Savaşın kurbanları: Çocuklar – İsmail Kılınç

Şu anda dünyada 50 kadar savaş/çatışma var. UNICEF’e (Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu) göre son 10 yılda bu savaşlarda ölen çocuk sayısı 2 milyon. Daha önceki dünya paylaşım savaşlarında ölenler asker iken bugün ölenlerin %90’ı sivil olup yarısı da çocuklardır.

21 Kasım 2015
Çocukların özgür şekilde doğup büyüyeceği bir dünyayı sağlamak için savaşı yaratan asıl güçlerle mücadele öne çıkmalıdır

2015 yılının Temmuz ayında gazetelerden bir haber: “Irak’ın Şii nüfusun yoğun olduğu Han Bani Saad kasabasında pazar yerinde bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda ölenlerin sayısı 120 kişi. Bunun 15’i çocuk.”

“IŞİD yeni nesil inşa projesi için 8-15 yaş arası çocukları para ve hediyelerle kandırarak eğitim kamplarına alıyor ve buralarda çocukların beyinleri yıkanıp askeri eğitimden geçirilerek ‘aslan yavruları (eşbal)’ adı altında çocuk askerler yetiştiriyor.” Sonrada bu çocuklar canlı bomba oluyor ya da rehinelerin boğazlarını kesiyor.

Boko Haram’ın kaçırdığı ve sonra kendinden büyük erkeklerle zorla evlendirdiği, köle olarak sattığı kız çocukların haberleri de sıkça gündeme geliyor ya da mayınlarla oynayıp parçalanan çocukların…

Silah satışlarının yasaklanmadığı ve dünyanın en büyük silah tüccarı olan ABD’de kimi sapıklar okulları basıp çocukları rahatlıkla öldürebiliyor.

Milisler, öz savunma grupları, azınlık grupları da çocukları kullanmakta. İşte çocuklar ve savaş dediğimizde, gözlerimizin önüne iki olay geliyor: Çocuk ölümleri ve çocuk askerler.

İster savaş zamanında ister barış zamanında olsun bir de kayıp çocuklar söz konusudur. Türkiye’de İçişleri bakanlığı sayılarına göre kayıp çocuk 15 bin 900, TÜİK verilerine göre ise 27 binden fazla olup bunun 16 bin 289’u kız çocuklarıdır.

Bir de savaş çocukları kavramı vardır ve bunlar savaş döneminde yabancı bir işgalcinin zorla ya da isteyerek birlikte olduğu kadınlardan doğan çocuklar olup konumuz dışındadır. 1941-1949 arasında doğan bu çocukların sayısı 75 bin ila 200 bin arasında tahmin edilmektedir ve genellikle ebeveynleri ABD kökenlidir.

İlk kez 1996 yılında Mozambikli politikacı Graça Machel’in yazdığı raporla dünya kamuoyuna savaşlarda çocukların verdiği kayıpların önemi vurgulanmıştır. 2001 yılında başka bir raporla bu kez AIDS hastalığı ve çocukları gündeme alır. 2008 yılında bu hastalığa yakalanmış çocuk sayısı 480 bindir. 8-10 Mayıs 2002 ‘de çocuklarla (hakları, savaşlar, hastalık, eğitim) zirve gerçekleştirilir. Savaşlarda olduğu gibi doğal felaketlerde ya da salgın hastalık durumlarında da ilk kurbanlar hep çocuklardır. Kimi ülkelerde sürüp giden çatışmalar nedeniyle (örneğin Lübnan) bir kuşak çocuk kurban edilmektedir. Biz burada savaşla ilgili çocuk sorunlarını ele alacağız.

Çocuk ölümleri ve çocuk askerler

Şu anda dünyada 50 kadar savaş/çatışma var ve bunların 12 kadarı devletleri karşı karşıya getiriyor. UNICEF’e (Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu) göre son 10 yılda bu savaşlarda ölen çocuk sayısı 2 milyon. 6 milyon çocuk yaralı ya da sakat, 12 milyon çocuk ise evsiz ya da ailesinden mahrum. Yetimlerin sayısı 1 milyon. 300-400 bin arası da çocuk asker bulunmakta ve bu çocuk askerlerin öldürdükleri insanların yarısı da çocuktur. 18 milyon çocuk ülkesinden kaçmış ve sığınmacı durumundadır ya da ülke içinde başka bir yere sığınmışlardır. Bugün savaş ya da çatışmalarda ölenlerin yarısı çocuktur. Daha önceki dünya paylaşım savaşlarında ölenler asker iken bugün ölenlerin %90’ı sivil olup yarısı da çocuklardır. Bir zamanlar gemi kazalarında insanların kurtarılması sırasında söylenen “önce çocuklar ve kadınlar” sözü artık savaşlardaki kayıplar için geçerli olmaya başlamış ve savaş tüm acımasızlığıyla masum çocukların yaşamlarına son vermekte, sakat ve yetim bıraktığı gibi tüm haklarını da (eğitim, sağlık, oyun) ellerinden almaktadır.

