[email protected]
Yıllardır işgal, sınır, tel örgüler, mayınlı alanlar, sahipleri bir şekilde sürülerek ellerinden alınıp ölüme terk edilmiş binalar, pasaport, kontrol ve bütün bunları elindeki şiddet tekeli ile oluşturan devletin kendisine dair çok şeyler yaşadık ve de okuduk. Ancak bütün bunları ve de daha fazlasını bir göz mesafesinde görmek ve deneyimlemek bambaşka bir şey. Dünyanın başka bir yerinde böyle bir şey var mı bilmiyorum. Ancak dört gün boyunca Lefkoşa’da yaşadıklarım/yaşadıklarımızdan sonra yukarıda ifade ettiğim konulara dair o kadar somut şeyler edindim. Artık bütün bu konulara dair tek kelime dahi okumasam yaşamım süresinde konuşacağım şeyler edindim.
Akdeniz Vicdani Ret Buluşması için Filistin, İsrail, Mısır, Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan, Almanya ve İngiltere’den anti-militarist, savaş karşıtı vicdani retçiler olarak(**) 31 Ocak-3 Şubat Tarihleri arasında dört tarafı duvarlar/tel örgüler ile kapalı bir prefabrik yapı içinde işgal bölgesinde Lefkoşa’da bir araya geldik. Türkiye’den doğru uzun yıllardır bütün coğrafyalarda yaşanan anti-militarist, savaşkarşıtı hareket deneyimlerini izlemeye çalışır ve zaman zaman da çeşitli etkinlik ve de eylemlerde bulunurduk. Bunlar çoğu zaman İsrail, Filistin, Yunanistan ya da dünyanın başka bir yerinden bir vicdani retçinin, savaş karşıtı/anti-militaristin yaşadığı haksızlıklar karşısında dayanışma eylemleri şeklinde oldu.
Diğer bir şey de bütün eğitim hayatımız süresinde Kıbrıs’a dair anlatıların bir şekilde devletin kurduğu şeyler olduğunu bilememe rağmen Kıbrıs’a dair gerçek şeyleri ne de az bildiğimi gördüm. Özellikle de Kıbrıs’tan arkadaşlardan dört gün buyunca duyduklarım ile gerçek bilgiye şimdi sahip olduğumu düşünüyorum. 1960-63 süreci, 1974 ve 1983 kafamda kalan yakın zamana dair tarihler. Bütün olanı biteni dinlemek, anlamaya çalışmak… Dört gün değil ondört günde bunun için yetmeyecek. Zira o zaman başka başka insan hikâyeleri akmaya başlayacak, ölüme terk edilen binalar, bu binalarda bir zamanlar kimlerin neler yaşadıkları ve sonu kapalı sokaklar… Bir sokağa girip ilerliyorsun ve sokağın sonunda bir tabela “askeri bölge/girmek yasak”. UN (Birleşmiş Milletler), KKTC ya da Kıbrıs Rum Kesimi bayrakları. Hala kimi binalarda çatışmalardan kalan kum torbaları, duvarlarda mermi izleri duruyor.
Ve bizler; vicdani retçiler, savaş karşıtları, anti-militaristler işte böyle bir alanda bir araya geldik. Türkiye’den gidenler Kuzeydeki bir otelde konaklarken, başka ülkelerinden gelenler de Güneyde konakladılar. Güne kendi otellerimizden uyanıp kahvaltılarımızı yaptıktan sonra yürüyerek buluşma alanına geçiyorduk. En ilginç yaşadıklarımızın bir kısmı da bu süreçte oluyordu. Bizler (Türkiye’den gidenler) Türk polislerine kimlik/pasaport göstererek vizelerimizi alıyorduk (en kısa zamanda vize edinmek böyle bir şey olmalı), başka ülkelerden gelen arkadaşlarımız ise Rum polisinden benzer vizeler edinerek toplantı için “ara bölge” (Birleşmiş Milletlerin denetiminde) de ortak etkinlikler için yapılmış prefabrik yapılarda bir araya geliyorduk. Yanı başımızda onca emeklerle yapılan ve tarih/kimlik sahibi binalar tel örgüler ile boş kalmaya mecbur bırakılırken bizler kimliksiz mekânlarda bir araya geldik.
