Evrensel ve Sözcü’nün Suriyelilere Yönelik Saldırılara Bakış Açıları Neden Farklı

Militarizm ve savaş, bireylere büyük mağduriyetler yaşatmaya devam ediyor. Suriye’den savaş nedeniyle uzaklaşan ve Türkiye’ye gelen bireyler büyük acılar ve travmalar yaşıyor.

Türkiye toplumu olarak Suriyeliler toplumsal bir gerçekliğimiz oldu. Ülkenin dört bir yanında Suriye’den gelen bireyleri görmek mümkün. İçişleri Bakanlığı verilerine göre  Türkiye’de 9 il hariç her ilde toplam 1 milyon 380 bin Suriyeli sığınmacı var. En fazla sığınmacı ise 330.000 ile İstanbul’da… Adeta bir ilçe büyüklüğünde…
Suriyeli bireylerin önemli bir kısmı ise yoksulluk ve emek istismarıyla karşı karşıya. Suriyeli bireyler “ucuz iş gücü” olarak görülüyor ve emekleri istismar ediliyor. 
Bunda şüphesiz Türkiye devletinin de payı var. Şayet savaştan mağdur olan bireyler Türkiye’de ağırlanacaksa bu insani koşullarda ve sistemli bir şekilde yapılmalı. Devlet, bireylerin ucuz iş gücü olarak emek istismarını önlemeli ve Suriye’den zorunlu olarak göç etmek durumunda kalan, evsiz olan, büyük travmalar yaşayan bireyler sokaklarda atıl bir şekilde bırakılmamalı. Bu bireylerin insani koşullarda yaşaması sağlanmalı ve sosyal devlet imkanları sistemli bir şekilde seferber edilmeli.
Ancak ne yazık ki Suriyeli bireyler an itibariyle toplumda bir “öteki” olarak tanımlanmakta. Bunda medyann körüklediği bir nefret dilinin payı büyük.
Toplumda “suç” olarak tanımlanan eylemleri gerçekleştiren Suriyeli bireyler elbette olabilir. Her gün binlerce suç işleniyor ancak hiç bir haber dili “Türkler suç işledi” demiyor. Ancak mesele bir Suriyeli birey olunca adeta bu bireyin işlemiş olduğu suç, tüm bir halka, Suriyelilere atfediliyor.
Bu son derece problemli, ötekileştirici ve ırkçı bir dil.
Gaziantep geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylar üzerinhe iki ayrı haber kanalında, Sözcü ve Evrensel‘de olayların haber diline aktarılış biçimindeki farklılıklar son derece önemli.
Şimdi bu iki haber metninin karşılaştırmasını yapalım.
Haber metinlerine yer vermek analizimizi uzatacağı ve okunabilirliği azaltacağı için bu metinlerin yalnızca linkini verecek ve metinler üzerinden belirli noktalara dikkat çekerek analizimizi gerçekleştireceğiz.
Sözcü gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haber metni “Gece sokakta Suriyeli avına çıkıldı”başlığını taşıyor. Daha önceki analizlermizde sıklıkla değindiğimiz gibi haberin dili, “saldırıyı gerçekleştiren” bireylerin bakış açısıyla oluşturulmuş durumda ve bu başlıktan itibaren kendisini belli ediyor. Suriyeli bireylere yönelik saldırıların “av” şeklinde tanımlanması son derece problemli.Suriyeli bireyler bir “av” olarak tanımlanarak adeta insansızlaştırılıyor, nesneleştiriliyor. Ayrıca, bir grup bireyin “ava çıktığı” düşüncesi şiddeti ve nefreti körüklüyor, destekliyor. Haber fotoğrafında yer verilen saldırı halinde insanların resmi ve “bardak taştı” ifadesi de nefreti körükleyen bir diğer unsur.
Haber metni boyunca nefreti ve şiddeti özendiren çok sayıda nokta mevcut. Haber metni boyunca geçen “DAHA ÖNCE DE EYLEMLER YAPILDI“, “EV SAHİBİNİN ÖLDÜRÜLMESİ BARDAĞI TAŞIRDI“, “GECE SOKAKTA SURİYELİ AVINA ÇIKILDI“, “4 ŞÜPHELİNİN SORGUSU SÜRÜYOR” gibi ifadeler Suriyeli bireyleri kriminalize eden, Suriyeli bireylere “ava çıkan” kimselerin nefret ve şiddet eylemlerini de normalleştiren ifadeler olarak göze çarpıyor. Suriyeli bireylere yönelik saldırılar gerçekleştiren grupları “Polisin engel olup dağıttığı gruplar” şeklinde sunarak, şiddet ve nefret saldırılarına “engel” olunduğunu ve sonrasında toplanan grubun protestosunu sürdürdüğünü belirten haber metni şiddeti normalleştirmeyi sürdürüyor.
