Türkiye’deki ilk vicdani retçiler vicdani retlerini 1990’ların başında açıkladılar ve savaşa, orduya ve zorunlu askerliğe karşı çıktılar. İlk başta Vedat Zencir, Tayfun Gönül ve Osman Murat Ülke gibi fikirlerini açıklamaya karar veren çok az kişi vardı. Günümüzde ise bu sayı 1000´in üzerinde. Dahası, yüz binlerce kişi saklanarak veya başka yollarla zorunlu askerlikten kaçtı. Yüzlerce kişi kovuşturmalar nedeniyle yurtdışında sığınma talebinde bulundu.
Bu kitapçık, ilk vicdani retlerin alenen açıklanmasından 30 yıl sonra yayınlanmaktadır. Yurt dışından vicdani ret hareketine yönelik dayanışma çalışmalarını değerlendirmekte, anlatmakta ve bir kısmı Türkiye’de yıllardır faaliyet göstermekte olan, bir kısmı da sonu belli olmayan bir yolculukla sürgüne giden vicdani retçilere konuşma hakkı vermektedir.
Bu kitapçık 15 Mayıs Uluslararası Vicdani Ret Günü münasebeti ile yapılan bir dizi çalışmanın son halkası olarak Mayıs ayının sonunda dolaşıma sokulmaya başladı. Diğer pek çok etkinlik, video ve eylemle Türkiye’den vicdani retçilerin sesini tüm dünyaya duyuracağız.
https:// de.Connection-eV.org/KDV-Tag2021
www.wri-irg.org/en/CODay2021
adreslerinden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Vicdani ret hakkının yasallaşmasındaki başarısızlık
Bügün hala, Türkiye, Avrupa Konseyi’ndeki vicdani ret hakkını tanımayan tek ülkedir. Vicdani retçiler, birçok farklı yaptırımla askerlik hizmetini yerine getirmeye zorlanmaktadır. Bu yaptırımların bir sonucu olarak, vicdani retçiler sürekli tutuklama emirleriyle, ömür boyu süren bir kovuşturma ve hapis döngüsüyle ve onları sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamın dışında tutan bir “sivil ölüm” durumuyla karşı karşıya kalmakta.
Zorunlu askerlik ve ayrıca askerlik süresi konusunda yasal adımlar atıldı. 2019 yılındaki yeni bir askerlik yasası ile askerllik altı aya indirildi. HDP’nin (Halkların Demokratik Partisi) birkaç yıl önce hazırladığı vicdani ret kanun taslağı ise iktidar partisi ve diğer partilerin oylarıyla reddedilmişti. Sonuç olarak vicdani red hakkıyla ilgili hiçbir gelişme yok.
Türkiye’de özel bir uygulama var: askerlik hizmetinin kısaltılması için ödeme. Askere Alma Kanununun 9. maddesine göre, yaklaşık 5.000 Euro tutarında bir meblağ ödeyerek askerlik hizmetini bir aya indirmek mümkündür. Ancak yine de askere gitmek zorunda olduğunuzdan dolayı, ödeme vicdani retçiler için bir seçenek değildir.
Kovuşturma ve Sivil Ölüm
Vicdani retçiler hala asker kaçağı olarak suçlanmakta. Adeta bir kısır döngü gibi tutuklama emirleri çıkartılmakta ve bu nedenle, polis / jandarma tarafından herhangi bir kimlik kontrolünde gözaltına alınmaktalar. İlk gözaltından sonra vicdani retçilere idari para cezası verilir. Aynı zamanda, tekrar askere çağrılırlar ve bu nedenle hala askerlik hizmetinden muaf değildirler. Askeri Ceza Kanununun 63. Maddesine göre idari para cezası işleme sokulduğunda, sonrasındaki her yeni tutuklama, 2 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla veya para cezasıyla (daha yaygın olan para cezası) sonuçlanabilir.
