Avrupa’da Yaşayan Türkiye ve Kürdistanlı Vicdani Retçilerden İmza Kampanyası!

Bizler, bir şekilde hayatı Türkiye’den geçmiş vicdani retçiler olarak her zaman ilk sözümüzü Türkiye’nin Kürdistan’da yürüttüğü savaşa karşı ‘savaşın insan malzemesini kurutmak’ üzerine söyledik.

SAVAŞA HAYIR! ŞİMDİ VİCDANİ RET ZAMANI!

CHANGE.ORG ÜZERİNDEN BAŞLATILAN KAMPANYAYA KATILMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bizler, bir şekilde hayatı Türkiye’den geçmiş vicdani retçiler olarak her zaman ilk sözümüzü Türkiye’nin Kürdistan’da yürüttüğü savaşa karşı ‘savaşın insan malzemesini kurutmak’ üzerine söyledik. Çünkü bizler gözümüzü bu dünyaya yanı başımızda devam eden savaşlar ile açtık ve savaşlar içinde büyüdük, şimdi de savaş politikalarının büyük tahribatları/yıkımları altında hayata/mücadeleye devam ediyoruz.

Savaşları halklar çıkarmaz. Savaşların kararlarını verenler her zaman iç içe geçmiş iktidar ve sermaye oldu. Çünkü onların bu savaşlarda kaybedecekleri hiçbir şeyleri olmadı. Ellerindeki şiddet tekelini, arkasına aldığı toplumsal destek ile fütursuzca kullanıyorlar. Ve hatta kendini muhalif diye adlandıran kesimler ve partiler de karşı bir söylem ve politika geliştiremedikleri için kendilerini savaşı desteklemek zorunda hissediyor.

Onlar için savaş kendi iktidarlarını inşa ve kirli iktidarları için para kazanmak dışında bir şey olmadı. Etnik ve inanç farklılıkları üzerinden inşa ettikleri ırkçı/militer politikaları ile Ortadoğu’yu halklar mezarlığına çevirdiler. Türkiye her zaman bu politikaların merkezinde yer aldı. Kendi toplumu üzerinden “tek”lik politikaları ile inşa ettikleri ırkçı/militer erkek egemen sistem ile halklarımızı uzun yıllardır baskı ve şiddet altında tutarak bu savaş politikalarına “rıza” gösterir hale getirdiler.

Bizler, vicdani retçiler olarak özgürlük ve toplumsal barış ideallerimizde ortaklaştığımız kesim, grup ve bireyler ile birlikte uzun yıllardır bir mücadele içinde olduk. Türkiye Cumhuriyeti her koşul altında yurttaşlarının karşısına “kutsal” ölümler koyarken bizler; “ölmeyeceğiz, öldürmeyeceğiz, kimsenin askeri olmayacağız” diyerek yaşama, özgür hayata çağrıda bulunduk.

Ancak bizler adalet, eşitlik ve de özgürlük için mücadele eden yapı, parti ve gruplar ile birlikte barış içinde bir toplum inşa edemedik. Toplumsal barışın geliştirilemediği günümüz Türkiye’sinde AKP/MHP/CHP ittifakı ile savaş politikalarının daha da boyutlandırıldığını görmekteyiz. Kendi mutlak iktidarları için 20 Temmuz 2015 tarihinden bu tarafa kontrollü olarak geliştirdikleri şiddet politikalarını Efrin işgal girişimi ile yeni boyuta taşıdılar.

Erdoğan’ın Efrin işgal girişiminden bu tarafa 46 gün geride kaldı. Efrin’de bugün bir tarafta ırkçı/militer politikaları ile uluslararası güçler/devletler, diğer tarafta ise inancı, dili, kültürü ne olursa olsun özgürlük idealleri için bir arada duran halklarımız durmaktadır. Avrupa ülkeleri de her zamanki gibi bir kez daha halkların, özgürlük talep edenlerin değil, “savaş, her koşulda savaş” diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında yer almıştır. Bu sebepten dolayı Avrupalı vicdani retçileri de bu konuda daha duyarlı olmaya, barışın yanında bizimle durmaya çağırıyoruz.

Biz vicdani retçiler bu vesile ile bir kez daha şiddete, ırkçı/militer şiddet politikalarına, savaşa hayır diyoruz. Toplumsal bir sözleşme ile toplumsal barış gerçekleşene kadar Türkiye’de, dünyanın başka yerinde de hiç birimiz için özgürlük ve mutlu bir hayat söz konusu olmayacaktır. Bizim geldiğimiz kentlerin sokaklarında bugün bütün baskı ve şiddete inat yaşam mücadelesi veren çocuklara barış borcumuz var. Bunun için bir kez daha halklarımızın çocuklarına vicdani retlerini yaparak ‘savaşın insan malzemesini kurutmaya’ çağırıyoruz.

SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ!

