Yeni eğitim döneminin açılmasıyla birlikte Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari’de Kürtçe eğitim veren kurumların açılışı yapıldı. Sonuç ise militarizm oldu; okullar kapatıldı, mühürlendi, soruşturmalar açıldı, polisler yığıldı ve anadilde eğitimin yasak olduğu militarist ideoloji yeniden ortaya kondu.
Bilecik’te 8 yıl önce askerlik yaptığı sırada mide kanaması sonucu yaşamını yitiren Akın Ergün’e sedyede tokat attığı gerekçesiyle, o dönem tabip üsteğmen olan M.A.D.’ye, 25 gün hapis cezası verildi. Bu ceza ertelendi.
Başta Irak Şam İslam Devleti örgütü olmak üzere Irak ve Suriye sınırındaki riskler devam ederken geniş kapsamlı bir bedelli askerlik uygulamasının personel sıkıntısı nedeniyle savunma zafiyeti yaratabileceği kaygısı ön planda.
Polis nezaretinde dışarı çıkarılan eylemciler salondan çıkarken, “ABD halkı savaş istemiyor! Biz savaş istemiyoruz! Bunun askeri çözümü yok. Daha fazla savaşa hayır! Askeri çözüme hayır!” diye sloganlar attı.
Ankara ’da, 2010 yılında kışlanın kantinini geç açtıkları gerekçesiyle, er Samet İzci’yi bayıltana kadar dövüp kulağının zedelenmesine yol açan, er Metin Deniz’i de yumruklayan Astsubay Şadi Bahadır Köklü’ye iki ayrı suçtan toplam 4 ay 5 gün hapis cezası verildi.
Ankara’nın turist bölgesinin ortasındaki köhne bir mahalle olan Hacıbayram, geçen yıl boyunca IŞİD’in militan devşirme merkezi haline geldi. Hacıbayram’da yaşayanlar, en az 100 bölge sakininin IŞİD savaşçısı olmak için Suriye’ye gittiğini söyledi.
Militarist toplumun en belirgin niteliklerinden biri de bu zaten; bireyselliklerin sindirilmesi ve herkesin militarist söylem ve pratikler etrafında, bireyselliğini bir kenara bırakıp itaat ederek şekillenmesi.
Cezaevi müdürü Ayhan Şentürk için de ‘görevi ihmal’ suçundan ceza talep eden savcı, “Uğur Kantar’ın soruşturma konusu eylemlere maruz kaldığı dönemde disiplin ceza evine nadiren uğradığı, böylelikle gardiyan, erbaş ve erlerin rahatça başına buyruk hareket etmeleri için uygun ortam sağlamıştır” dedi.
Sanki emir kulu erlere işkence yaptırılıp öldürülen er Uğur Kantar bir şiddet sistemi kurbanı değilmiş… “Arkadaşı kazayla vurdu” denen Sevag Balıkçı “sistemli nefret” kurbanı değilmiş gibi.
“Şiddete dahil olan ve olmayan Filistinliler arasında bir fark gözetilmiyor. Milyonlarca insanın haklarını inkar ederek temiz bir vicdan içinde bu sisteme hizmet etmeye devam edemeyiz.”
