Bugünlerde cumhurbaşkanı olan Erdoğan, herkes biliyor ki cumhurun değil monşerlerin başkanıdır.
Erdoğan ve çevresi iktidara onlardan hariç herkesi “monşer” diye statüleştirerek geldiler ve iktidarlarını böyle sürdürüyorlar. Yoksul halkın diline dolanmış bu monşer kelimesinin aslında gerçek bir karşılığı yok. Sadece bir proje olarak ortaya atıldı ve zaman içinde hedef yerini buldu.
Aynı “terörist” gibi. Genel kural daima şöyledir; devlet bir terörizm tarifi uydurur, sonra bunun üzerine gider.
Ardından toplumun kuralı işleyecektir ve bir kesim “terörist” olacaktır. Yüzyıllardır değişmediği gibi çağımızda da değişmiyor sistem.
“Terörist” “Paralel yapı” “Monşer” ve daha bir çok yapay tanımlamanın ardına takılmış gidiyor insanlar. Bir yerden sonra devlet bile yapaylaşıyor. Öyle ki sorunları çözmek için ortaya çıkarılmış “devlet” zamanla sorunun kaynağı haline geliyor.
Yargı gibi. Yargı da toplumun içindeki “davaları-sorunları” çözmek için oluşturulmuş bir kurumken artık tamamen sorunların kaynağı haline gelmiş durumda. Bugün Türkiye’de kurulan hiçbir mahkeme gerçek değildir. Yapay ve sıkıcıdır. 80 yıldır, bin yıldır böyledir. Herhangi birinin yargılanamadığı bir yerde hiç kimsenin yargılanması gerçek kabul edilemez…
Aynı çıkarılan kanunlar gibi… Bugün Türkiye’de çıkarılan kanunlarda sorunları çözmek için değil, sorunların kaynağı olmak için çıkmaktadır.
Bedelli askerlik gibi…
Erdoğan’ın “monşer” karşıtı medyası, bedelli askerlik müjdesini büyük bir sevinçle duyurdu. Yapılan haberlere bakıldığında yasa çıkmadan yoksulların psikolojik olarak hazırlandığı kolaylıkla anlaşılıyor. Öyle ki yasa çıkmazsa yüzbinlerce fabrika kapanacak diyenler her zamanki yerini aldılar sahnede. Büyük bir coşkuyla yüzbin asker kaçağı kamuda çalışıyor, yüzellibin asker kaçağı küçük ve orta dereceli fabrika sahibi, altıyüzbin asker kaçağı özel sektörde çalışıyor diye ağzı dolu dolu anlatıyorlar. Bundan önceki bütün bedelli askerlik yasalarında olduğu gibi…
Ee ne olacak? 20 bin TL ücretle bedelli askerlik yasası çıkınca beşyüzbin kişi koşa koşa bu parayı ödeyecek…
Yalan!
Bu büyük bir yalan. Her zaman olduğu gibi sadece 50 bin monşer olmayan “yoksul” yararlanacak bu yasadan, geriye kalan yoksullar sıraya dizilecek askere gitmek için. İçlerinden bir kaç kişi itiraz ettiği için işkence görecek, kimisi aklını kaçıracak… Gerçek olan bu…
Gerçek ve eşit bir yasanın çıkması için ihtiyacımız olan şey “monşer, terörist” gibi yapay kavramlar, tartışmalar, sorunların kaynağına dönmüş bir yargı-devlet değil emekçilerin alınteridir…
Bugün çıkarılacak bir bedelli askerlik yasası, sadece bizi iliğimize kadar sömürenlere hizmet etme amacı gütmektedir… Ve yalan medyasında “tartışılan” vicdani ret yasaları da insanlara askerliği ret etme hakkı değil, askerliği ret ettiği için “cezalandırma” amacı taşımaktadır…
Gerçeğe yüzümüzü dönmek için nereye sırtımızı dönmek zorunda olduğumuz açıkça görünüyor…
Kaynak: demokrathaber.net