Almanya kriz bölgelerine silah ihracatı yapıyor mu?
Batılı istihbarat örgütlerinin raporuna göre Rusya, Ukrayna sınırına yaklaşık 100 bin asker yığdı. Ukrayna ve Batı, bunu somut bir askerî tehdit olarak değerlendiriyor. Bu nedenle çok sayıda ülke Ukrayna’yı silah ve teçhizatla desteklerken, Almanya da şimdiye kadar 5000 miğfer gönderdi.
Ukrayna hükümeti bunu yeterli görmüyor. Nitekim Kiev yönetimi, geçen Cuma günü Berlin’den resmen savaş silahı talep etti. Ancak Almanya, şimdiye kadar bu yöndeki talepleri reddetti. Hem Başbakan Olaf Scholz (SPD) hem de Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock (Yeşiller), Federal Hükümetin “kriz bölgelerine silah ihraç etmeme” yönündeki siyasi ilkesine atıfta bulundu. SPD, Yeşiller ve FDP’nin koalisyon anlaşmasında konuyla ilgili şu ifadeler yer alıyor: “Sadece haklı münferit durumlarda istisnalar olabilir ve bu istisnalar anlaşılabilir bir şekilde kamuoyu önünde belgelenmelidir.”
Almanya’nın silah sevkiyatı konusundaki duruşu net mi?
İddia: Başbakan Scholz, Ukrayna’ya silah desteği verilip verilmeyeceği sorusu üzerine Almanya’nın geleneksel tutumunun altını bir kez daha çizdi: “Alman hükümeti uzun yıllardır diğer kriz bölgelerinde sergilediği net duruş gereği, Ukrayna’ya da savaş silahı satışı yapmayacak.”
DW gerçeklik sorgulamasının sonucu: Yanlış!
Alman Dış Politika Topluluğu’nun (DGAP) savunma ve güvenlik uzmanı Christian Mölling, DW’ye verdiği demeçte, “Geçmişte kriz bölgelerine elbette silah sevkiyatı yaptık. Ancak her zaman bu konuda mevcut duruma göre hareket ettik” diyor ve ekliyor: “Bu, Almanya’nın her vakayı ayrı ayrı değerlendirmeyi ilke edindiği anlamına gelir. Her duruma tek tek bakıyoruz.”
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nden (SIPRI) Pieter Wezeman da DW’ye yaptığı açıklamada, Almanya’nın son zamanlarda kriz bölgelerine silah gönderdiğini doğruluyor: “Almanya’nın çatışma durumundaki ülkelere veya aktörlere silah tedarik etmediğinin doğru olmadığı gayet açık. Alman silahlarının Alman hükümetinin rızasıyla, özel desteğiyle, hatta bizzat hükümet tarafından ihraç edildiği birçok örnek var.”
Yemen Savaşı’nda Alman silahları
SIPRI’nin Trend Gösterge Endeksi’ne göre, 2010 yılından bu yana Alman silah ihracatının beşinci büyük alıcısının Mısır olması, bunun kanıtlarından biri. Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 1 Ocak-14 Aralık 2021 tarihleri arasında Mısır için yaklaşık 4,34 milyar Euro’luk silah ihracatı izni verildi. Bunun büyük bölümü eski Başbakan Angela Merkel’in görev süresinin son günlerinde, yani bir önceki Alman hükümeti tarafından onaylandı. Üstelik bu onay, Mısır’ın, Yemen ve Libya’daki çatışmalara askerî olarak dahil olmasına ve büyük insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirilmesine rağmen verildi.
2015’ten bu yana Yemen Savaşı’na askerî müdahalede bulunan diğer bazı ülkeler de Almanya’dan silah aldı. Bunlar arasında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar da yer alıyor.
Türkiye ile zorlu ortaklık
Alman silahlarının bir diğer tartışmalı alıcısı da NATO ortağı Türkiye. Savunma uzmanı Christian Mölling, ülkenin son yıllarda “önemli ölçüde değiştiğini” söylüyor. “Geriye baktığımızda, silah teslimatlarının yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Hükümetler yanlış değerlendirmelerde bulunabilir elbette, yanılmak hakkıdır. Sonuçta bunlar birer değerlendirme olarak kalıyor.”
