ŞIRNAK / AMED 29.12.2013 15:52:24
Roboski katliamının ikinci yıldönümünde, savaş uçaklarının bombardımanında hayatını kaybeden 34 kişi anısına 45 kişi vicdani reddini açıkladı.
Katliam anmasından iki hafta önce barış aktivisti İbrahim Yaylalı’nın yaptığı ”34 cana karşın 34 vicdani retçi arıyoruz” çağrısı karşılık buldu. Roboski Vicdani Ret İnisiyatifi’nin ortak metnini 38 kişi imzalayarak vicdani retlerini açıklarken, Amed Vicdani Ret inisiyatifinin metnini ise 7 kişi imzaladı.
Roboski metnini imzalayanlar arasında Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın da ismi yer alması dikkat çekiyor.
Roboski Vicdani Ret İnisiyatifi adına açıklama yapan Faruk Encü, “Roboski katliamının 2. yılını doldurmuş durumdayız. Katliamcılar iki yıldır elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmaktadırlar” dedi.
Katliamın birinci yılında Celal Encü’nün ağabeyi İsa Encü’nün “Bu katliamcı devletin, ne asker olarak ne de korucu olarak ister savaş zamanı olsun, ister barış zamanı olsun silahını almayacağımı buradan tüm kamuoyuna duyurarak, vicdani reddimi açıklıyorum” dediğini hatırlatan İnisiyatif, İsa Encü’nün “katliamcılardan da nasıl hesap sorulacağının güzergahını göstermiş olduğunu” ifade etti.
Faruk Encü, “Burjuva militarist sistem bu ürettiği yalanlarla yüzyıla yakın zamandır bu coğrafyada yaşayan bir çok halkın kırımını sağlamıştır” diyerek Ermeni, Rum, Süryani ve Alevi katliamlarını da hatırlattı.
“Bugün ise tüm gücüyle Kürt halkına karşı saldırmaktadır” diyen Encü, vicdani reddini açıklayan kadınlar ve erkekler olarak “bugüne kadar durmak bilmeyen ve halkların kanıyla sulanan bu savaş mekanizmasının ancak ret edildiğinde bu dinmek bilmeyen katliamlar zincirini kırabileceklerine inandıklarını” kaydetti.
Encü şöyle dedi: “Buradan bu militarizasyon sürecinin bir uzvu parçası haline gelen koruculara, askere çocuklarını yakınlarını gönderenlere ya da direkt üç kuruş çıkar için bu savaş mekanizmaların parçası olan kişilere bir kere daha buradan sesleniyoruz. Bu coğrafyayı halklar mezarlığına çeviren bu cinsiyetçi yapının silahını almayı ret edin, eğer silahını almışsanız bir an önce bu yanlıştan dönün diyoruz. Buradan bir kere haykırarak ‘savaş oyunu’ bitti diyoruz. Bundan sonra bu cinsiyetçi ırkçı militarist sistemin hiç bir koşulda ne asker olarak, ne korucu olarak asla parçası olmayacağımızı buradan tüm kamuoyuna deklare ediyoruz. Savaşın parçası olup kardeş kanı dökmeyi ret ediyoruz.”
İmzacılar şöyle:
ÜMİT ENCÜ-ZEKİ ENCÜ-İLHAN TOSUN -FARUK ENCÜ-FİKRET ENCÜ-FUNDA ENCÜ-BERİVAN ENCÜCAHİDE ENCÜ- ZEKİ ÜRÜN-MİNE KAYNAK (ADANA)-HATİCE KAYMAK(DİYARBAKIR)HÜSEYİN ENCÜ-NECAT ENCÜ-LEYLA ENCÜ-CİHAN ENCÜ-TAYBET ENCÜ-FELEK ENCÜ-AYSEL ENCÜ- NAZIM ENCÜ-HANIM ENCÜ-KADRİ ENCÜ-SEMİRE ENCÜ-CAHİT ENCÜ – EYLEM ENCU- KADER ENCU-SELCAN ENCÜ-ZEKİ ENCÜ-BAHAR ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-MEHMET TAHİR TEKİNHAN(DİYARBAKIR-LİCE)-SEYHAN ÜREK-HACI ENCÜ-TANSU ÜREK-ŞÜKRAN ENCÜ-MERCAN ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-NEZİHAT ENCÜ-AYŞE GÖKKAN(NUSAYBİN BELEDİYE BAŞKANI)
Kaynak: firatnews.com
**
Roboskî için vicdani ret
Şırnak, Adana, Diyarbakır ve Mardin’den 45 kişi, Roboskî katliamının yıl dönümünde vicdani reddini açıkladı. 45 kişi arasında Nusaybin Belediye Başkanı da bulunuyor.
