Savaşın Yeni Lordları – Nilüfer Aydın/Ercan Jan Aktaş

Adlarıyla hiçbir şekilde savaşı çağrıştırmayan bu firmalar; Blu Sky, Genric, Logicon, Pistris gibi insana güzel çağrışımlar yapması da bir reklam şekli olduğu söylenebilir, savaşların yeni patronları hatta “Lord”ları olduğu da.

Eskiden özel savaş ve güvenlik firmaları belirli işler için görevlendirilirlerdi; sermaye için tehlike arz eden ülkelerin yönetimlerini düşürüp yerine yönetimler getirmek yani darbe yapmak, askeriye girmeden önce pis işleri halletmek gibi. Artık çok ciddi anlamda siyasetin içinde yer aldıklarını ve gücü elerinde bulundurduklarını söylemek mümkün. Devletler için ajanlık yaptıkları, bilgi sızdırdıkları, geo-stratejik alanları savundukları, özellikle dünyanın bir numaralı ülkesi Amerika Birleşik Devletleri için çalıştıkları bilinen bir sır.

Amerika’nın Irak savaşı esnasında 170 kadar özel güvenlik firmasını çalıştırdığı kayıtlara geçmiş durumda. Bunun yapılmasının bir nedeni de öldürülen asker sayısının az gösterilebilmesi ve Amerika’nın ülke olarak bu askerlerden ve yaptıkları “pis işlerden” resmi anlamda sorumlu tutulamaması. Bu arada Amerika 2002 de kurulan Uluslar arası Ceza Mahkemesine üye olmadı, ki bu mahkemenin de Yugoslavya savaşında tarafsız olduğu ve yargıladığı söylenemezken. Üye olmamasının bir nedeni savaş suçlarından yargılanmanın önüne set çekebilmek adına askerlerini kendi mahkemelerinde yargıladığını söyleyerek dokunulmaz hale getirebilme isteği yatıyor. Her zaman bir “dünya polisi” rolü üstlenmeye çalışan bir ülkenin “haksız” yere bir ülkenin sınırlarını ihlal ettiği, bombaladığı, insanları barbarca katlettiği veya istila ettiği hukuki anlamda sorgulanmamalı veya yargılanmamalı.

İçişleri Bakanlığı’nın CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın Temmuz 2017’deki soru önergesine verdiği cevapta Türkiye genelinde; “24 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla, 624 bin 99 kişiye silahlı, 368 bin 622 kişiye ise silahsız olmak üzere 992 bin 721 kişiye özel güvenlik kimlik kartı verildi. Silahlı ve silahsız olarak toplamda 284 bin 399 özel güvenlik görevlisinin aktif olarak sektörde çalıştığı bildirildi.”(1) Bu rakamlar bize özel güvenlik ordusunun son 6 yılda yüzde 92 arttığını ortaya çıkarıyor. Özel güvenliğin Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nden sonra en büyük ikinci “güvenlik” gücü olduğu da anlaşılıyor.

Türkiye’de özel güvenliğin geldiği yeri anlatması bakımından Tayyip Erdoğan’ın özel ordusu olarak ifade edilen SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlığı) olukça veriler sunmaktadır. Türkiye’de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olduğu ifade ediliyor. Eski TSK mensuplarının görev aldığı SADAT, askeri ve “iç güvenlik” yani “terörle mücadele” alanında danışmanlık hizmeti veren bir yapı olarak tarif ediliyor. Gezi eylemleri sonrasında kurulan bu yapı için HDP’nin değerlendirmesiyle; “Geçmiş dönemin kontra-gerilla yapılarıyla bugünün yapıları, 1990’ların özel harpçileri ile bugünün SADAT’çıları ittifak içindedir. İşte bu ittifakı sürdürebilmek için insanlık düşmanı suç işleyenlere koruma zırhı verildi” (2).

Türkiye’de ve de tüm dünyada özel güvelik firmaları adı altında faaliyet gösteren savaş firmaları daha çok ortaya çıkarılmalı, tartışılmalı ve yasaklanmalı. Emperyalist ülkeler tarafından kullanılan ve hiçbir yapılan suçtan resmi anlamda sorumlu olmayan bu ülkeler yargılanabilmeli. Ölenlerin ve öldürenlerin insan olduğu unutulmamalı. Bu öldüren makinelerin çoğunun üçüncü dünya ülkelerinde işsizlikle boğuşan askeriyede yetişmiş ve paranın cazibesine kapılıp büyük devler için Terminatörlük yaptıkları aşikâr ve bununla da mücadele edilmesi gerekiyor. Adlarıyla hiçbir şekilde savaşı çağrıştırmayan bu firmalar; Blu Sky, Genric, Logicon, Pistris gibi insana güzel çağrışımlar yapması da bir reklam şekli olduğu söylenebilir, savaşların yeni patronları hatta “Lord”ları olduğu da.

Nilüfer Aydın
Siyasete ilgisi Yugoslavya Savaşına karşı yürüyüşlerle başlamış ve siyasi gelişiminde ilk önce Sosyalist Alman Partisinde örgütlenmiştir. Die Linke Partisi, Geraer Diyalog Üyesi, Barış ve Silahsızlanma Grubu üyesi, Komunistische Plattform üyesidir.

Ercan Jan Aktaş
Anti-militarist, şiddet karşıtı bir sosyal bilimci ve yazar olarak uzun yıllardır şiddet, militarizm, yüzleşme, toplumsal barış ve vicdani ret konularında çalışmalar yaptı. 2005 yılında vicdani reddini yaptıktan sonra uzun yıllardır savaş karşıtı hareket ve vicdani ret mücadelesi içinde yer alıyor.
Bu alanlardan doğru çeşitli site ve de gazetelere yazılar yazmaya devam ediyor. ‘Ben Öldüm Beni Sen Anlat’, ‘Öykülerle 12 Eylül’, ‘Sertav Çiya’ya Mektuplar’ adında üç kitabı var.
Ekim 2016 tarihinde hakkındaki davalardan dolayı Fransa’ya yerleşti. EHESS (Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu)’de master yaparken çalışmalarına Fransa’dan doğru devam ediyor.

(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/809844/Ozel_guvenlik_ordusu.html
(2) http://www.caldiranajans1.com/hdpden-sadat-aciklamasi/

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org