Bu haber metnini okuyan bir kimsenin mevcut saldırılara yönelik bir empati geliştirmesi mümkün değil.
Bir Suriyeli bireyin “suç” işlemiş olması, tüm Suriyelilerin kriminal hale getirilmesini gerektirmiyor! Haberin dili ise “Suriyeliler” olarak genellediği gruba yönelik saldırıların tamamını normalleştiriyor ve meşru gösteriyor.
Şimdi de Evrensel gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haber metnine göz atalım.
“Antep’te ne oluyor?” başlığyla yayınlanan haber metni, gerginliklerin bir “ava” dönüştüğü tırnak içinde veriyor ve saldırılardan yana okuyucuyu uyarıyor. “Çoğunluğu genç gruplar, rasgele Suriyeli mültecilere ve Suriye plakalı araçlara saldırmayı sürdürdü“, “grupların gece geç saatlere kadar parklarda ve ara sokaklarda yakaladıkları Suriyelileri darp ettikleri belirtiliyor” şeklinde ifadelerle haberin dili, saldırıları meşrulaştırmaktan ziyade süregiden şiddet eylemlerine yönelik eleştirel bir mesafe almış oluyor.
Suriyeli kiracının ev sahibini bıçakla yaralamasının ardından ev sahibinin ölümü, ırkçı saldırganları harekete geçirdi” şeklinde olaya yaklaşan haber dili, Suriyeli bireyler ile mahalle sakinleri arasında yaşanan gerginliklerin “Suriyeli düşmanlığına” dönüştüğünü ve ırkçı bir boyuta ulaştığını ifade ediyor. “Saldırgan grupların ne zaman, kime saldıracağı da kestirilemiyor” ifadesiyle haber dili şiddetin rastgele boyutlarını gözler önüne sermiş oluyor.
Mahallelerdeki Suriyeli olmayan bireylerle görüşmeler yapan ve onların ifadelerine metinde yer veren haber dili, tanıklıklarda geçen “‘SURİYELİLER GÜNAH KEÇİSİ’“, “‘HER SURİYELİ İYİ VEYA KÖTÜ DEĞİLDİR’“, “‘SALDIRANLAR, BAŞKA ÇIKAR PEŞİNDE’” ifadelerle yerleşik halkın toptan bir saldırıda bulunmadığını ve halk arasında Suriyeli bireylere yönelik empatiyle yaklaşan bireylerin de mevcut bulunduğunu okuyucuya aktarmış oluyor.
Haberin dili Suriyeli bireylere saldıran kimseler ile, gerginliğin ortaya çıkış nedeni arasında da bir ayrım yapıyor. “Ev fiyatlarındaki aşırı artış, bir yandan işgücünün mevcut ücretlerin de altına düşmesi, hatta işsizlik tehdidi karşısında çaresiz kalan emekçiler açısından anlaşılır bir öfke” ifadesini kullanan haber dili, bu öfkenin ırkçı gruplar tarafından Suriye düşmanlığına dönüştürüldüğünü belirtiyor. Böylelikle, yerel halkın da Suriyeli bireylerle toplumsal entegrasyon noktasında problemler ve hatta mağduriyetler yaşadığını belirten haber dili, bu problemi saldırıları meşrulaştırmadan ve normalleştirmeden ortaya koymuş oluyor.
Sözcü haberi son derece ırkçı, ayrımcı, ötekileştirici, şiddeti ve nefreti normalleştirici iken; Evrensel haberi mevcut olaylar dahilinde yaşanan her türlü mağduriyeti açığa çıkarıcı, nefreti ve şiddeti meşrulaştırmayan, ırkçı saldırıları görünür kılan, tanıklıklara yer veren bir dille inşa ediliyor.
Suriyeli bireylere yönelik saldırılar son derece hassas bir konu ve haber dilinin mutlak suretle ötekileştirici olmayan, nefreti ve şiddeti normalleştirmeyen bir üslupla inşa edilmesi gerekiyor…
Sözcü metni bu dilin nasıl inşa edilmemesi gerektiğine bir örnekken, Evrensel metni nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair olumlu bir alternatif sunuyor…
PAYLAŞ.
VicdaniRet.org