07/11/23
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları devam ederken, küresel ve bölgesel güçlerin Rimland’ın (Deniz Hakimiyet Teorisi) merkezinde ve Heartland’ın (Kara Hakimiyet Teorisi-Dünyanın Kalbi) sınırlarındaki rekabeti de sürüyor…
Soğuk Savaş’ın ardından ilk kez ‘’caydırıcılık’’ kelimesini bu denli sık kullanmaya başladığımız bir dönemdeyiz…
Gazze’ye yönelik başlayan İsrail saldırısını takiben, ABD bölgeye önce uçak Gemisini, geçtiğimiz gün de nükleer denizaltısını gönderdi…
Bunu Gazze’ye veya Hamas’a yönelik destek yapacaklara yönelik bir caydırıcılık politikasının parçası olduğunu söylemek mümkün…
Öte Yandan Çin’in hali hazırda 2 hafta öncesinden 6 savaş gemisini Fars Körfezine göndermişti… Çin’in burada İran’a yönelik bir destek mesajı verdiğini ve batıya bir caydırıcılık bağlamında pozisyon aldığını söyleyebiliriz…
Rusya ise son iki gündür Libya’nın Tobruk limanındaki faaliyetlerini artırdı. Rusya’nın Haftar ile kurduğu ilişki üzerinden Libya’nın doğusunda bir deniz üssü kurmak üzere olduğu ve burada Suriye’deki deniz üssünün sahip olduğu haklara sahip olacağı dünyanın önde gelen medya kuruluşları ve diplomasi çevrelerince anılıyor… Khalifa Haftar’ın Libya’daki petrol faaliyetlerinin %80’e yakınını kontrol ettiğini ve Afrika’daki toplam rezervin %40’ına denk gelen bir rezervin Libya’da bulunduğunu düşündüğümüzde meydan okumanın önemi bir o kadar daha artıyor…
Akdeniz ve Karadeniz’deki gelişmeler birbirinden ayrı düşünmek mümkün değil… Niye değil? Çünkü Rusya için 2015’de yayımladığı Deniz doktrininde olduğu gibi Karadeniz ve Akdeniz bir bütün olarak ele alınıyor ve bu rota üzerinden Hint Okyanusuna ve Afrika kıtasına açılım öngörülüyor… Rusya’nın Suriye’deki varlığı da malum…
ABD için de durum pek farklı değil, ABD 2003’te Gürcistan’daki Gül ve 2004’teki Ukrayna’daki Turuncu Devrimle Karadeniz’deki stratejisini belli etmişti… Bunu takiben sözde Arap Baharı ve ardından Ukrayna’daki 2013’te Yanukoviç’e yapılan darbe ve daha sonraki gelişmeler Karadeniz ve Akdeniz’in ABD tarafından da bir bütün olarak düşünüldüğünü bizlere göstermektedir.
Gelelim Ejderhaya yani Çin’e… Çin’in 2013’te yayınladığı Kuşak-Yol projesinde de Akdeniz ve Karadeniz önemli bir yer tutuyor… Buna ek olarak Kızıldeniz ve Pers Körfezi de kavşak noktalarından…
Hindistan ise eski Baharat Yolunu yeniden canlandırmak adına G20 zirvesinde Mumbai’den başlayan ve Birleşik Arap Emirilikleri üzerinden Suudi Arabistan’a ve oradan da Haifa’ya, Haifa’dan da Yunanistan’ın Pire limanına varan bir ticaret rotasını önerdi… Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Fars Körfezini takip eden Irak ve Türkiye üzerinden daha ekonomik olabilecek bir rotayı önermişti… Ancak bu noktada Hindistan’ın biraz ısrarcı olduğu anlaşılıyor, öyle ki, BM şemsiyesinde olsa da Lübnan-İsrail sınırında Hint askerleri görev yapıyor…
Nitekim Hamas’ın İsrail’e ilk saldırıları çatışması başlar başlamaz, Hindistan Başbakanı Modi İsrail’e destek verdi ve Gazze’ye ilişkin insani ateşkes konusunda da BM Genel Kurul kararına destek vermedi… Bununla birlikte İsrail’in Hindistan’daki büyükelçisi Naor Gilon Hindistan’ın yüzde yüzlük desteği için Hindistan’a teşekkürlerini sundu…
Hindistan’ın elbette farklı ticaret rotaları var bunlardan bir tanesi de Hazar bölgesinde ve Azerbaycan toprakları üzerinden geçiyor, bu rota bağlamında Hindistan’ın İsrail ve Azerbaycan ile tutarlı bir ilişkiye girdiği gözlemlenirken, diğer yandan ise Güney Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesinin de Hayfa-Pire rotası bağlamında projeye dahil edilmesi gözden kaçmıyor… Son dönemde Hindistan ve Güney Kıbrıs arasında artan ilişkilerin de bir tesadüf olmadığını da söyleyebiliriz…
Hindistan’ın aldığı pozisyon bir bakıma BRICS ülkeleri arasında tam bir uyumun sağlanamadığını, hatta Gazze bağlamında Hindistan’ın İsrail’e tam destek vermesi, BRICS üyeleri Rusya ve İran’a karşı caydırıcı bir yaklaşımı da ifade ettiğini söyleyebiliriz.
İsrail’in silah ihracatında en büyük ikinci müşterisi olan Hindistan’ın Akdeniz’deki gerek ekonomik gerekse askeri politikalarını bundan sonra daha yakından izlemek durumundayız…
Fransa’nın deniz donanması da Kıbrıs’ın güneyinde kendine yer buluyor… gün geçtikçe de varlığını bu bölgede daha fazla hissettiriyor. Birleşik Krallığın bölgedeki varlığı malum…..
Çok kutuplu dünya sistemi içerisinde çelişkilerin ve karışıklığın en çok su yüzüne çıktığı bölge Akdeniz oluyor, bu bağlamda BRICS ülkelerinin de aralarındaki çelişkiyi derinden hissettikleri mevzulardan bir tanesinin de İsrail-Filistin çatışmasındaki pozisyonlarının olduğunu söyleyebiliriz…
Kaynak: Kıbrıs Postası