Gandhi pasifizm akımının en önemli savunucularındandı
Hindistan’ın kurucusu Mahatma Gandhi, 1948 yılında Yeni Delhi’de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.
Mohandas Karamchand Gandhi 2 ekim 1869’da Porbandar’da Vaşiya Kastı’ndan bir ailenin oğlu olarak doğdu. Hintçede ‘büyük, yüce ruh’ anlamına gelen Mahatma adını çok sonradan aldı.
Londra’da hukuk öğrenimi gördükten sonra, iki yıl Bombay ve Rackot Kentlerinde avukatlık yaptı. 1893-1914 yılları arasında Güney Afrika’da da avukat olarak çalıştı.
Burada Apartheid rejiminin ırk ayrımı politikalarına maruz kalan Hintli göçmen işçilerin haklarının savunucusu durumuna yükseldi.
Gandhi’nin Güney Afrika’da geçirdiği yıllarda oluşturduğu ideolojisinin temellerini, şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı ve teknoloji karşıtlığı oluşturur.
Tam 21 yıl sonra, 9 ocak 1915’te ülkesi Hindistan’a dönen Gandhi’yi karşılamaya gelen onbinlerce Hintli, onun artık Hindistan için milli bir simge haline geldiğinin de bir kanıtıdır.
Hindistan’da olduğu yıllar boyunca İngiliz emperyalizmine karşı pasif ve uzlaşmacı bir çizgi izleyen Gandhi, gerçekleşen birçok yığınsal milli bağımsızlıkçı ve emekçi eylemlerinden doğan kurtuluş fikrini, olgun bir fikir olarak görmedi.
Avrupa ürünlerini boykot, sivil itaatsizlik gibi eylemler gerçekleştiren Gandhi, ayaklanmaya ve ulusal kurtuluş için savaşa karşı oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizler için asker toplamak en büyük hatalarından biri olmuştur.
“Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir” diyen Gandhi, 30 ocak 1948’de radikal-milliyetçi bir Hintli tarafından gerçekleştirilen bir suikastla öldürdü.