Savaş ve nükleer tehlikeyi çocuklarla konuşmak gerekir – Serdar M. Değirmencioğlu

Çocuklar ancak yaşadıkları dünyada var olan kötülükleri kavrayabildikleri ve bunlardan rahatsız oldukları zaman daha iyi bir dünya isteyebilirler.

Savaş ve nükleer tehlikeyi konuşmak

Çocukların Ukrayna’da sürmekte olan işgal ve savaştan haberleri oldu mu? Elbette! Çocukların olanları duyduğunu biliyorsak, ne yapmak gerekir? Konu açılırsa kısa yorumlarla geçiştirmek mi iyi olur? Ya nükleer silahlar konusu açılırsa? Nükleer silahların dünyanın sonunu getirebileceği gibi bir düşünce çocuklara açılmalı mı?

Çocuklara neyin nasıl anlatılacağı ve açıklanacağı temelde çocukların hangi yaşta olduklarına bağlıdır. Ama öncelikle vurgulanması gereken, bu konuları çocuklarla konuşmak gerektiği. Çünkü çocukların bilmek istedikleri birçok şey olacaktır. Ama çocukları aşırı koruma eğilimi, günümüzde hâlâ çocukların gerçekten önemli konuları ele almalarını güçleştiriyor. Oysa çocuklar aşırı korunmayı değil, zor konuları ele almak için desteklenmeyi ve güçlendirilmeyi bekler.

Ukrayna’nın işgali ardından ana babalara yönelik olarak hazırlanan önerilere göz atalım. İlki, konuşmak. Konuyu çocuk açabilir. O açmazsa, yetişkinin açması gerekir. Konuşmanın başlaması, çocuğun düşüncelerini, duygu ve endişelerini dile getirmesi için bir kapı açar. Konuşmayı başlatmak adına, ona bu konuda neler duyduğu sorulabilir. Sınıfta bu konu hiç konuşuluyor mu, sorulabilir. Başkalarının ne söylediğini ve düşündüğünü konuşmak, bir giriş yapmaya ve kimi yaygın görüşleri ele almaya yardımcı olur.

İkinci öneri, dikkatle dinlemek ve ciddiye almak. Yetişkinlerin çoğu, çocukların neler hissedebileceği veya düşünebileceği konusunda şaşırtıcı düzeyde hazırlıksızdır. İşgal ve savaş gibi zor konuları çocuklarla ele alabilmek için onları dinlemek ve anlamak önemlidir. Çocukların neye gereksinimi olduğunu anlamanın ana yolu da zaten budur. Hangi yaşta neyi anlatmanın uygun olacağını anlamak için çocukların kullandıkları kavramlar yol gösterici olacaktır.

Çocukların dile getirdikleri duygu ve düşünceleri kabul etmek, açıklamaları olabildiğinde açık ve basit bir dille yapmak, yanlış görüş ve bilgileri hafife almadan düzeltmek gerekir. Dile getirilen endişelerin abartılı olduğunu iddia etmek, bunları unutturmaya veya yalan yanlış bilgilerle geçiştirmek yerine, bu endişelerin bazılarının yetişkinler tarafından da paylaşıldığını söylemek yerinde olur. Acı sonuçlarını yadsımak yerine, savaşların tam da bu nedenle kötü ve yetişkinler için de korkutucu olduklarını söylemek gerekir. Savaşın zor bir konu olması, dürüstlük ilkesini yürürlükten kaldırmaz. Çocuklar ana babalarının dürüst olmadıklarını kolayca anlarlar ve bundan kalıcı dersler çıkarırlar.

Çocukların dünyanın herhangi bir yerindeki insanları düşünmeleri, doğa, iklim gibi konularda endişe duymaları olumsuz değil, tam tersine olumludur. Duyguları anlamak ve empati kurabilmek çocuklar için temel becerilerdir. Çatışma, işgal ve savaşlardan rahatsız olmaktan daha insani ne olabilir? Çocuklar ancak yaşadıkları dünyada var olan kötülükleri kavrayabildikleri ve bunlardan rahatsız oldukları zaman daha iyi bir dünya isteyebilirler.

Ya Soğuk Savaş bitse de ortadan kaldırılmayan nükleer tehlike? Çoğu yetişkinin görmezden geldiği nükleer kıyamet tehlikesi? Nükleer silahlarla ilgili sorulara da dürüst yanıt vermek gerekir. “Nükleer silahlar senin gibi, beni de korkutuyor. Bizim gibi birçok insan bu silahları istemiyor; onların ortadan kaldırılmasını istiyor,” gibi bir yanıt çok yerinde olacaktır. “Nükleer silahlar veya nükleer enerji kimseye zarar vermedi, vermeyecektir,” gibi aldatmacalar çocukların yetişkinlerle konuşmaktan kaçınmasına neden olur.

Bu önerilere birkaç ek yapalım. Çocuklarla konuşurken düşmanlık ve ön yargıları besleyecek bir söylemden titizlikle kaçınmak gerekir. Savaş ve işgalleri konuşurken, etnik sıfatlardan kaçınmak ve asıl sorumluları anmak gerekir. Ukrayna işgali, bir “Rus” işgali değil, Putin yönetimi işgalidir. Milliyetçiler ısrarla bunun tersini yaparlar: Nazi işgalini “Alman işgali” diye adlandırırlar. Siyasal İslamcılar ise din temelli çarpıtma yaparlar: Netanyahu vb. kişilerin işlediği suçları, “Yahudi” veya “Musevi” işi olarak göstermeye çalışırlar. Emperyalist savaşları “din savaşları” olarak göstermek isterler. NATO’dan söz etmezler. Oysa silahların dini, cinsiyeti, etnik kimliği olmaz. Nükleer bombanın üzerine yapıştırılmış bayrağın rengi, bu silahın tüm insanlığı tehdit ettiği gerçeğini değiştirmez. “Milli tank” bir aldatmacadır. “Vatan, millet, bayrak” tekerlemeleri, “din-iman” siyaseti eşitsizlik ve adaletsizliklerin anlaşılmasını engeller. Savaşın ve silahların siyasi araçlar olduğunu çocukların bilmeleri gerekir. Çocukların iyiliği ve geleceği, tıpkı tüm dünya gibi barış ve silahsızlanmadan geçer.

Kaynak: Evrensel

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org