Ukrayna’da 1 milyon 700 bin çocuk savaş alanı içinde yaşamaktadır. Suriye’de 2011’den beri 27 bin çocuk yaşamını kaybetmiştir ve bir kısmı keskin nişancıların hedefi olmuştur. Orta Afrika’da 2,3 milyon çocuk savaşın etkisi altındadır. Sudan’da 750 bin çocuk zorunlu olarak yaşadığı yerden kopmuş ve başka yerlere gitmiştir. 2013 yılında Gazze şeridinde 538 çocuk ölmüş, 3 bin 370 çocuk yaralanmıştır. Ortadoğu’da 5 milyon çocuk anaokulundan mahrumdur, 4 milyon çocuk okullarına gidememektedirler ve bunların çoğuda kız çocuklarıdır. Çocukların içinde sadece erkek çocuklar yoktur ve örneğin Taliban için savaşanların %20’i kız çocuklarıdır. Sri Lanka’da bir zamanların Tamil Aslanları 9-17 yaş arası kız çocukları canlı bomba olarak kullanmıştır.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ve nerede savaş varsa orada çocuklar daha fazla ölmektedir. Çocukların durumunun çok kötü olduğu ülkeler sırasıyla Suriye, Mali, Irak, Kongo, Libya, Afganistan, İsrail, Sudan, Pakistan, Nijerya, Yemen gibi ülkeler olup, çocuklar sadece ölmekle kalmayıp çok değişik ıstırap ve işkencelerede maruz kalmaktadır ve çocuklar oynarken, uyurken, sınıftayken ölmektedirler ya da ebeveynlerinin ya da akrabalarının ölümüne tanık olmaktadırlar.

Hindistan, Tayland, Filipinler, Kolombiya, Meksika gibi ülkelerde ise çocukların durumu endişe vericidir. Toplamda 230 milyon çocuk savaşların/çatışmaların etkisi altındadır. Dünya çocuklar için hiç bu kadar kötü olmamıştı. Sadece ölümle değil başka acı, işkence ve ıstıraplarla da karşı karşıyadırlar. Özellikle kız çocukları cinsel şiddetle karşılaşmakta ve tecavüze uğradıkları gibi köle olarak satılmakta ya da kendilerinden çok yaşlıca insanlarla zorla evlendirilmektedirler.

Egemen güçlerin yarattığı savaş ortamında kimin ne yaptığı belli olmadığı gibi çocukların başlarına gelenlerde bilinmemekte ve yaşamları, gelecekleri bir bilinmezliğe doğru acılar içinde yol almaktadır. Ölmezlerse, kaçırılmazlarsa ya da esir alınmamışlarsa çocuklar savaş ortamında yaşam boyu etkilenmekte ve davranış bozuklukları içinde yaşamlarını sürdürmektedirler: Korku, içine kapanma, büyüklere güvensizlik, saldırganlık gibi. Kin ve nefret içinde intikam peşinde giderler. Kolay hedef haline gelirler, ucuz işgücü olurlar, söz dinlerler ve kolayca etkilenerek “canlı bomba” olarak kullanılırlar. Kimileri için şiddet yaşamının bir parçası olur.

Savaş ortamında acil yardım zorlaştığından, altyapı yıkıldığından çocuklar ne sağlık hizmeti alabilmekte (aşılama) ne de eğitimlerine devam edebilmektedirler. Beslenme güvencesi tümüyle ortadan kayboluyor.

Çocuklar artık sokaklarda savaş oyunları oynamaktadır, şiddet çözüm araçlarıdır ve en önemlisi çocuklukları çalınmaktadır. Bunları bilmemize karşın ne yazık ki çocuklarımıza hala bilgisayar savaş oyunları ya da oyuncak askerler almaya devam etmekteyiz.

Çocuk askerler

Özellikle Afrika kıtasında görülen çocuk askerlerin sayısının 250-300 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Çocuk asker “18 yaşından küçük, bir devletin düzenli ya da düzensiz silahlı güçlerine ya da askeri bir gruba zorla ya da isteyerek, silahlı çatışma olsun ya da olmasın katılan ya da üye olan” kişi olarak tanımlanmaktadır. Çocuk asker kavramı yeni bir kavram olmayıp çocuklar savaşlarda ya da çatışmalarda sürekli kullanılmışlardır.

Orta Çağ’da, ABD iç savaşında, dünya savaşlarında, Hitler’in gençlik örgütlerinde kullanılmışlardır. Bugün daha çok iç savaşlarda, suç, terör ve gerilla örgütlerinde kullanılmaktadırlar. Kimi kez uyuşturucuya alıştırılarak savaşa dahil edilmeleri sağlanmaktadır.

