2016-05-15 20:40:37
“15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü”ne ilişkin, Vicdani retçi Merve Arkun’la Ateş Alpar konuştu.
Ateş Alpar: Merve Arkun kimdir, neler yapar, biraz bahseder misin?
Merve Arkun: 2011 yılında reddini açıklamış, vicdani retçi bir kadınım aynı zamanda Vicdani Ret Derneği içerisinde çalışma yürütmekteyim. Vicdani ret hakkının görünürlük kazanması ve toplumsallaşması için VR-DER’in yürüttüğü faaliyetlerde yer alıyorum. Bunlar dışında, aylık olarak yayımlanan anarşist gazete Meydan’da düzenli olarak yazıyorum.
Türkiye’de “Vicdani Ret Hareketi” tarihsel sürecini bizlere anlatır mısın?
Yaşadığımız coğrafyada vicdani ret hareketi 1989 yılından bu yana sürüyor. Coğrafyanın ilk vicdani retcisi olan Tayfun Gönül’ün ardından vicdani ret birçok farklı yerde farklı gruplarda konuşulmaya tartışılmaya başlandı. 1990’lı yıllarda İzmir’de kurulan Savaş Karşıtları Derneği’nin çalışmalarıyla, vicdani ret mücadelesinin görünürlüğü de oldukça artmıştı. Bu süre zarfında da bir çok vicdani retçi farklı gerekçelerle vicdani retlerini açıklamaya devam etmişti.
2009 yılından VR-DER’in kuruluş surecine kadar devam eden ve benim de çalışmaları içerisinde yer aldığım Barış İçin Vicdani Ret Platformu da vicdani ret hareketinin toplumsallaşması açısından oldukça etkili oldu. 2013 yılına kadar coğrafyanın birçok noktasında, Kürdistan’ın farklı illerinde yürüttüğümüz çalışmalar ile birçok kişinin bu haktan haberdar olmasına ve vicdani reddini açıklamaya yönelik bir zemin oluşturduk.
2013 yılında Vicdani Ret Derneği’nin kurulmasıyla da, ilk kez spesifik olarak vicdani ret hakkı zemininde buluşmuş bir dernek olarak çalışmaya başladık. O günden bu yana da, daha fazla insanın vicdani reddini açıklaması, savaşın insan kaynaklarının kurutulması için çalışıyoruz.
Bu coğrafyada vicdani ret hareketinin gelişiminde Kürdistan’daki savaş ne derece etkili oldu?
Cevap: Kürdistan’daki savaş vicdani ret hareketinde oldukça etkili. Bizim için vicdani ret, savaşın insan kaynaklarını kurutmak ve savaşı durdurmak için en önemli adımlardan biri demek. Özellikle devletin bölgeye yönelik sürdürdüğü operasyonların, işgal politikalarının ve katliamların karşısında vicdani ret barışı inşa edebilmenin en aktif yollarından.
Ağustos ayından bu yana giderek tırmandırılan savaşla birlikte, dernek olarak yaptığımız çalışmalarda, vicdani retcilerin sayısında belirgin bir artış gözlemliyoruz. Birliklerini terk etmek isteyenlerin ya da terk edenlerin yaptığı başvurularda da bir artış söz konusu.
Tüm bu örnekler de vicdani reddin savaşa karşı olan etkisini gösteriyor.
Vicdani ret hareketinde bugün gelinen noktayı nasıl yorumluyorsun? Başlangıcından bugüne vicdani retçilerin devletle olan mücadelelerinde ne gibi kazanımları oldu ve hala uygulanan yaptırımlar nelerdir?
Bugüne kadar süren mücadelede birçok vicdani retçi arkadaşımız tutsak edildi, işkence gördü, gözaltına alındı ve somut olarak birçok kez devlet baskısıyla karşı karşıya kaldı. Bugünse vicdani retçilerin yaşadıkları hak ihlalleri devam ediyor, GBT dayatmalarıyla vicdani retçiler ve askerlik yapmak istemeyenler sivil ölüme mahkum ediliyor. Ancak bunun yanında da önceki dönemlere nazaran vicdani retçiler daha örgütlü ve görünür olduklarından dolayı, bizlere yönelik uygulanan baskı “iktidarların istediği gibi” etkili olamıyor.
Devlet, propagandasıyla “herkesin askerlik yapmak zorunda olduğunu” iddia etse de vicdani reddin bir insan hakkı olduğu artık daha bilinir durumda. Yapılan GBT dayatmalarına karşı vicdani ret hakkını savunuyorlar. Kendilerine dayatılan tutanakları “vicdani retçiyim” şerhi düşerek imzalıyorlar örneğin. “Kimsenin zorla asker yapılamayacağı” gerçeği, bizim güçlü dayanışmamızın bir örneği olarak, daha görünür.
Çokça konuşulmasına karşın yine de soralım istedik kadın retçilerin bu hareketteki rolü nedir, bu hareketin neresinde duruyorlar?
Cevap: Kadınlar nasıl ki savaşın kenarında ya da kıyısında değil tam ortasındaysa, vicdani retçi kadınlar da vicdani ret hareketinin tam ortasında-içinde, aktif bir özne olarak yer alıyor. Kadınlar yalnızca zorunlu askerliğe karşı değil, cinsiyetçiliğe, erkek egemenliğine, tacize, tecavüze, şiddete ve bunların hepsinin bütününde olan militarizme karşı bir anti militarist mücadele örgütlüyor ve vicdani retlerini açıklıyor.
Son olarak bugün 15 Mayıs “Dünya Vicdani Retçiler Günü”, bu güne dair neler söylemek istersin?
15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü, bir takvim günü olarak sembolleşmiş olsa da, bugün dünyanın birçok yerinde birçok vicdani retçi barışı, yaşamı örgütlemek için çalışıyor, çabalıyor. Bugün herkesi, savaşın insan kaynaklarını kurutmak, savaşa karşı barışı inşa etmek için devletlerin savaşlarını reddetmeye, vicdani ret açıklamaya çağırıyorum.
http://siyasihaber3.org/15-mayis-dunya-vicdani-retciler-gunu