Dahası, vicdani retçilerin tutuklama, ceza davası ve yeniden askere alınma kısır döngüsüyle karşı karşıya kalmaları, onları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Ülke v. Türkiye davasında ortaya atılan bir terim olan “sivil ölüm”e maruz bırakmaktadır (başvuru no. 39437/98 ).
Vicdani retçiler, asker kaçaklarını çalıştırmak ceza gerektiren bir suç olarak kabul edildiğinden kamu veya özel sektörde çalışamazlar.
Vicdani retçiler bu nedenle işsiz kalmaya veya sigortasız işlerde yasadışı çalışmaya zorlanıyor. Vicdani retçilerin oy kullanma veya seçilme hakkı da yoktur. Herhangi bir tutuklama daha fazla kovuşturmaya yol açacağından, vicdani retçiler sosyal, ekonomik, yasal ve kültürel alanlardaki faaliyetlerden de kaçınmalıdır: Pasaport, ehliyet, otellerde kalmak, seyahat etmek, toplu taşıma kullanmak, devlet dairelerini ziyaret etmek ve dahası. Böylece kayıtdışı bir hayat yaşamaya zorlanırlar.
Bu durum askere gitmeyi reddeden ancak vicdani reddini henüz beyan etmemiş askere çağırılan kişiler için de geçerlidir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen bu durumla ilgili herhangi bir gelişme ve ilerleme olmaması, AİHM kararlarının uygulanmasını izleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Haziran 2020 tarihli kararında da belirtildi, Bakanlar Komitesi tarafından Türkiye Hükümeti’ne konuyla ilgili çağrıda bulunuldu. Bu karar metnini de 6. sayfada okuyabilirsiniz.
Ek olarak, örneğin, basın açıklamalarından, basın konferanslarından, eylemlerden ve hatta sosyal medyadan dolayı dava açılabilir. Türk Ceza Kanunu’nun 318. maddesine göre, “Halkı askerlik yapmaktan soğutmak” suçtur. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesine göre “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan kovuşturmaya uğramak da mümkündür. Her iki cezalandırma tehdidi de son yıllarda vicdani retçilere ve barış ve insan hakları aktivistlerine karşı kullanıldı.
Sürgün Yolu
Türkiye’deki durum, giderek daha fazla vicdani retçinin, başka Avrupa ülkelerinde koruma ve sığınma aramasına sebep oluyor. Avrupa’da ise vicdani ret nadiren mülteci olarak tanınmak için bir neden olarak görülüyor. Genellikle kovuşturmalar, Türkiye’de zorunlu askerlik için meşru bir önlem olarak görülüyor. Bu nedenle Türkiye’deki savaş ağalarının kucağına gönderilmekle, sınır dışı edilmekle tehdit ediliyorlar ki bu kabul edilemez bir durum. İltica prosedürünün sınırları ve olasılıkları vicdani ret ve iltica ile ilgili makalede açıklanmakta.
Bu kitapçığın odak noktası, sürgüne giden vicdani retçilerin raporlarıdır. Türkiye’de militarizmin gündelik gerçekliğini resmediyorlar. Beran Mehmet İşçi, Ercan Jan Aktaş, Halil Savda, Mertcan Güler ve Onur Erden, savaşa ve şiddete karşı verdikleri kararların kendileri için ne kadar önemli olduğunu ve bu nedenle hangi baskılara maruz kaldıklarını açıkça ortaya koyuyor. Çektikleri tüm hapis cezalarına, işkencelere ve baskılara rağmen, raporlar olumlu bir şeyler yayıyor; savaş, baskı, ordu ve şiddetin olmadığı bir dünya için harekete geçme fikrini.
Bu yayını mümkün kılan yardım ve tercümeleri için Tuğce Oklay, René Burget, Hans Gehring, Suzanne Glaner, Mertcan Güler, Thomas Stiefel, Osman Murat Ülke ve Cemal Sıncı’ya çok teşekkürler!
Editörler
Connection e.V. (Almanya)
Union Pacifiste de France (Fransa)
Objection de Conscience Pour la Paix – Paris (Fransa)
War Resisters’ International (İngiltere)