Almanya’da zorunlu askerlik geri dönüyor: Liseliler okul grevinde – Merve Arkun

5 Aralık eylemleri, yalnızca bir gün sürecek bir grev değil; aynı zamanda gençliğin ve akademinin sesini ve politik iradesini duyurma girişimi.

4 Aralık 2025
Son yıllarda dünya çapında askeri harcamalar rekor seviyelere ulaşırken; silahlı çatışmalar, savaşlar ve soykırımlar milyonlarca insanın yaşamını tehdit etmeye devam ediyor.

Küresel güvenlik politikaları giderek daha fazla “askeri hazırlık” ve “savunma kapasitesi” üzerinden tanımlanırken, barış, diplomasi ve toplumsal adalet geri plana itiliyor.

Bu militarist yönelim, yalnızca hükümetlerin bütçelerinde değil, üniversitelerdeki araştırma politikalarında, gençlerin gelecek planlarında ve toplumların gündelik kültüründe de kendini gösteriyor. Küresel çapta antimilitarist hareketler ise bu gidişata karşı, barış ve özgürlük için seslerini yükseltmeye devam ediyor.

“Hayatımızın yarım yılını kışlalarda kilitli, talim ve itaat eğitimi alarak ve öldürmeyi öğrenerek geçirmek istemiyoruz. Savaş geleceğe dair bir ihtimal değil ve geçim kaynağımızı mahvediyor. İşte bu nedenle 5 Aralık’ta okula gitmeyeceğiz!” Bu sözler, Almanya’da zorunlu askerliğe karşı örgütlenen okul grevine çağrı broşüründen kısa bir alıntı. “Nein zur Wehrpflicht!” (Zorunlu Askerliğe Hayır) ittifakı, 5 Aralık Cuma günü Almanya’nın birçok şehrinde protestolara hazırlanıyor. Okul grevlerinin, mitinglerin ve yaratıcı eylemlerin planlandığı bu direniş ittifakına, aralarında barış örgütlerinin ve eğitim sendikalarının da bulunduğu birçok kuruluş destek veriyor.

Okul grevlerini tetikleyen militarist tartışmalar zaten bir süredir Almanya’nın gündemini meşgul ediyordu. Son olarak 12 Kasım’da, parlamentoda yer alan koalisyon grupları, özellikle Rusya- Ukrayna savaşı bağlamında, ordunun bir yapısal reformla yeniden “savaşa elverişli” hale getirilmesini amaçlayan bir yasa tasarısı üzerinde uzlaşmıştı[1].

Üzerinde uzlaşılan bu yasa tasarısı, 5 Aralık’ta, Bundestag’ta(Almanya’nın federal parlamentosunda ) oylanacak. Ve eğer kabul edilirse, Almanya’da 2011 yılından beri askıya alınan zorunlu askerlik uygulaması, hükümet koalisyonunun hazırladığı yasa tasarısıyla 2026’da yürürlüğe girecek.

Tasarı, 2008 ve sonrası doğan genç erkekler için zorunlu yoklama ve sağlık muayenesi öngörüyor. Uygulamada, başlangıçta gönüllülük esas alınsa da, “personel açığı” durumunda zorunlu askerlik devreye girecek. Gönüllü askerlik yapanlara aylık yaklaşık 2.600 Euro maaş ödenecek ve uzun süreli hizmetler için “sürekli sözleşmeli asker” statüsü tanınacak.

Almanya’da giderek yükselen militarizasyon yalnızca askerlik politikalarıyla sınırlı değil elbette. Savunma Bakanı Boris Pistorius’un “ülkeyi savaşa hazır hale getirme” söylemi, silah üreticilerine verilen teşviklerden şirketlerin savaş malzemesi üretimine dönüştürülmesine ve üniversitelerde askeri araştırmaların teşvik edilmesine kadar geniş bir alanı kapsıyor.

Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Mart 2024’te yayınladığı bir pozisyon belgesinde, sivil ve askeri araştırma kurumları arasındaki işbirliğinin derinleştirilmesini savunmuş; ve son derece ironik bir biçimde, ABD ve İsrail örnek gösterilerek, “sivil ve askeri araştırmanın ayrımını sorgulamak” gerektiği belirtilmişti.

