Vicdani Ret Derneği, bugün Galatasaray’da gerçekleştirdiği bir eylemle, Suriye ile savaş senaryolarının konuşulduğu toplantı hakkındaki görüşlerini aktardı ve “Kapalı kapılar ardındaki toplantılarda, devlet yetkililerince yazılan senaryolarda, planlanan savaşlarda kaybedecek bir yaşamımız yok. Onların bu kirli planlarında ölmeye, öldürmeye, katletmeye hiç niyetimiz yok” dedi ve herkesi başta bu savaş olmak üzere her tür militer kurum içinde yer almayı reddetme çağrısında bulundu.
Basına ve Kamuoyuna;
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın dahil olduğu bir toplantının ses kaydı, geçtiğimiz günlerde medyaya düştü. Ses kayıtlarından, Suriye’ye yönelik savaş senaryolarının, bizzat devlet yetkilileri tarafından planlandığı; bahsi geçen devlet yetkililerinin Suriye’ye yönelik askeri bir operasyonda ne kadar “istekli” oldukları ortaya çıktı.
Yayınlanan ses kayıtlarında, gerektiği takdirde Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik bir saldırı yapılabileceği konuşulurken, Suriye’deki “dost kuvvetleri”ne de 2000’e yakın tır ile malzeme taşındığı söyleniyor. Savaşın olağanlaştırıldığı bu toplantıda, ön plana çıkansa, Hakan Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim, Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim.” sözleri oluyor.
Hükümet ses kayıtlarına konu olan “istişare”nin bir devlet sırrı olduğuna dikkat çekerek bir yanılsama yaratmaya çalışsa da; devlet için savaş çıkarmanın, savaş için bahane üretmenin aslında ne kadar basit olduğu, bu ses kayıtlarıyla bir kez daha anlaşıldı. Yayınlanan konuşmalar, devletlerin savaşları kendi çıkarları için birer politika olarak kurguladığının en açık göstergesi oldu.
Bundan birkaç ay önce, Reyhanlı’da patlayan bombalar ve katledilen 52 sivilin ardından bu katliamı gerçekleştirenin, asıl failin devlet olduğunu gizlemeye çalışanlar, bugün de aynı illüzyonu yaratmaya çalışıyorlar. Reyhanlı’da yaşananın devlet güdümlü bir saldırı olduğunu görmezden gelip belgeleri sızdırmakla suçlanan bir askeri aylarca tutsak edenler, bugün de kapalı kapılar ardında düzenlenen toplantılarda planlanan savaş senaryolarına değil, bahsi geçen dinlemeyi kimlerin yaptığına odaklanıyorlar.
Bugün önemli olan bu görüşmelerin kimler tarafından kayda alındığı, nasıl dinlendiği ve ne şekilde sızdırıldığı değildir. Bugün önemli olan ve üzerine gidilmesi gereken gerçek, olası bir savaşın, planlanan katliamların devlet eliyle nasıl gerekçelendirildiği, yaşanacak yeni ölümlerin kılıfına nasıl uydurulacağı gerçeğidir.
1 Mayıs 2013’te formatı değişen ve Gezi süreciyle kendine totaliter “polis devleti” kimliği inşa etme sürecinin son halkası, savaştır. İktidar, yolsuzluk iddialarının neden olduğu krizi, örneği ancak totaliter yönetimlere görülebilecek uygulamalarla çözmeye çalışıyor. Twitter, Youtube yasaklarıyla içeride ve dışarıda meşruiyet sorunları yaşıyor. Kendi yarattığı krizi, yine kendi yaratacağı “savaş”larla çözmek istiyor.
İktidar, ilan ettiği “fiili sıkıyönetim”i savaş ile “taçlandırarak” bütün canlıların yaşam hakkına yönelik bir tehdit de oluşturuyor. Savaş, yalnızca Türkiye için değil, bölge ve tüm dünya için de tehdittir. Böylesi bir ortamda savaş çığırtkanlığı yapmak ise, bir tür akıl tutulmasıdır. Yaşanan son süreçlerin ardından artık, savaşa koşarak gidecek bir kitle yoktur.
Kendilerini mağdur konumda göstererek savaşa “sebep” arayanlar, tabii ki savaşın yarattığı yıkımı da düşünmeden hareket ederler. Savaşlarda ölenler, ses kayıtlarında geçtiği gibi, onlar için sadece rakamlardan ibaret olur. Oysa savaş trajedidir ve kazananı yoktur.
Atılacak her füze, her top, her mermi… hepimizi suç ortağı yapıyor… Barış; bütün savaş karşıtlarını, vicdani retçileri, barış yanlılarını, kalıcı barış için çalışanları, gönderileceği söylenen füzelerin önüne kalkan olmaya çağırıyor…
Kapalı kapılar ardındaki toplantılarda, devlet yetkililerince yazılan senaryolarda, planlanan savaşlarda kaybedecek bir yaşamımız yok. Onların bu kirli planlarında ölmeye, öldürmeye, katletmeye hiç niyetimiz yok.
Onların savaş politikalarını biliyoruz. Bugüne kadar yaşanan ve yaşanacak katliamların sorumlusunu, kardeş kanı dökmeyi olağanlaştıranları, bizleri kendi savaşlarında kullanacak birer piyon olarak görenleri yakından tanıyoruz. Bu yüzden onların savaşlarında ölmeyi, onların savaşlarında öldürmeyi, onların askeri olmayı reddediyoruz!
VİCDANİ RET DERNEĞİ
BASINDA:
ozgur-gundem.com
etha.com.tr