‘Zorunlu Askerliğin’ Hükmü Kalmamıştır! – Halil Savda

Milli Savunma Bakanlığı’nın mevcut kanuna göre yapabileceği tek şey idari para cezası uygulamak ve savcılıkları ceza soruşturması için harekete geçirmektir. Ne kimseyi kelepçeleyip askerlik şubesine götürme yetkileri vardır ne de böyle bir durum mümkündür.

Türkiye başbakanı Erdoğan, çürük raporu alan oğlu Burak ile parayı bastırıp askerlikten yırtan oğlu Bilal’i görmezden gelerek “600 bin kaçak var, kaçak durumda olanları yakalayıp hemen askerliğe teslim etmek lazım.” dedi. Çocuklarını çürük raporu ve para ile askerden muaf sayarken, temsil ettiği halkının çocuklarını tehdit ediyor. Başbakan bu açıklamayı zorunlu askerlik uygulamasının 15 aydan 12 aya indirildiği kararın hemen ardından yaptı.

Peki, gerçekten kişilerin zorla elleri kelepçelenerek kışlaya götürülmeleri mümkün mü, anayasa bakımından zorunlu askerlik durumu nedir?

TC Anayasası ve Zorunlu Askerlik

TC Anayasası’nın 72. maddesindeki “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir” şeklindeki hüküm Askerlik Kanunu’nun 1. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur” şeklindeki düzenlenmiştir.

Anayasa vatan hizmetini zorunlu kılmakla birlikte, kanunla bu hizmetin sadece askerlikten ibaret sayılması anayasaya da aykırı bir durumdur. Dolayısıyla 1927 yılından bu yana, devlet ve ordu anayasal suç işliyorlar.

Bütün bu değerlendirmelerden şunu söylemek mümkün: Zorunlu askerlik uygulaması bir angaryadır ve sürdürülmesinin imkanı kalmamıştır.

Şu soru önemli; kişi zorla askere götürülebilir mi? İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin askerliğe dair verdiği gerekçeli bir karardaki ifadeler zorunlu askerlik durumunun geldiği hali iyi anlatıyor. Karar özetle “Zorunlu askerliğin angarya ve kölelikten beter, ekonomiye zarar veriyor, uygulama katı ve dünya örneklerinden geri” diyor.

İran, Mısır ve Türkiye’de askerler izinleri dışında tüm mesai saatleri ve geceleri dahi kışlada geçiriyorlar. Bu ülkelerde askere alınan kişiler, toplumdan yalıtılmış bir şekilde yaşıyorlar. Çin ve İsrail’de devlet vatani yükümlülüğü olan kişiler arasında seçim yapıyor. Meksika’da yükümlülüğü olan kişiler sadece hafta sonları bir gece kışlada kalıyorlar. İsviçre’de ise askerlik yükümlülüğü 260 gün ve yılda 3’er haftalık eğitimler ile yapılıyor. Diğer Avrupa ülkelerinin neredeyse tümünde zorunlu askerlik uygulaması yok. Türkiye benzeri modellerin türü tükenmiş durumda ve bu model demode bir durumu teşkil etmekte.

22 Mayıs 2012 tarihli, 6138 sayılı kanuna göre asker kaçaklığı ve bakaya olanlar zorla elleri kelepçelenerek askeri kışlaya alınamazlar. Bu kanuna göre suç işlendiğinde ancak Kabahatler Kanunu’na göre işlem yapılabilinir ve ilk kez işlendiğinde idari para cezası uygulanabilir. İkinci kez aynı fiil işlendiğinde ise bu kez suç olarak kabul edileceği ve kişi hakkında ceza soruşturması açılacağı belirtiliyor. Önemle vurgulamam lazım ki, ilgili kanun kişinin yakalanıp kelepçelenerek askere alınmasına imkan vermiyor.

Kimse askeri birliğe teslim olmadıkça asker sayılamaz. Dolayısı ile bu kişiler askeri mahkemede yargılanamazlar ve elleri kelepçelenerek hiç kimse kışlaya götürülemez.

Başbakan buyurduktan hemen sonra bakaya ve kaçaklar GBT’ye işlendi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalandı ve bir genelge yayımlandı. Ve kaçaklar avı başlatılmış durumda. Neredeyse ülkenin her yerinde asker kaçakları yakalanıp, askerlik şubelerine götürülüyor.

Bu protokol TC anayasasına, mevcut yasal düzenlemeye ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Dolayısıyla bu protokolün uygulanma şansı yoktur.

Milli Savunma Bakanlığı’nın mevcut kanuna göre yapabileceği tek şey idari para cezası uygulamak ve savcılıkları ceza soruşturması için harekete geçirmektir.

Ne kimseyi kelepçeleyip askerlik şubesine götürme yetkileri vardır ne de böyle bir durum mümkündür.

Asker kaçağı olması nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası verilen kişiler Sulh Ceza Mahkemesi’ne itiraz ederek cezanın iptalini isteyebilir. Ceza iptal edilmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulabilir. Bu başvuruda devletin mahkûm olacağı ise kesindir. Bu durumda kişi ödediği para cezasının en az on mislini geri alacaktır; yani para kazanmanın zor olduğu bu dönemde iyi bir gelir elde edilebilir. Sizler her gün yeni bir GBT’ye girip yakalanarak iyi para kazanabilirsiniz. Yani artık “suç” işleyerek, yeni bir para kaynağı elde edebilirsiniz.

Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Merve Arkun ve Oğuz Sönmez kişilerin zorla askere götürülmeleri hakkında yaptıkları basın açıklamasında şunu söylediler: “Böylesi bir uygulamaya geçilmesi halinde ‘asker kaçaklarının’ yanında olacağımızı ve her türlü desteği vereceğimizi belirtiyor, bu durumu protesto için tüm ‘asker kaçaklarını‘ vicdani retlerini açıklamaya çağırıyoruz”.

Mevcut uygulama yaşama hakkını ve özgürlüklerin tümünü gasp ediyor.

Angarya olan, yaşama hakkını ve özgürlükleri yok eden askeri kışlaya gitmeyin bitsin!

Kaçmayan, saklanmayan angarya içinde olmayacağını açık söyleyen vicdani retçiler her zaman şunu söylediler: “Ölmeyeceğiz, Öldürmeyeceğiz, Kimsenin Askeri Olmayacağız.”

Askeri kuruma ne tek kuruş verin ne de tek saniye; reddedin gitsin!

09 Ocak 2014

Halil Savda

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org