Avrupa’da yaşayan Türkiye ve Kürdistanlı vicdani retçiler

CHANGE.ORG ÜZERİNDEN BAŞLATILAN KAMPANYAYA KATILMAK İÇİN TIKLAYIN!
—————————————————————————-

NON A LA GUERRE ! IL EST TEMPS DE FAIRE OBJECTION DE CONSCIENCE !

Appel des objecteurs-trices de conscience de Turquie et de Kurdistan vivant en Europe, à tous les peuples. Vous pouvez signer cette appel, vous aussi.

Nous, en tant qu’objecteurs-trices de conscience, ayant passé leur vie d’une certaine façon en Turquie, avons toujours prononcé nos premiers mots, contre la guerre que la Turquie mène au Kurdistan, pour ‘tarir la source humaine de la guerre’. Parce que nous avons ouvert nos yeux à ce monde avec des guerres qui se déroulaient à notre chevet, nous avons grandi avec les guerres, et nous continuons maintenant à vivre/lutter sous les grands dégâts/destructions des politiques de la guerre.

Ce ne sont pas les peuples qui démarrent les guerres. Ceux qui ont décidé les guerres furent toujours, le pouvoir et le capital interpénétrés. Parce qu’eux, n’avaient rien à perdre avec ces guerres. Ils utilisent le monopole de violence qu’ils détiennent, avec le renfort d’un soutien social, d’une façon sans scrupule. Et même les milieux qui se considèrent comme opposants et les partis, ne pouvant pas produire un contre propos et une contre politique, se sentent obligés de soutenir la guerre.

Pour eux, la guerre ne fut autre chose que d’asseoir leur pouvoir, et gagner de l’argent pour leur sale pouvoir. Avec les politiques racistes/militaires bâties sur les différences ethniques et de croyances, ils ont transformé le Moyen-Orient en un cimetière des peuples. La Turquie a toujours pris place au centre de ces politiques. Avec le système patriarcal, raciste/militaire, bâti sur des politiques de “unique” [leader unique, drapeau unique, nation unique…], ils ont tenu nos peuples depuis des années sous l’oppression et les violences, et les ont amenés au consentement.

Nous avons été, en tant qu’objecteurs-trices de conscience, depuis de longues années dans un combat, avec les milieux, groupes et individus avec lesquels nous avons trouvé cause commune dans nos idéaux de paix sociale. Pendant que la République de Turquie, mettait en face de ses citoyenNEs, quelque soit les conditions, des morts “sacrées”, nous, en disant “nous ne mourrons pas, nous ne tuerons pas, nous ne serons les soldats de personne”, avons appelé à la vie, à la vie libre.

Cependant, nous, avec les structures, partis et groupes qui luttent pour la justice, égalité et liberté, n’avons pas pu réussir à instaurer une société en paix. Nous observons que dans la Turquie d’aujourd’hui où la paix sociale ne peut pas être instaurée, avec l’alliance de l’AKP/MHP/CHP, les politiques de guerre gagnent en dimension. Avec la tentative d’occupation d’Afrin, ils ont porté les politiques de violences qu’ils développent pour leur pouvoir absolu, d’une façon contrôlée, depuis le 20 juillet 2015, dans une nouvelle dimension.

Depuis [le début de]la tentative d’Erdoğan pour l’occupation d’Afrin, 46 jours sont passés. A Afrin aujourd’hui, se tiennent d’un côté, les forces internationales/Etats, avec leurs politiques racistes/militaires, et de l’autre nos peuples rassemblés, pour leur idéaux de liberté, quelque soit leurs croyance, langue et culture. Quant aux pays européen, comme toujours, encore une fois, ils prennent place non pas aux côtés des peuples et de ceux et celles qui revendiquent la liberté, mais de la République de Turquie qui dit “Guerre, quelque soit les condition, la guerre”. Pour cette raison, nous appelons aussi les objecteurs-trices de l’Europe, à être sensibles sur ce sujet et se tenir près de la Paix, avec nous.

Nous, objecteur-trices de conscience, nous disons à cette occasion, encore une fois, non à la violence, aux politiques de violences racistes/militaires, à la guerre. Avant que la Paix sociale ne se réalise avec un contrat social, la liberté, et une vie heureuse ne sera pas possible en Turquie, ni ailleurs au monde, pour aucunE d’entre nous. Nous avons une dette de Paix, envers les enfants qui aujourd’hui, malgré toute l’oppression et violence, mènent un combat pour la vie, dans les rues des villes desquelles nous venons. C’est pour cela, que nous appelons encore une fois, les enfants de nos peuples, à faire leur objection de conscience, et à ‘tarir la source humaine de la guerre’.

NON A LA GUERRE, LA PAIX, TOUT DE SUITE, MAINTENANT !

Les objecteurs-trices de conscience de Turquie et de Kurdistan vivants en Europe

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org