Etkin Haber Ajansı / 29 Aralık 2013 Pazar, 17:17
ŞIRNAK- Roboskî katliamında yakınlarını kaybeden aileler ile Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın da içinde olduğu 45 kişi, katliamın yıl dönümünde vicdani reddini açıkladı.
Barış aktivisti İbrahim Yaylalı’nın “34 cana karşın 34 vicdani retçi arıyoruz” şiarıyla yaptığı çağrıya Roboskîli ailelerin yanı sıra Diyarbakır Vicdani Ret İnisiyatifi ve Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan yanıt verdi.
Vicdani retçilerin imzasını taşıyan metin Faruk Öncü tarafından okundu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin halklara karşı işlenen katliamlarla dolu olduğuna dikkat çekilen metinde, “Kürt halkı bu saldırılara direniş ile cevap verdiği kadar, maalesef bu militarist sistemin aynı zamanda sürdürücüsü durumunda da olmuştur. Kendisine dayatılan koruculuğu gereği gibi ret edememiş ve hala Roboski katliamının yaşandığı yer olan burada bile koruculukla kaldırılan silah hala halkımızın elinde bulunmaktadır” denildi.
Ortak metnin son bölümü şöyle:
“Burjuva sistem toplumların militarizasyonu ve sömürgeci entegrasyonunu öyle hale getirmiştir ki,tüm halklar da korku saçmış ve kendi silahını kaldırmadan yaşamına devam edemeyeceği şehir efsanesi herkese kabul ettirmiştir. Bugün katliama maruz kalmış tüm halklar bu yüzden kendilerini katleden mekanizmanın sürdürücüsü konumuna düşmüşlerdir. Bugün bu coğrafya da yaşamak zorunda kalan ve bu sistemin militarist eleğinden nerede ise geçmemiş halk ya da inanç sistemi kalmamıştır. Buna rağmen kendi yaşamlarına yönelmiş olan bu militarist yapı ret edilememiştir. Bu yüzden sürekli bizi yabancılaştıran ve varlığımıza yönelmiş olan bu sistem katliamları sürdürmüştür.
Biz bu metinde imzası bulunan kadınlar ve erkekler olarak bugüne kadar durmak bilmeyen ve halkların kanıyla sulanan bu savaş mekanizmasının ancak ret edildiğinde bu dinmek bilmeyen katliamlar zincirini kırabileceğimize inanmaktayız. Buradan bu militarizasyon sürecinin bir uzvu parçası haline gelen koruculara, askere çocuklarını yakınlarını gönderenlere ya da direkt üç kuruş çıkar için bu savaş mekanizmaların parçası olan kişilere bir kere daha buradan sesleniyoruz; bu coğrafyayı halklar mezarlığına çeviren bu cinsiyetçi yapının silahını almayı ret edin, eğer silahını almışsanız bir an önce bu yanlıştan dönün diyoruz.
Buradan bir kere haykırarak; savaş oyunu bitti, diyoruz. Bundan sonra bu cinsiyetçi ırkçı militarist sistemin hiç bir koşulda ne asker olarak, ne korucu olarak asla parçası olmayacağımızı buradan tüm kamuoyuna deklare ediyoruz.
Savaşın parçası olup kardeş kanı dökmeyi reddediyoruz.”
