Bugün geldiğimiz aşamada da öyle anlaşılıyor ki, Kürtlerle ‘barış’ Ortadoğu’da yeniden şekillenmekte olan ‘tehditler dengesi’nde Türkiye’nin Amerika ve müttefiklerinin yanında hizalanmasının bir göstergesi olacak.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra, Çözüm Süreci değil; Irak ve Suriye’ye doğru yeni operasyon süreçlerini konuşuyor olacağız.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi topraklarında yürütülen askeri operasyonlarda son iki gündür çok sayıda ölüm haberleri gelmektedir.
Erdoğan sadece Suriye değil Irak’ı da içine alan işgalci bir stratejide ısrar ediyor. Ne var ki koşulları oluşturamıyor.
CHP Milletveki Sezgin Tanrıkulu bir televizyon programında “Bu Türk Silahlı Kuvvetleri değil mi 12 Eylül’de faşist darbeyi yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz’da darbe girişimi yapan, köyleri yakan… 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen…” demişti.
İngiliz haber ajansı Reuters, Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri varlığının son dönemde giderek arttığını ve bu durumun “çok az ilgi çekmekle beraber bölgeyi istikrarsızlaştırma riski taşıdığını” yazdı.
İstanbul Taksim İstiklal Caddesi saldırısını hiçbir örgüt üstlenmediği halde, soruşturma halen gözaltılar ile devam ederken siyasi iktidarın, neredeyse Suriye ile savaş çıkaracak (mevcut silahlı çatışmayı savaş düzeyine çıkaracak) bir noktaya getirmesine karşı Türkiye’deki siyasi ve toplumsal muhalefetin karşı çıkması gerekmektedir.
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, TSK’nin kimyasal silah saldırılarını Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sordu
Şırnak ve Hakkari kırsalında yer alan Marûnis bölgesinde dün koyunlarını otlatırken yerde bulduğu cismin patlaması sonucu sağ eli kopan Zekeriya Şengöz (20)’ün diğer eli, gözleri ve vücudunda da ciddi zararlar meydana geldi.
Aralarında akademisyen, gazeteci, yazar, oyuncuların da bulunduğu 308 isim muhalefete çağrıda bulunarak, “İktidar ortaklarının dışında kimsenin bu savaştan bir çıkarı yok” dedi.
