25 Ekim 2014
ZORUNLU ASKERLİĞİN SORUNLU HÂLLERİ:
KÖTÜ MUAMELENİN SONUÇLARI VE ASKER İNTİHARLARIYLA İLİŞKİSİ
Asker Hakları Platformu gönüllülerinden Kerem Çiftçioğlu ile, Radikal gazetesi yazarı İsmail Saymaz, 30 Ekim Perşembe günü saat 18.00′de Depo’da Zorunlu Askerliğin Sorunlu Hallerini konuşmak üzere düzenlenecek paneller serisinin ilkinde bir araya geliyor.
Asker Hakları Platformu Haziran ayında “Zorunlu Askerlik Sırasında Yaşanan Hak İhlalleri” başlıklı ikinci yıllık raporunu yayınladı. Asker Hakları web-sitesine (www.askerhaklari.com) 2012 Nisan-2013 Nisan tarihleri arasında zorunlu askerler tarafından yapılan 653 başvuruyu ele alan raporda, TSK bünyesinde gerçekleşen insan hakları ihlâlleri incelenerek, somut çözüm önerileri sunuluyor. Rapora göre asker intiharları sivillerden 2,5 kat fazla ve siteye başvuru gönderen her 12 askerden biri intihar etmeyi düşünüyor. Buna karşın bu konuda TBMM’de sunulan soru önergeleri ekseriyetle geçiştiriliyor ve sorumlu yetkililer cezasız kalıyor. Panelde bu kapsamda raporun bulguları ve çözüm önerileri paylaşılacak. Raporun tamamına ve ilgili basın bültenine Asker Hakları web-sitesinden ulaşılabilir.
İsmail Saymaz ise asker ölümlerini mercek altına aldığı ve zorunlu askerlik bağlamında cezasızlık sorununa dikkat çektiği Haziran 2014′te yayımlanan son kitabı “Esas Duruşta Cinayet” üzerine konuşacak. Saymaz, tahkir, kötü muamele, dayak, eziyet, intihar ve cinayet sebebiyle hayatlarını kaybeden askerlerin başlarına gerçekte ne geldiği, ölümlerin gerçek sebeplerini ve bunların üzerinin nasıl örtüldüğünü çeşitli vaka örnekleri üzerinden aktaracak.
ARKA PLAN BİLGİLERİ
Asker Hakları Hakkında
Zorunlu askerlik sırasında maruz kalınan çeşitli hak ihlallerini izleyen sivil bir girişim olan Asker Hakları, bu ihlallerinin ortadan kaldırılması için gerekli yasal ve yapısal mekanizma ve düzenlemelerin hayata geçirilmesini amaçlıyor. Bu kapsamda askerlerden gelen başvuruları düzenleyerek ilgili mercilere iletiyor, yıllık raporlama yapıyor. Haziran ayında açıklanan ikinci yıllık raporda yer alan veriler kamuoyunda geniş yankı bulmuştu.
İsmail Saymaz’ın Esas Duruşta Cinayet kitabından:
Baba Kenan Polat: “Asker ölüsü, tavuk ölüsü gibi… Hani bir asker ölmüş, onların umurunda mı ki? Onların çocukları askerde yok ki, ölsün. Çocukları dünyanın dolarlarını götürdü, hiçbir şey yok…”
Anne Ani Balıkçı: “O gün o bir kurşun hayatımızı bir saniyede değiştirdi. Derler ya, bir ölenin arkasından kırk gün mum yanarmış, her gün biri sönermiş. Bizde hiçbiri sönmedi daha. İki buçuk yıl oldu. Kırkı da yanıyor.”
Baba Yaşar Özel: “TSK, yavrumun hayati sorumluluğunu üstlenmeyecekse neden yavrumuzu bizden zorla koparıp aldınız? Niye yavrumuzu o kışladaki canavarlara teslim ederken, ‘Bu çocuklar ana kuzusudur, sakın ha incitmeyin bunları’ demediniz?”
Anne Zekine Taştan: ”Vatan sağ olsun demem. Benim evladım yok ki, benim Tolgam yok. Vatan sağ olsa ne olur ki, vatanı batsın. Bana ne vatandan! Demem, asla demem! Hiçbir zaman dedirtemezler!”
