Onur ALKAÇ

Gönderdiği e-posta ile vicdani reddini açıkladı.

Ben Onur ALKAÇ, Kürt ailenin bir ferdi olarak 10 / 09/ 1996 tarihinde IĞDIR ilinin Karakoyunlu ilçesine bağlı Mürşitali köyünde doğdum.
Savaş karşıtı ve vicdani retçi bir insan olarak zorunlu askerliği ret ediyor, vicdan hürriyeti kapsamında gerek Anayasa gerekse de uluslarası sözleşmelerce güvence altına alınan vicdani ret hakkımın kabul edilmesini talep ediyorum.
Yaşadığım coğrafyada on yıllardır bir çatışma durumu devam etmektedir. Akrabalarım ve ailem dahil bir çok insan bu topraklardaki savaşın acı, işkence ve zulümlerine maruz kaldı.
Gerek asker gerek gerilla her iki tarafta da onbinlerce gencecik insan yaşamını yitirdi. Onlarca Kürt kenti tanklar, ve toplarla bombalandı. Üç binden fazla köy yakıldı. Milyonlarca insan zorunlu göçe tabi tutuldu.
Akrabalarım kimliklerinden, düşüncelerinden ötürü zulme ve iskenceye maruz kaldı. Aralarında ölenler, sürgüne gitmek zorunda kalanlar oldu.
Ben bu çatışma durumunu seçmedim, bu çatışmanın ortasında doğdum ve çatışmanın bir parçası olmayı ret ediyorum.
Ne asker ne de gerilla olmak istemiyorum. Yaşamı seviyorum. Ne ölmek ne de öldürmek istiyorum.
Zorunlu askerlik ise bir yozlaşıdır. Ben insanlığın ne ordulara ne de askere ihtiyacı olduguna inaniyorum.

Milliyetçiliğe karşı, özgür iradeyi savunan bir insan olarak zorunlu askerliğe tabi tutulmam vicdan hürriyetine aykırı bir uygulamadır.
Savaş karşıtı anti-militarist bir insan olarak zorunlu askerlik beni ahlaki değerlerim, politik görüşlerim ve insanlığımla karşı karşıya getirmektedir.
Öte yandan Bir Kürt olarak, zorunlu askerlik geleceğimi ve onurumu cendere altına almaktadır.
Zorunlu askerliği ve üniforma giymeyi, silah taşımayı red ediyorum.
Öte yandan Türk ordusu şovenizmin ve militarist saldırganlığın en önemli aktörüdür. Halkların kardeşliği ve bu coğrafyada kalıcı barışın önünde ideolojik, siyasi ve askeri bir set olarak durmaktadır. Türk yayılmacılığının ise en büyük kurumudur.
Ben çocukluğumdan itibaren, gerici şovenist ve militarist propagandalara maruz kaldım. Yaşadığım coğrafyada içinde bulunduğum siyasi atmosfer, beni lise çağlarımdan itibaren, duyarlı bir birey haline getirdi.
Savaş karşıtı ve vicdani retçi bir insan olarak gerek öğrencilik hayatımda gerekse yaşadığım kentte çeşitli sivil toplum örgütlerinin barış yanlısı eylemlerine katıldım. İnsan Haklari Derneği, Savaş Karşıtları ve Halkların Demokratik Partisinin düzenlediği anti-militarist etkinliklerde yer aldım.
Vicdani retçilerle daha sıkı ilişki içerisine girdim. Vicdanı retçiler ile tanıştım. Nail Tufan Şenalp, Yannis Vasilis Yaylalı, Meral Geylani, Ercan Jan Aktaş gibi Vicdani retçiler ile konuşup kendilerinden Vicdani ret ve Anti-Militarist düşünceye dair bir çok bilgiye sahip olma şansı yakaladım. Ve ben de onlar gibi vicdani redddimi açıklamaya karar verdim.
Sonuç olarak ben insanlığa ve doğaya karşı yüzlerce suç işleyen bu ordunun bir parçası olmak istemiyorum.
Ben bedeli ne olursa olsun kardeşlerime silah doğrultmayacağım. Bu şiddet, nefret ikliminin bir parçası olmayacağım. Savaş karşıtı, anti-militarist bir duruş ile direnerek başka bir hayat mümkündür diyen vicdani retçiler gibi özgürlüğüm ve onurumla direneceğim.
Bu vesile ile bir kez daha sözümü tekrarlıyorum, sizin şoven, ırkçı, militer politikalarınızın bir parçası olmak yerine bu coğrafyada savaşa, şiddete ve militarizme karşı saf tutan vicdani retçilerin yanında yer alarak vicdani reddimi ilan ediyorum!
Reddet, Diren, Hayır de, Askere Gitme!

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org