Birleşmiş Milletler 12 Şubat 2008’de aldığı bir kararla çocuk-askerlerin durumuna dikkat çekmek için 12 Şubat’ı “Uluslararası Çocuk Asker Günü” ilan etmiştir. Son 5 yılda yapılan sözleşme ve çalışmalar sonucu sayılarında azalma olsa da dünyada savaşların sonu gelmediğinden ve egemen emperyal güçler savaşlardan yarar sağladığından çocuk askerlerde gündemden düşmeyeceklerdir.

Neden çocuklar kullanılmaktadır? Yaşamı altüst eden savaşın kendisidir her şeyden önce çocukların savaşa katılmalarını zorlayan. Çocuklar da yaşamda kalmaya çalışmaktadırlar aileleriyle birlikte. Egemen güçlerin bağımlı hale getirdikleri ve kaynaklarını sömürdükleri ülkelerde kendi çıkarlarını korumak için demokrasiyi getirme adına gerektiğinde savaşı da göze alması insanların kıyımına neden olmakta ve çocuklar da ilk sıralarda yer almaktadır. Beyinleri ideolojik ve siyasi olarak yıkanan, ucuz işgücü olan, intikam arzusu aşılanan, ufak bir gelirle kandırılan çocuklar geçim zorluğu içinde bırakılan ailelerinden koparılmakta ve lojistik, casusluk, ayak işleri, mutfak, canlı bomba, mayın döşeme gibi işlerde acımasızca kullanılmaktadır.

Birleşmiş Milletler, UNICEF, kimi Uluslararası Kuruluşlar (Kızılay, Kızılhaç gibi), kimi Sivil Toplum Örgütleri (Child Soldiers International gibi) çocukları savaş öncesi ve sonrası koruma altına almak, haklarını ön düzleme çıkarmak için sözleşmeler ve bunlara bağlı ek protokoller (1949 çatışma ve savaşlarda kurbanların korunmasıyla ilgili Cenevre Sözleşmesi, 1989 Çocuk Hakları Bildirgesi, 1998 Roma Uluslararası Ceza Divanı, 2002 Uluslararası Ceza Divanı, 2000 çocukların çatışmalara girmesiyle ilgili protokol, 2005 Uluslararası İnsani Hukuk, Gelenek Görenek Hukuku gibi) ve zirveler (8-10 Mayıs 2002) gerçekleştirmektedirler. Amaç özellikle 18 yaş altı çocukların zorla savaşa sokan kişi ve ülkeleri cezalandırmak ki sözleşme imzalanmadığında da yapılacak bir şey yoktur. 18 yaşını geçenler için de “Bunlar zaten ergen ve askerede nasıl olsa gidecek” diye de konu geçiştirilemez.

Tanınmış ya da varlıklı kişilerin çocuklarının askerlik yapmadığı gibi ön cephede de yer almamaları bildiğimiz bir gerçektir. Dolayısıyla ortada büyük bir eşitisizlik ve haksızlık vardır. Yapılan bu çalışmalar küçümsenemez ve kimi ülkelerde çocukların yaşama koşullarına (sağlık, aşı, eğitim, spor gibi) katkı sağladığıda bir gerçektir.

Çocuk askerlerin savaş ortamından kurtarılıp olağan yaşamlarına geri dönmelerini sağlamanın ötesinde psikolojik desteğin sürekliliğinin sağlanması da gereklidir, çünkü bu çocuklar yaşamları boyunca savaşın verdiği acımasız sonuçların etkisinde kalacaklardır. Nasıl ki sıcaklığın önüne geçmek için termometreyi kırmak işe yaramazsa, çocukların yaşını düşürmekle de savaşlara katılması önlenemez. Önemli olan savaşı yaratan koşulların ortadan kaldırılmasıdır ki bu da ne yazık ki emperyal güçlerin egemenliklerini sürdürüp gittiği bu dünyada zor görünmektedir. Çocukların özgür şekilde doğup büyüyeceği bir dünyayı sağlamak için savaşı yaratan güçlerle mücadele ön düzleme mutlaka çıkmalıdır. Yoksa çocuk ölümleri devam edecek ve ailelerin gözyaşları hiç kurumayacaktır.

* Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Bkz: Çocuklar ve Savaş, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (Hasuder), 2014-1, Editör: Burcu Tokuç, (halksagligiokulu.org)

Diğer kaynaklar: Cumhuriyet Gazetesi, 20-7-2015; lepoint.fr; rts.ch/geopolitis; redcross.inf; icrc.org; fr.wikipedia; documentation.codap.org; observateurocde.org; unesco.org; humanium.org; europed.fr; parismatch.com;acdi-cida.gc.ça; itinerarirescitoyenneté.org; euronews.com; laligue.be; lemonde.fr; visiondumonde.fr; in-terre-actif.com; unicef.be.

http://sendika7.org/2015/11/savasin-kurbanlari-cocuklar-ismail-kilinc/

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org