28 Aralık 2025
2025 bitmek üzere. Akademik özgürlüğü yok etmek isteyenlerin saldırıları giderek şiddetleniyor ve bu saldırılar 2026 yılında da sürecek.
ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, görevinden ayrılmadan hemen önce, ocak 1961’de kamuoyuna seslenmiş ve ABD’nin giderek büyüyen çok önemli bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu dile getirmişti. Tehlike, militarizm ve sermaye iş birliğiydi yani askeri-endüstriyel kompleks.
I. Dünya Savaşı, savaş endüstrisinin kendisini kabul ettirmesini ve büyük sermaye için çekicileşmesini sağlamıştı. II. Dünya Savaşı ise, büyük savaşların artık savaş endüstrisi olmadan kazanılamayacağının somut örneğiydi. ABD’de savaş endüstrisinin gücünün neredeyse sınırsız olduğu kabul ediliyordu. Atom bombaları üretecek denli güçlü bir ülke algısının yayıldığı ve her olanakta komünizm öcüsünün öne sürüldüğü bir siyasi ortamda, militarizm-sermaye iş birliğinin güçlenmesi kaçınılmazdı.
Eisenhower bütün bunları çok yakından biliyordu. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daki Müttefik Güçlerinin komutanı olarak görev yaptıktan sonra iki dönem ABD başkanı olmuştu. Hem orduyu, hem de devleti içeriden bilen biri olarak, gidişin farkındaydı. Bu nedenle konuşmasında şunları söylemişti:
Bugün, tarihsel olarak özgür fikirlerin ve bilimsel keşiflerin kaynağı olan özgür üniversite farklı bir konuma gelmiştir. Üniversiteler söz konusu araştırmaların yürütülmesinde görev almakta ve askeri ihaleler bilimsel merakın yerine geçmektedir.
Eisenhower’ın konuşmasının askeri-endüstriyel kompleksin önünü kesemediğini biliyoruz. ABD, kısa süre sonra Vietnam’a savaş açtı. Bu savaşın giderek şiddetleneceği ve aslında kazanılamaz olduğu ortadaydı. Giderek şiddetlenen ve bitmek bilmeyen bir savaş, savaş endüstrisi için giderek büyüyen kazanç demekti. Eisenhower’ın sözünü ettiği oluşum, tam da kendisine uygun bir savaş bakanı olan Robert McNamara’nın öncülüğünde savaşa her gün daha fazla yatırım yapılmasını sağladı. Vietnam’ı kasıp kavuran savaş, sınır tanımayan militarizmin etkisiyle Kamboçya ve Laos’a da yayıldı.
Askeri-endüstriyel kompleksin kışkırttığı savaşa, en başta gençler ve hatta çocuklar karşı çıktılar. O dönem ses getiren ancak daha sonra unutulması sağlanan bir eylemi anımsayalım. 16 Aralık 1965 günü Bruce Clark (17), Christopher Eckhardt (16), John F. Tinker (15), Mary Beth Tinker (13), Hope Tinker (11) ve Paul Tinker (8) savaşı protesto etmek için okula siyah kol bantları takarak gittiler. Okul yönetimi bu eylemden önceden haberdar oldu ve eylemin önünü kesmek için yeni bir yasak getirdi. Eylemci öğrenciler okula geldiklerinde kollarındaki bantları çıkarmaları istendi. Öğrenciler bunu reddettiler ve bu nedenle okula alınmadılar.
Öğrencilere okuldan uzaklaştırma cezası verildi. Okula dönebilmeleri için kol bantlarını çıkarmaları isteniyordu. Öğrenciler geri adım atmadılar. Haklar ve özgürlüklerin savunulmasıyla ilgilenen büyük bir kuruluşun desteğiyle mahkemeye giderek, dört yıl sürecek hukuki bir mücadele başlattılar. Dava en üst mahkemeye dek gitti. Mahkeme, 24 Şubat 1969’da öğrencilerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ve öğrencilerin anayasal haklarından biri olan ifade özgürlüğünden vazgeçmeme haklarının olduğunu karara bağladı.
Bu mücadele, Vietnam Savaşı’na karşı verilen mücadelenin çok önemli bir parçasıydı. Savaş karşıtı mücadele giderek güçlendi ve özellikle üniversitelerde kitlesel katılımla sürdürüldü. Öğrencilerin verdikleri bu mücadele, ABD içerisinde savaş karşıtı kamuoyu oluşmasında önemli bir rol oynadı.
1969’dan günümüze çok şey değişti. Soğuk Savaş dönemi bitti. ABD’deki askeri-endüstriyel kompleksin benzerleri her yeri sardı ve AB içerisinde güçlendikçe güçlendi. II. Dünya Savaşı sonrası silahlanması istenmeyen Almanya’da, üniversitelerin militarizmden uzak kalabilmesi için düzenlemeler yapılmıştı. Ukrayna’nın işgali ardından bu düzenlemelerin kaldırılması için büyük bir baskı oluşturuldu. Belki de gelecek yıl Almanya’da, “Üniversiteler militarizme hizmet etmelidir!” yasası getirilecek.
Ya Türkiye? Emperyalist savaşlara karşı çıkılan, “Vietnam Kasabı” Robert Komer’a haddi bildirilen kamu üniversitelerinden web sitelerinde sınır ötesi operasyonların desteklendiği, özel harekat askerlerine övgüler düzülen üniversitelere gelindi. Türkiye’deki üniversiteler artık tümüyle askeri-endüstriyel kompleks hizmetinde, daha doğrusu içerisinde.
11 Ocak 2016 üzerinden neredeyse 10 yıl geçti. Üniversitelerin barış isteyenlerden, savaş karşıtlarından arındırılması, üniversitelerin militarizm hizasına çekilmesinin önemli bir parçasıydı. Akademik özgürlükten yoksun üniversitelerde, ifade özgürlüğünden yoksun bir toplumda barış taleplerinin önünün alınması çok daha kolay.
Kaynak: Evrensel