Kaynak: etha.com.tr
**
Roboski vicdani ret ortak metni: Metni okuyan : Faruk Encü
ROBOSKİ’NİN İKİNCİ YILDÖNÜMÜNDE 34 ALINAN CANA KARŞI 34 VİCDANİ RET İLE CEVAP VERİLDİ…
28 aralık katliamın 2. yıldönümünde Roboski’de verilen vicdani ret ortak metnidir
Roboski katliamının 2. Yılını doldurmuş durumdayız.Katliamcılar iki yıldır elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmaktadırlar.
Katliamın birinci yılında Celal Encü’nün ağabeyi İsa Encü “Bu katliamcı devletin, ne asker olarak ne de korucu olarak ister savaş zamanı olsun, ister barış zamanı olsun silahını almayacağımı buradan tüm kamuoyuna duyurarak, vicdani reddimi açıklıyorum”diyerek katliamcılardan da nasıl hesap sorulacağının güzergahını bize göstermiş oluyordu.
Kürt halkı yüzyıllarca zaman kendi coğrafyasında sömürge ilişkilerinde tutulmuştur. Öncesinde de çeşitli yol yöntemlerle sömürge güçlerinin zor aygıtlarında yer almak zorunda kalmışlardır.Feodal toplum sonrası burjuva toplumda militarist yapı olan ordu tamamen toplumsallaştırılmış ve askerlik ya da ordu içerisinde yer almak sözde gönüllü bir ödeve dönüştürülmüştür.
Kapitalist toplumlarda halkların asimilasyonu sömürgeleştirilmesi normal bir durummuş algısı oluşturuldu.Bu durum Fransa devriminden günümüze dek bu şekilde devam etti.Kendi döneminde bu tür asimilasyon sömürgecilik politikaları bir çok yerde sonuç verdi.
Üretim ilişkisi her yerde aynı gelişmediğinden,bizdeki üretim ilişkisi nerede ise bir yuzyıl sonra milliyetçilik akımları ve sonucunda ise burjuva ulus devletleşmesi ortaya çıktı.Osmanlı içerisinde bir çok halk mevcuttu.Geç milletleşme sonucu Osmanlı içerisinde bir çok halk kendi bilincine varmıştı. Bunun karşısında önce
osmanlı içerisinde ittihat terekkiciler ve daha sonra devamı olan Kemal Atatürk ve ittifakı diğer güçler, diğer halkların inkarı üzerine Türklük ve Sunii anlayışı esas alan sert bir dönüşüme yani halkların kırımı üzerine yola koyuldular.Bunu yaparken toplumun militarizasyonu sağlayacak bir çok ırkçı sembol ve propoganda hayata geçirildi.
Burjuva militarist sistem bu ürettiği yalanlarla yüzlıla yakın zamandır bu coğrafyada yaşayan bir çok halkın kırımını sağlamıştır.Başta Ermeni halkını,Rum halknını, Suryanileri Alevileri çeşitli İnanç sistemlerini ve diğer halkları kırıma tabii tutmuştur. Bugün ise tüm gücüyle Kürt halkına karşı saldırmaktadir.
Geçmişten günümüze doğrudan varlığına yönelmiş ve bir çok katliamı acımısızca gerçekleştirmiştir. Dersim-Zilana,Halepçe’lerden Roboski’lere ve çok yeni gever katliamlarını örnek gösterebiliriz.Binlerce yıl sömürge ilişkilerinde tutulan bir halk ve son yüzyıldır ise modern sömürgeciliğe maruz kalan Kürt halkı bu saldırılara direniş ile cevap verdiği kadar,maalesef bu militarist sistemin aynı zamanda sürdürüsücü durumunda da olmuştur.Kendisine dayatılan koruculuğu gereği gibi ret edememiş ve hala Roboski katliamının yaşandığı yer olan burada bile koruculukla kaldırılan silah hala halkımızın elinde bulunmaktadır.Burjuva sistem toplumların militarizasyonunu ve sömürgeci entegrasyonunu öyle hale getirmiştir ki,tüm halklar da korku saçmış ve kendi silahını kaldımadan yaşamına devam edemeyeceği sehir efsanesi herkese kabul ettirmiştir.Bugüm katliama maruz kalmış tüm halklar bu yüzden kendilerini katleden mekanizmanın sürdürücüsü konumuna düşmüşlerdir.Bugün bu coğrafya da yaşamak zorunda kalan ve bu sistemin militarist eleğinden nerede ise geçmemiş halk ya da inanc sistemi kalmamıştır.Buna rağmen kendi yaşamlarına yönelmiş olan bu militarist yapı ret edilememiştir.Bu yüzden sürekli bizi yabancılaştıran ve varlığımıza yönelmiş olan bu sistem katliamları sürdürmüştür.
