Tatar yayı’ndan İHA’lara uzanan ‘savaş etiği’ tartışması

12’nci yüzyılda Papa, Tatar Yayı’nın savaşlarda kullanılmasını günah ilan etmişti. Ancak şövalye zırhlarını delip geçen bu “yeni” silahın, sadece Hıristiyanlara karşı kullanımı yasaklanmıştı.

Savaşta Etik Tartışması

13 Haziran 2014 Deutsche Welle
Silahlı savunmada kullanılan insansız hava araçlarıyla ilgili etik tartışması başladı.

Silahlı savunmada kullanılan insansız hava araçlarıyla ilgili etik tartışması başladı. Bilimsel gelişmeler geleceğin savaş yöntemlerine de şekil vermeye başladı. Günümüzde birçok ülke, savunmaya yönelik donanımlarında insansız hava araçlarına ilgi gösteriyor. Önümüzdeki süreçte çıkacak savaşlarda uzaktan kumanda ile yönetilen pilotsuz jetler, insanların yerini alacak. Uçakları kullanan robotlar ise sadece kullanmakla yetinmeyecek, bağımsız karar verme yetisine de sahip olacak

Sürekli gelişen insansız hava araçları teknolojisinin gittiği nokta, olası savaşların bundan böyle ağır silahlarla donatılmış bağımsız hareket eden robotlar tarafından yönetileceğine işaret ediyor.

Soru işaretleri var

Savaş gibi, insan varlığı için hayati önem taşıyan bir unsurun tamamen robotların eline bırakılması, insanların yaşamlarının devam ettirilmesi ya da sonlandırılmasıyla ilgili kararın robotlara devredilmesi beraberinde insan hakları ve etikle ilgili soru işaretlerini de getiriyor.

Savaşlarda teknolojinin kullanılmasıyla ilgili etik ve dini çekinceler ise yeni değil. 12’nci yüzyılda Papa, Tatar Yayı’nın savaşlarda kullanılmasını günah ilan etmişti. Ancak şövalye zırhlarını delip geçen bu “yeni” silahın, sadece Hıristiyanlara karşı kullanımı yasaklanmıştı. Diğer dinlerden olanlara karşı yapılan savaşlarda kullanılmasında bir sakınca yoktu.

Bu tarihten itibaren, Tatar yayı gibi uzaktan tetiklenen, düşmanla birebir karşılaşmayı gerektirmeyen savaş silahlarının gelişimi sürdü. Günümüzde insansız hava araçlarına dönüştü.

Hessen Eyaleti Barış ve Uzlaşı Bilimleri Vakfı’ndan Niklas Schörnig, uzaktan idare edilen savaş silahlarıyla ilgili etik tartışmalarının çok geniş kapsamlı olarak devam ettiğini belirterek şunları söylüyor:

“Aslında insan hakları bakımından sakıncalı kabul edilmeyen, örneğin Keskin Nişancı tüfeği, hatta keskin nişancının kendisi bile etik değerler açısından askeri alanda uzun süre tartışma konusu oldu. Özellikle, Vietnam savaşına kadar, hedef olduğunu ve vurulacağını bilmeyen bir kişiye silah doğrultan Keskin Nişancı, kendi silah arkadaşları tarafından bile olumsuz değerlendirilmiştir.

Hava araçları çok farklı

21’inci yüzyılda insansız hava araçlarının askeri amaçlı kullanılması, uzaktan kumandalı birçok silahın savaş aracı olarak kullanımıyla eşdeğer görülüyor. Ancak son teknolojiyle donatılmış insansız hava araçlarının kalite bakımından diğerlerine göre önemli farkları var. Yöneten pilot kendini savaş meydanına taşıyacak uçakta, denizaltında veya gemide olmak zorunda değil. Kışlada oturarak bu işi pekala yapabiliyor. Hatta ABD’de geliştirilen Reaper adlı insansız hava aracı, merkezden binlerce kilometre uzaklıkta, iki dağ arasına girip de bağlantıyı kaybettiğinde, yönetimi kendisi devralabiliyor. Bu gelişmeler doğrultusunda silah uzmanları, yakın gelecekte tamamen otomatik işleyen, insan beynine gereksinim duymayan silahlarla tanışacağımızdan yola çıkıyorlar. Ama bu durum söz konusu silahların kontrolden çıkmaları anlamına da geliyor.

İşte tam bu noktada Schörnig’in itirazları var. Uzman “Kontrolden çıkan insansız hava aracı ya da robot veya bilgisayar, insan yaşamıyla ilgili karar verme yetkisine bizzat kendisi sahip oluyor. Öldürme yetkisinin bu araçlara devredilmesini hem yasal hem de etik açıdan son derece sakıncalı buluyorum. Ayrıca böylesi bir durum muharebe alanlarında hiç tahmin edemeyeceğimiz şekilde hızlı bir istikrarsızlığı da beraberinde getirir. Gelecekte diğer sistemlerden, salise farkıyla harekete geçebilen sistemler karar verici olacak” şeklinde konuşuyor.

BM devrede

İnsansız savaş araçlarının savunucuları, sisteme entegre edilecek “etik regülatör” olarak tanımlanan kontrol mekanizmalarıyla bu tür sorunların önüne geçilebileceğine inanıyorlar. Eleştirenler ise söz konusu mekanizmaların bir çatışma anında devre dışı bırakılmasının da mümkün olabileceği kuşkusunu dile getiriyorlar.

Askeri kanatta bu tartışmalar yaşanırken, Birleşmiş Milletler konuyu masaya yatırdı bile. Geçen mayıs ayında bir araya gelen uluslararası düzeydeki uzmanlar, otonom hareket kabiliyetine sahip silahların yasaklanması için alt yapıyı hazırlamaya başladılar.

haberler.com

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org