Geçtiğimiz aylardan bu yana, Almanya’da gündemde olan savaş, askerileşme ve son olarak da zorunlu askerlik tartışmalarına dair gelişmeler, akademi dünyasında da ciddi tepkilere yol açtı. Berlin Özgür Üniversitesi’nde Ver.di sendikasına bağlı üyeler, “Uni in der Zeitenwende”(Dönüm Noktasında Üniversite) başlıklı bir barış politikası kararı aldı. Kararda şu ifadeler yer aldı: “Savaş, silahlanma ve zorunlu askerlik kararları, asla cepheye gitmeyecek kişiler tarafından alınıyor. Kriz anında hayatını riske atacak olanlar biziz – stajyerler, işçiler, öğrenciler ve güvencesiz çalışanlar.”

“Ölmeye gönderilirken boş durmayın”
Ve şimdi, tüm bu gelişmeler doğrultusunda, 5 Aralık’ta, Almanya çapında birçok kentte planlanan okul grevleri, mitingler ve yaratıcı eylemler, gündemdeki askerlik yasasına ve toplumsal yaşamda giderek artan militarizasyona duyulan rahatsızlığı ve konuya dair endişeleri açıkça gözler önünde seriyor. Potsdam’daki öğrencilerin çağrısı ise, bu hareketin ruhunu özetliyor: “Biz ve arkadaşlarımız rastgele seçilip öldürmeye ve ölmeye gönderilirken boş durmayın.”

Sürecin örgütlenmesinde yer alan aktivistler ve barış örgütleri, eylemin barışçıl, tabandan ve gençlik siyasetiyle motive edilmiş bir protesto olduğunu özellikle vurguluyor.

Amaç, zorunlu hizmet, militarizasyon ve sosyal adalet üzerine kamuoyu tartışmasını yeniden alevlendirmek. Better World Info’da yer alan bilgilere göre, zorunlu askerlik gençlerin kendi yaşamlarını planlama özgürlüğünü kısıtlayan, aynı zamanda eşitsiz sosyal yükler yaratan bir uygulama olarak görülüyor. [2] Tam da bu yüzden Almanya’daki barış örgütleri ve aktivistler eğitim, barış ve diplomasiye uzun vadeli yatırımların gerekliliğini öne çıkarmak için çabalıyor.

5 Aralık eylemleri, yalnızca bir gün sürecek bir grev değil; aynı zamanda gençliğin ve akademinin sesini ve politik iradesini duyurma girişimi. Binlerce öğrencinin katılımı, günlük yaşamın militarizasyonuna karşı güçlü bir mesaj verecek. Üniversitelerdeki barış çalışmaları ve sendikal direnişler ise bu mesajı tamamlayıcı nitelikte.

Gençler ve akademisyenler, güvenliğin “askeri güç” ve “zorunlu hizmet”le sağlanamayacağını, barışın ve özgürlüğün toplumsal değerler olarak korunması gerektiğini dile getiriyor. Ve görünen o ki 5 Aralık okul grevi ve üniversitelerde yükselen barış talepleri, Almanya’daki militarizasyon politikalarına karşı kolektif bir iradenin ifadesi olacak.

Almanya’daki bu direniş, yalnızca yerel bir mücadele değil; küresel antimilitarist dalganın bir parçası da aynı zamanda. Türkiye’de de giderek derinleşen militarizasyona ve zorunlu askerliğe karşı direnirken, küresel çaptaki bu pratiklerden ve barış hareketlerinden ilham almaya ihtiyacımız var. Çünkü militarizme karşı topyekün direnişi büyütmek, toplumsal barışı yeniden inşa etmenin kaçınılmaz bir ‘zorunluluğu’ olarak karşımızda duruyor.

(MA/EMK)

[1] https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/einigung-cdu-csu-spd-wehrdienst-100.html

[2] https://www.besserewelt.info/militaer/bundeswehr-deutschland/wehrpflicht/schulstreik-gegen-wehrpflicht

Merve Arkun
Türkiye’de vicdani ret hakkı üzerine çalışan bir araştırmacı ve insan hakları savunucusu. 2011 yılında, feminist motivasyonlarla vicdani reddini açıkladı, Vicdani Retçi İnan Suver ile Dayanışma…

Kaynak: Bianet

**

Almanya’da “Zorunlu Askerliğe Karşı Okul Grevi” – Ercan jan Aktaş

Almanya’da hükümet koalisyonu, 12 Kasım 2025’te 18 yaşındaki tüm Alman vatandaşı erkeklerin zorunlu yoklamaya tabi tutulması konusunda anlaşmaya vardı-(Bianet)

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org