Biz altla imzası bulunan kadınlar ve erkekler olarak bugüne kadar durmak bilmeyen ve halkların kanıyla sulanan bu savaş mekanizmasınının ancak ret edildiiğinde bu dinmek bilmeyen katliamlar zincirini kırabileceğimize inanmaktayız.Buradan bu militarizasyon sürecinin bir uzvu parçası haline gelen koruculara,askere çocuklarını yakınlarını gönderenlere,ya da direkt üç kuruş çıkar için bu savaş mekanizmaların parçası olan kişilere bir kere daha buradan sesleniyoruz bu coğrafyayı halklar mezarlığına çeviren bu cinsiyetci yapının sialhını almayı ret edin,eğer silahını almışsanız bir an önce bu yanlışdan dönün diyoruz.
Buradan bir kere haykırarak savaş oyunu bitti diyoruz. Bundan sonra bu cinsiyetçi ırkçı militarist sistemin hiç bir koşulda ne asker olarak,ne korucu olarak asla parçası olmayacağımızı buradan tüm kamuoyuna deklare ediyoruz
Savaşın parcası olup kardeş kanı dökmeyi ret ediyoruz.
VİCDANİ RET İMZACILARI
ÜMİT ENCU-ZEKİ ENCÜ-İLHAN TOSUN -FARUK ENCÜ-FİKRET ENCÜ-FUNDA ENCÜ-BERİVAN ENCÜCAHİDE ENCÜ- ZEKİ ÜRÜN-MİNE KAYNAK (ADANA)-HATİCE KAYMAK(DİYARBAKIR)HÜSEYİN ENCÜ-NECAT ENCÜ-LEYLA ENCÜ-CİHAN ENCÜ-TAYBET ENCÜ-FELEK ENCÜ-AYSEL ENCÜ- NAZIM ENCÜ-HANIM ENCÜ-KADRİ ENCÜ-SEMİRE ENCÜ-CAHİT ENCÜ – EYLEM ENCU- KADER ENCU-SELCAN ENCÜ-ZEKİ ENCÜ-BAHAR ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-MEHMET TAHİR TEKİNHAN(DİYARBAKIR-LİCE)-SEYHAN ÜREK-HACI ENCÜ-TANSU ÜREK-ŞÜKRAN ENCÜ-MERCAN ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-NEZİHAT ENCÜ-AYŞE GÖKKAN(NUSAYBİN BELEDİYE BAŞKANI)
**
Amed Vicdani Ret İnisiyatifi’nden 8 kişinin Roboski’de yaptığı vicdani ret açıklamaları
Basına ve halklarımıza,
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Roboski köyünde Türk Hava Kuvvetleri tarafından yapılan bombardıman sonucu 34 kişi hayatını kaybetti. Misak-ı Milli sınırlarıyla birbirinden ayrılan Irak ve Türkiye Kürdistanı arasında sınır ticareti yapan çoğu çocuk, 34 kişi burada can verdi. Medya bu katliama uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra katledilenler “terörist” ilan edildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise “bizim silahlı kuvvetlerimiz bu görevi samimi bir şekilde yapmıştır” demekle yetindi. Sonunda, yanlış istihbarat alındığını söylemek zorunda kaldılar. Bu sefer de katledilenlerin “kaçakçı” olduklarını öne sürerek itiraf ettikleri bu korkunç hatayı hafifletmek istediler. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma hakkında Haziran 2013’te görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi. Yani askerler yine askerler tarafından güya yargılandı. Sonuç: Takipsizlik kararı.
