı.
VR-DER: İktidarların çıkar savaşlarına karşı askere gitme


Etkin Haber Ajansı / 20 Temmuz 2016 Çarşamba, 15:38
İSTANBUL- Vicdani Ret Derneği (VR-DER), darbe girişimi sırasında askerlere yapılan işkence ve yaşamını yitiren erlere dikkat çekmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.

VİCDANİ RETÇİ ÜNLÜ VE SAPAN ANILDI

Basın toplantısında Suruç katliamında yaşamını yitiren vicdani retçi Polen Ünlü ve Alpar Sapan anıldı. Polen Ünlü’nün 15 Mayıs 2012 tarihinde vicdani reddini açıklarken dile getirdiği “Bu savaş sadece erkekleri değil, kadınları da katletmektedir. Bu sebeple vicdani reddimi açıklıyorum” sözleri ile Alper Sapan’ın 15 Mayıs 2014 tarihinde vicdani reddini açıklarken sarf ettiği “Militarizm yaşamlarımızı yok etmeden, biz militarizmi yok edelim” sözleri okundu.

Basın toplantısında konuşan Ercan Jan Aktaş, askerlere yönelik işkenceye dikkat çekti. Darbe girişiminin ardından ortaya çıkan şiddetin örgütlemesinin aylar öncesinden başladığına dikkat çeken Aktaş, “Darbe ve şiddet, yaşadığımız topraklarda zaten hakim olan militarist tahakkümü daha da perçinleniyor” dedi.

VİCDANİ RET ÇAĞRISI

Polen Ünlü ve Alper Sapan’ın da vicdani retçi olmalarını hatırlatan Aktaş, vicdani reddin hak olduğunun altını çizdi. Ünlü ve Sapan’ın verdiği mücadelenin takipçileri olacaklarını ifade eden Aktaş, militarizmin etkilerinin en çok görüldüğü bu günler için “İktidarların çıkar savaşlarında ölmemek, öldürmemek, kardeş kanı dökmemek için Reddet, Diren, Hayır de. Askere gitme” diyerek vicdani ret çağrısı yaptı.

DEVLETİN SAVAŞINI REDDEDİYORUM

Aktaş’ın bu çağrısının ardından toplantıya katılan tarih öğretmeni Derya Özata vicdani reddini açıkladı. Özata, “Bir kadın olarak varlığımı insancımı yok sayan devlete ve onun militer yapısına karşı ret bayrağını yükseltenlerdenim” diyerek vicdani reddini açıkladı. Özata, militer yapının kadın kimliğine direk saldırısı olduğunu ifade ederek, bir kadın olarak varlığını, inancını yok sayan devlete ve onun militer yapısına karşı olduğunu kaydetti. Özata, “Bedeni sokak ortasında işkence edilen Ekin Van için, bedeni günlerce sokakta kalan Taybet Ana için, Hacı Birlik için Türkiye ve Kürdistan’da devletin açtığı savaşın bir parçası olmayı reddediyorum” dedi.

ETHA

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org