Tartışmalar ve de paylaşımlar oldukça iyi başladı. Hem buluşmayı organize eden WRI (Uluslar arası Savaş karşıtları), Connection e.V. ve hem de ev sahipliği yapan Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi’nden arkadaşların emekleri bu konuda belirleyici oldu. Oldukça iyi organize olmuşlardı. Her şey olması gereken gibiydi. İlk oturumda Toplumsal Cinsiyet(Cender) konusunu konuşmak da buluşmanın bir başka iyi bir noktası oldu. Bu tartışmada bütün oturumlarda Toplumsal Cinsiyet konusunda bir kişinin gözlemci olması kararlaştırıldı. Her ne kadar başka oturumlarda buna pratik ihtiyaç duyulmamış olsa da böylesi bir karar oldukça iyiydi. Birinci gün başka başka ülkelerden gelen gruplar(***) kendi deneyimlerini paylaştılar.
İkinci gün ise anti-militarist/vicdani ret çalışmaları için küçük gruplar ile atölye çalışmaları yapıldı. Bir yandan farklı ülkelerden gelenler tanışıp deneyim aktarımlarında bulunurken diğer yandan da mücadele taktikleri üzerine tartışma ve de paylaşımlar oldu. İkinci günün yarısına kadar bu konularda paylaşımlar oldu. Artık çalışmanın sonuna geliniyordu. Yeni dönem için öneriler alındı. Buradan bir deklarasyonun çıkmasının iyi olacağı kararına varıldı. Diğer yandan önümüzdeki bir yıl içinde birlikte yapılabilecek çalışmalar için toplantı devam etti. Geliştirilen öneriler ile bir deklarasyon üzerinden çalışmaya başlandı.
Denebilir ki, hayatımda birlikte yazılma teşebbüsü olan en zor metin oldu. Öncelikle toplantı bileşeninde üç kişi toplantıda deklarasyonda olması gerektiğini düşündüğümüz önerilerimizi özet bir metne döktüler. Daha sonra bütün katılımcılar ile bu metin üzerinde çalışmaya başladık. Kelime kelime tartışmalar ile yol almaya çalıştık. Bir saat içinde bir şey kalmaz dediğim bir metin, saatler ilerliyordu ama biz bir satır ilerleyemiyorduk. Zira özellikle de şiddet, savaş, anti-militarist mücadele bağlamlarında ortak bir dile sahip olduğumuzu düşünürken tam tersi bir durum yaşanıyordu. Metin ilerleme olmuyordu. Filistin ve İsrail’de gelen grupların yoğun tartışmaları ilk kitlenmeye neden oldu. Daha sonra Filistin ve Mısır grupları benzer bir tartışma/”kavga”ya girdiler.
Bizler bir saatlik bir çalışma ile bitirebileceğimiz bir metni saatler gece yarısı olmasına rağmen bitiremedik. Zira Filistin’den gelen arkadaşlar “bizi anlamıyorsunuz” diyerek adeta “buradan bir şey çıkmaz” demeye getirdiler tavırlarını. Buluşmayı tel örgüler, duvarlar, “sınırlar” arasında yaptık buna dair ortak bir eylem ile sözümüzü söyleme istemi, ortak bir deklerasyon çıkarma çabası boşa çıktı. Bir an kendimizi BM gözetiminde Cenevre görüşmelerinin tam ortasındaymışız gibi hissettim. Bizler böylesi zorlu bir coğrafyada bir araya geldik. Yılladır sınırlara, şiddete, savaşlara karşı bir mücadele içindeyiz. Bizler bir metin yapamıyorsak gerçekten de bu topraklarda barış çok çok uzaklarda…
(*) Buluşmaya Vicdani Ret Derneği’nden doğru katıldım, ancak bu yazacaklarım tamamen benim kendi düşüncelerim.
(**) Filistin’de gelenler kendilerini savaşkarşıtı olarak ifade etmiyorlardı. Bunu da İsrail işgaline karşı kendilerinin de buna karşı bir savaş yürüttükleri biçiminde ifade ettiler.
(***) Buluşmaya katılan yapı/gruplar:
Türkiye, Vicdani Ret Derneği
Kıbrıs, Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi
Mısır, No to Compulsory Militariy Service/Zorunlu Askerliğe Hayır
İsrail, New Profil/Yeni Profil, Druze Co Movement İsrael/Dürzi Vicdani Ret Grubu
Filistin, Jenin Cultural Center Palastina/Jenin Kültür Merkezi
Yunanistan, Amnesty International/Uluslar arası Af Örgütü
Almanya, Connection e.V.
İngiltere, War Resisters International-WIR/Uluslarası Savaş Karşıtları
Cenevre, Intertanional Fellowship of Reconciliation-EBCO
Kaynak: demokrathaber.net