Roboski’de yaşatılanlara ek olarak her geçen gün Kürdistan’da katliamlar artmakta, devletin kirli savaşı Gewer’de, Lice’de, Rojava’da; kısacası, Kürdistan’ın her parçasında kendini bariz bir şekilde göstermektedir. Bu temelde başlattığımız vicdani ret hareketimiz, bu sömürgeci uygulamalara gösterilen insani bir tepkidir. Vicdani ret, 34 canın alınmasına karşı olmak demektir. Halen devam etmekte olan Ermeni soykırımına; Zilan, Dersim, Maraş, Kuşkonar, Koçağıllı, Reyhanlı ve Roboski katliamlarına dur demektir.
Bilindiği gibi özel savaş politikaları ekseninde binlerce köy yakılıp insanlarımız acımasızca zorla yerinden yurdundan edilmiştir. En son Gewer’de de açık bir şekilde gördük ki, ölülere bile tahammülü olmayan bir sistemin yaşama tahammülü olması söz konusu değildir.
Sömürgeci devletin bu uygulamalarına karşı kendine sosyalist, anarşist, yurtsever, devrimci, demokrat; kısaca, insanım diyen herkesi vicdani ret hareketi çatısı altında birleşmeye davet ediyoruz.
Silah endüstrisinin ve savaş ekonomisinin çarklarında birer dişli olmayı reddediyoruz. Savaş uğruna, değil sadece insanı, hayvanı ve bitkiyi de katletmeyi reddediyoruz. Zira kapitalist modernite hiçbir ayrım gözetmeden tüm doğayı kendine kurban etmektedir. Kurban etmeyi ya da kurban olmayı reddeden insanlar kaçak, çürük ya da vatan haini olarak yaftalanamazlar. Buradan haykırıyoruz: Asıl çürük, siz ve sizin sisteminizdir. Sizin zihniyetinizin kadını olmayı; asker eşi olmayı, asker doğurmayı reddediyoruz. Kadınların vicdani ret hareketinin destekçileri olarak kalmayıp vicdani retçilerin ta kendisi olduklarını bir kez daha söylüyoruz. Tecavüzcü eril zihniyetin işgalci devlet zihniyetiyle aynı yerden beslendiğini biliyoruz. TSK’nın heteroseksist zihniyetinin eşcinsel erkekleri ve trans kadınları çürük, trans erkekleri ise potansiyel asker olarak gören ikiyüzlülüğünü ifşa ediyoruz. Irkçı zihniyetinizle Türkiye ve Kürdistan halklarına karşı yürüttüğünüz kirli savaşın eli kanlı birer neferi olmayacağız. Din ve mezhepler arasına ektiğiniz nifak tohumlarını yetiştirmenize izin vermeyeceğiz.
Gezi Direnişi’nde kendi halkına pervasızca saldıran AKP Hükümeti, vicdani reddini açıklayan arkadaşlarımızı da fişleyip cezaevine atmaktan geri kalmamıştır. Bizler vicdani retlerimizle katil TSK’nın insan kaynağı olmayı reddediyoruz. Aynı zamanda hiçleştirilmeyi, itaat eri yapılmayı, iradesizleştirilmeyi ve bağımsız düşünme yeteneğinin elimizden alınmasını da reddediyoruz.
Bizler savaş makinesi erkekler ya da savaş ganimeti kadınlar olmayı reddettiğimiz için vicdani reddimizi açıklıyoruz.
Amed Vicdani Ret İnisiyatifi: Arzu Aktan, Atalay Göçer, Berivan Rojava Aslan, Dilan Çiçek, Eşref Erdi, Mehmet Salih Erşari, Munzur Coşkun, Şinow Başarır.