Almanya yıllarca Türkiye’ye yüz milyonlarca euro değerinde savaş silahı sağladı. Üstelik Türkiye’nin, insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirilmesine ve Birleşmiş Milletler tarafından, Libya’daki iç savaşa silah teslimatlarıyla müdahale eden ülkeler arasında sayılmasına rağmen. Ayrıca Türkiye uzun yıllardır PKK’ya yönelik hem yurt içi, hem de komşu ülkelerde askeri operasyonlar düzenliyor.
Türkiye’nin 2018’de Suriye’nin kuzeyindeki YPG milislerine yönelik başlattığı askerî harekâtla birlikte durum daha da kritik hale geldi. Alman medyasında “Alman tanksavarları Alman tanklarını mı vuruyor?” soruları soruldu. Zira Almanya, 2014 yazından bu yana Kuzey Irak’taki Kürt Peşmerge güçlerine, IŞİD milislerine karşı mücadelesinde destek sağlıyordu. Bu kapsamda Peşmergelere sadece koruyucu teçhizat değil, aynı zamanda makineli tüfekler, tabancalar, tanksavarlar ve el bombalarından oluşan çeşitli muharebe silahları da sevk edildi. Bu silahların toplam değeri 90 milyon euroyu buluyordu.
Kürt bölgesel yönetimi, bu silahları sadece IŞİD milislerine karşı kullanmayı taahhüt etse de, bu denetlenmedi. Alman hükümeti, 2016’da Federal Milletvekili Agnieszka Brugger’in soru önergesine verdiği yanıtta, Almanya’dan giden silahların örneğin Kuzey Irak’ta karaborsaya düşmüş olmasının ihtimal dahilinde olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Öte yandan DW’nin görüştüğü uzmanlara göre, sevkiyat sonrası kontroller, yani tedarik edilen silahların nerede kullanıldığının ve ne durumda olduğunun izlenmesi bile, bu silahların çatışmalarda kullanılma ihtimalini ortadan kaldırmıyor.
Müstakbel kriz bölgeleri tahmin edilebilir mi?
Hem Mölling hem de Wezeman, Alman hükümetinin bir yandan kısıtlayıcı bir silah ihracat politikası izlemesini, diğer yandan teslimat izinleri için net bir güvenlik politikasına sahip olmamasını eleştiriyor. Christian Mölling’e göre, ülkelerin güvenlik durumunun nasıl değiştiğine dair sistematik ve sürekli güncellenen bir analize ihtiyaç var: “Teslimat yapılabilecek ülkeler hangileri? Güvenlik ve güvenilirlik durumları nasıl? Silah satılmaması gereken ülkeler hangileri?”
Bir ülkenin “kriz bölgesi” olarak tanımlanıp tanımlanmayacağı konusunda çoğu zaman görüş farklılıkları bulunuyor. Örneğin Güney Kore. SIPRI’ye göre, Seul yönetimi açık arayla Alman silahlarının en büyük alıcısı konumunda. Ancak Enstitü’den Pieter Wezeman şu noktaya dikkat çekiyor: “Güney Kore resmen Kuzey Kore ile savaş halinde. Almanya da Güney Kore’nin Kuzey’den gelebilecek olası saldırılara karşı kendini korumasına yardımcı olmak amacıyla ihracat yapıyor. Peki, Alman hükümeti, benzer durumdaki Ukrayna’ya neden silah vermiyor?”
Yeni Federal Hükümet, silah ihracatındaki yasal çerçeve boşluğunu gidermek istiyor. Birlik90/Yeşiller Federal Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Jürgen Trittin, kendi yönetimlerindeki Federal Ekonomi Bakanlığı’nın, bu konuda bir yasa tasarısı hazırlayıp ilgili meclis alt komisyonuna gönderdiğini açıkladı. Trittin, bu tasarının “silah ihracatıyla ilgili bağlayıcı olmayan ilkeleri bağlayıcı hale getirmeyi” hedeflediğini söyledi.
Sonuç: Almanya kriz bölgelerine silah tedarik etmeme ilkesine her zaman bağlı kalmadı. Alman Hükümeti, çeşitli kriz ve çatışmalara taraf olan ülkelere silah teslimatını bugüne kadar defalarca onayladı.
Tetyana Klug
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe