Asker intiharlarına cep telefonu önlemi
Kışlada intihar olayları son 10-15 yılda 4 ile 7’nci aylar arasında daha sık ortaya çıktı
06 Mayıs 2015 07:17
Son dönemde intiharlarla anılan Türk Silahlı Kuvvetleri, kışladaki askerin psikolojisini yükseltmek için yeni arayışlar içinde. Cep telefonu yasağının kaldırılması kararının arkası gelecek. TSK’nın asker intiharları konusundaki belleği, GATA Asker Psikolojisi ve Harp Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tabip Albay Nahit Özmenler ise “Destek yolları için sürekli arayış içindeyiz. Psikiyatrik sıkıntısı olanların ayıklanmasına yönelik çalışma yapılıyor” dedi.
Hürriyet’ten Şehriban Oğhan’ın haberine göre Özmenler, şöyle devam etti:
Cinnet kişinin yoğun stres karşısında kendini kaybettiği, gerçeklikle temasının kaybolduğu, öfkesini, saldırganlığını kontrol edemediği an. Psikiyatrik hastalığın bir parçası da olabilir, anlık öfke nöbetleriyle de görülebilir. Cinnet öncesinde bir tartışma, husumet, kavga, geçimsizlik hali oluyor. Tabii ki genç erkek gruplarının bulunduğu yerlerde sadece askerlik değil, yatılı okullarda da buna benzer öfke patlamaları oluyor. İşin içine bir de silah girdiği zaman istenmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor.
Aileler konduramıyor
Aileler intiharı kondurmak istemiyor. Vaka örnekleri var, çocuk ailesine telefonda intihar edeceğini söylemiş, aile ciddiye almamış. Yapma, etme demiş ama kimseye haber vermemiş; çocuk da intiharı gerçekleştirmiş. Geçenlerde bir astsubay intiharı vardı, 1-1.5 ay evde söylemiş. Bu umursamazlık değil, bastırma. Çok korktuğunuz şeyin adını koymak istemezsiniz, doğaldır. Niye intiharla ilgili tartışmalar şüpheli ölüm diye çıkıyor; aileler kültürümüzde de yeri olmadığı için intiharı kabullenmek istemiyorlar. Konuştuğu arkadaşı ‘Derdini paylaştık, çözdük, birer sigara içtik, rahatlamıştı’ diyor. Askere gitmeyi rüştün ispatı gibi gören, çocuğu askere gitsin diye çaba sarfeden aileler var. Bir kısmı hastalıklı çocuklarını göndermeye çalışıyor, hastalığını saklıyor. Ailelerin bilinçli olması, bilgi aktarmaları, sorunu hallettik zannetmemeleri lazım. Olumsuz yükü de askere gidenin arkasından taşımamak gerekiyor.
TSK bu toplumdan ayrı bir yer değil. Hocanın vurduğu yerde gül biter, kızını dövmeyen dizini döver, dayak cennetten çıkma vecizeleriyle yetişmiş bir toplumuz. Erkek egemen bir toplulukta daha kaba, sert davranışlar olabilir. Kötü muamele ve şiddet meselesi gün geçtikçe azalıyor. Ne okulda öğretmen dayağı yiyenlerin sayısı eskisi gibi, ne de askerde komutanlarından dayak yiyenler… İnsanlar hak arayışındalar, üstler daha eğitimli, daha dikkatli bu konuda. DİSKO’ların (disiplin koğuşları) kaldırılması ve yasal düzenlemelerle birlikte keyfi disiplin cezalarının azaldığını söylemek mümkün. BİMER’ler (Başbakanlık Şikâyet Merkezi) var. Kimse risk almak istemiyor. Her türlü şikâyet mutlaka detaylandırılıyor. Birden fazla şikâyete uğrayan yere mutlaka ‘Ne oluyor senin orada’ diye hesap soruluyor. Birliklerde psikolojik danışma merkezlerine üst, amir şikâyetiyle gelen insanlar ayrı bir sistemden rapor ediliyor. Bilgi taşıyan kaynaklar eskiye göre çok daha fazla. Yine de münferit olaylar oluyor. Ama artık peşi bırakılmıyor.
Bağımlılar ayıklanacak
Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde önemli değişiklikler yaptık. Herhalde 3-5 ay içerisinde onaylanıp çıkacak. Ruhsal sıkıntısı olan, psikolojik olarak yapamayacak olanları ayırma konusunda çok çok kapılar açtık. Etkili ve verimli görev yapması, psikolojik, ruh sağlığına ilişkin özellikleri nedeniyle karşılanamayanları, sorun yaşayanları eskiye göre daha hızlı ayırıyoruz. Madde bağımlılarını ayıklamaya ilişkin kriterleri daha kolaylaştırıyoruz. Bugüne kadar böyle bir şeye gitmememizin nedeni; madde bağımlısı olanların miktarını artırmamak içindi. Ama sonra baktık ki, Silahlı Kuvvetler’in bu tutumundan bağımsız olarak toplumda zaten madde kullanımı almış başını gidiyor. Bizim o çabamız toplumun maddeyle olan ilişkisini azaltmada pek etkili bir çaba sınıfında değil yani.
Alo mehmetçik hattı açtık
Tele-net telefonla 24 saat aktif psikolojik danışma hattı Türkiye’de ilk değil ama 11 yıldır kesintisiz çalışan tek hat. Siviller de arıyor. Birliklerde aileye yönelik iletişim sağlayan Alo Mehmetçik hatları var. Erken uyarıya yönelik Amerikalıların body sistemi gibi ‘can dostu’ dediğimiz takım arkadaşı uygulaması var. Birkaç yıldır uygulanan yeni tetik mekanizması var. Kişilerin kolaylıkla kendine silah çevirme riskini azaltıyor. Mermi sandığı kilitli tutuluyor. Riskli olan, sıkıntısı olan silahlı nöbetten alıkonuluyor. Ama ne kadar önlem alırsanız alın silah erişilebilir nitelikte. Bütün ülkelerin ordularında, polis teşkilatlarında işin içerisinde silahın bulunduğu kurumlarda intihar davranışının biraz daha fazla olabildiğini görüyorsunuz. Geçen yıl intihar araştırma merkezi kurduk. Astlarla ilişkiler konusunda eğitimler veriliyor. Sistem kendini rafine etmeye çalışıyor.
Batı birliklerinde daha çok
Prof. Özmenler’in verdiği bilgiye göre askerliğin başında (acemi birliklerde) pek intihar olmuyor; bitimine doğru da azalıyor. Son 10-15 yılda 4 ile 7’nci aylar arasında daha sık ortaya çıkıyor. Batı birliklerinde daha fazla görülüyor. Çünkü doğu birliklerine daha çok istekli olanlar, sosyal ve ruhsal olarak daha organize olanlar gidiyor. Çatışma dönemlerindeki birlik, bütünleşme hissi de insanı ayakta tutuyor ve besliyor. ‘Ben niye burdayım diyen insanın baş etmesi’ baştan itibaren daha güçleşiyor. Jandarma ve Kara Kuvvetleri’nde diğer birliklere göre intihar oranı daha yüksek gözüküyor. Bu, personel sayısının fazlalığının yanı sıra silahın daha fazla ortada olmasına bağlanıyor.
Sıfırlamak mümkün olmayacak
TSK verilerine göre 2010’da 85, 2011’de 70, 2012’de 75 asker intihar etti. Son 2 yıllık veriler henüz açıklanmadı. Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin bir sempozyumunda sunulan bildirgeye göre ise son 10 yılda intihar eden asker sayısı 934. Bildirgede bu dönemde teröre verilen şehit sayısının ise 818 olduğu belirtilerek intihar vakalarının şehit sayısını geçtiği ifade edilmişti. Prof. Özmenler bu iddiaya şu yanıtı verdi:
300’den fazla merkez var
“Meseleye dikkati çekmek için kıyas yapılabilir ama şehitle intiharı kıyaslamak elmayla armudu karşılaştırmak gibi bir şey. İntiharın sıfır olması hiçbir zaman beklenmiyor. Amerikan ordusunda da Afganistan ve Irak’ta vurulanlardan 22 kat fazla intihar vakası varmış. Dilimi ısırarak söylüyorum, sayısal olarak azalma var. 1990’lı yıllarda üçlü rakamlardaydı, şimdi ikili rakamlarda. Ne kadar azaltmaya çalışsanız da sıfır olmayacaktır, askerde de sivilde de. Dünya Sağlık Örgütü maalesef 2020’lere doğru artış işaretleri veriyor. Kıtalarda şunu söylüyorum: Üniversitede okuyan bir adam okulunu bırakıp geliyorsa iyi bakın; bir şeyden kaçış varsa bu kaçışı sağladı mı? Derdi, sıkıntısı olanı izne gönderdiğiniz zaman dönüşte bakın. İzinde dert, sıkıntı çözüldü mü; katmerlendi de mi geldi. Birliklerdeki psikologlardan yapmasını istediğimiz şu: ‘Çağırın, bir çay ikram edin, memleketin neresiydi, evin barkın var mıydı, sana dert olabilecek bir meselen var mı, hatta kız arkadaşın var mı, aran nasıl diye sorun.’ 300’den fazla psikolojik danışma merkezi var.”
http://t24.com.tr/haber/asker-intiharlarina-cep-telefonu-onlemi,295763