16 Haziran 2016
AKP’nin geçen ay OYAK’ta başlattığı, şirketin kaderini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz temizlik devam ediyor.
Yönetim Kurulu Üyesi Ergün Oktay Okur da artık görevinde değil. Okur, OYAK’ın 300 küsur bin olan üyeleri ile ilişkilerini yönetiyordu.
Olağanüstü başarıyla yönetiyordu demek belki daha doğru olur çünkü bu dönemde OYAK emeklilerinin eline geçen maaşlarda kayda değer artışlar oldu.
OYAK’ta yönetim değişikliği 12 Mayıs’ta Genel Müdür Coşkun Ulusoy’un şirketten ayrılmasıyla başladı.
Ulusoy’un dördü genel müdür yardımcısı ikisi danışman olan altı yardımcısı vardı.
Genel müdür yardımcıları Nihat Karadağ, Dinç Kızıldemir ve Hülya Atahan ve Ergün Oktay Okur’un şirketle ilişkileri kesildi. İki danışman ise kaldı.
Bunlar Ali Pandır (Erdemir CEO’su) ile Ulusoy’a en yakın kişi olduğu söylenen Celalettin Çağlar’dır (Otomotiv ve Çimento Grubu Başkanı).
Çağlar’ın yeni genel müdürle “anlaştığını” söylüyor şirket kaynakları.
Pandır’ın kaderinin ne olacağı ise açık değil. Bazı kaynaklar “ilk fırsatta” gönderileceğini söylerken diğerleri “kalması mümkün” diyorlar.
Pandır’ı yakından tanıyanlar, etrafta dolaşan dedikoduların tersine, AKP ile en ufak bir ilişkisi olmadığını söylüyorlar.
OYAK’ta, Ulusoy’la başlayan, büyük bir tırpan operasyonunun ilk adımıdır. Gruba yakın kaynaklar “AKP önce genel merkezi temizleyecek sonra şirketlere geçecek” diyorlar. “OYAK şirketlerinin (sayıları yüze yakındır) tepe yönetiminin tamamı yavaş yavaş temizlenecek, yerlerine AKP’nin adamları getirilecek.
Piyasada OYAK’ın bir tür özelleştirme yoluyla dağıtılacağı söylentileri dolaşmaya başladı bile.
Ulusoy’un yerinde artık, onun ayrıldığı gün yerine geçen Başbakanlık başmüfettişlerinden Süleyman Savaş Erdem var.
Kariyerinin tamamını bürokraside geçiren Erdem’in hiç şirket yönetim deneyimi yok. Ama arkası güçlü çünkü Erdoğan tarafından atandı.
Erdem görevi devraldıktan 19 gün sonra OYAK internet sitesinde bir açıklama yayınlayarak grubun “bundan sonra da istikrarlı bir şekilde devam edebilmesi ve hep ileriye gidebilmesi için” çalışacağını söyledi.
Ama bunun nasıl ve kimlerle yapacağını kendine sakladı.
OYAK’ta ne olabileceğinin ipucu, hükümetin görevi şirket deneyimi olan birine değil bir devlet memuruna vermesinde ve o gelir gelmez şirkette üst düzey temizliğin başlamasındadır.
Şirketin performansı bu temizliğin nedeni olamaz. OYAK Türkiye’nin en büyük ve en hızla büyüyen gruplarından biri idi. 2000-2015 arasında varlıkları 1 milyar dolardan 7 milyar dolara yükseldi ve OYAK üyelerine sağlanan emeklilik kolaylıkları dört misli arttı.
Ulusoy’un ayrılması ve Erdem’in yerine atanmasının aynı güne rastlaması AKP’nin rejim değişikliğine hazırlıklı olduğunu gösteriyor.
Bu yılın sonunda ayrılacağı sinyali veren Ulusoy’un AKP’nin isteği üzerine istifasını öne çektiği konuşuluyor. Bu büyük bir olasılıkla Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın oluruyla veya bilgisi dahilinde oldu.
OYAK subay ve astsubayların maaşlarından yapılan kesintilerle kurulan ve beslenen bir emeklilik fonudur. Batı’da bu türden sayısız emeklilik fonu var. Bunlar daha çok hisse senedi ve tahvile yatırım yaparak üyelerinin emeklilik gelirlerini artırmaya çalışırlar.
OYAK’ın kurulduğu 1961’de Türkiye’de ne tahvil ne borsa vardı. Bu nedenle kurum topladığı paraları çoğunlukla kendi kurduğu veya ortak olduğu endüstriyel şirketlerde değerlendirmek zorunda kaldı. Ülkenin ekonomik durumuyla ilgili olan bu gelişmede herhangi bir acayiplik yoktur.
Acayiplik Türkiye’nin en büyük gruplarından birini ehil ellerden alıp iş yapmakta deneyimsiz, sadakati şirketten önce AKP’ye olan birine teslim etmektir.
Belki de bundan daha büyük acayiplik, OYAK’ın sonunu getirmesi mukadder bu köklü değişikliğin Türkiye’de nerdeyse hiç tepki yaratmamasıdır.
Belki AKP Türkiye’si için bunların hiçbiri acayip değildir.
Belki AKP Türkiye’si için acayip olan benim gibilerin bu gibi gelişmeleri hâlâ acayip bulmaya devam etmesidir.
Erdem’in OYAK Genel Müdürü olması ile benim Genelkurmay Başkanı olmam arasında hiçbir fark yoktur. O iş bilmez, ben askerlik.
İş tecrübesi olmayan birisiyle profesyonel bir yönetici nasıl çalışabilir?
Çalışamaz.
Yönettiği şirket nasıl “hep ileriye” gidebilir?
Gidemez.
————————————————————————————————-
* Düşük IQ’lu CHP dahil herkesin her şeyi tevekkülle kabul ettiği bir ülkede, Erdoğan’ın istediği her şeyi yapmak için tanrısal bir lisansa sahip olduğuna inanmasından daha doğal ne olabilir?
http://t24.com.tr/yazarlar/metin-munir/oyakin-belirsizlige-yolculugu-devam-ediyor,14815