“Anayasal rejim ortadan kalktı, bitmeyen bir OHAL ve KHK rejimiyle karşı karşıyayız”

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 15 Temmuz’un yıldönümünde OHAL’in Türkiye’de yarattığı mağduriyetleri ve insan hakları ihlallerini anlattı.

Gergerlioğlu: OHAL, Türkiye’de demokrasinin üzerinden buldozer gibi geçti

Tem 14 2020
15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen “darbe girişimi”nin üzerinden dört yıl geçti. 15 Temmuz’un ardından hükümetin ilan ettiği OHAL’le birlikte yüzbinlerce kişi kamudan ihraç edildi, binlerce kişi tutuklandı. İnsan Hakları Savunucusu, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 15 Temmuz’un yıldönümünde OHAL’in Türkiye’de yarattığı mağduriyetleri ve insan hakları ihlallerini anlatıyor.

Gergerlioğlu, “OHAL demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, insan haklarının üzerinden bir buldozer gibi geçti. Geçmeye devam ediyor” diyor. Gergerlioğlu, Türkiye’de bitmeyen bir OHAL olduğuna ve AKP’nin bu durumu kendi iktidarını sağlamlaştıran bir yönetim şekli olarak kullandığına dikkat çekiyor.

Gergerlioğlu’nun ifadelerinin satırbaşları şöyle:

“OHAL’in toplumsal maliyetleri ile ilgili bir rapor açıkladık. OHAL ilan edildikten sonra Türkiye’de her şey daha kötü gitmeye başladı. Demokrasi ve hukuku ayaklar altına alan bir iktidar, sesinin kısılmaya çalışıldığı muhalefetle karşı karşıyayız. OHAL demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, insan haklarının üzerinden bir buldozer gibi geçti. Geçmeye devam ediyor. Türkiye’yi geriye götürüyor.

Bitmeyen bir OHAL’le karşı karşıyayız. OHAL sonrası yüz binlerce kişi işinden edildi, vakıflar, dernekler, sendikalar, gazeteler, televizyonlar, okullar kapatıldı. İktidar muhalif olarak gördüğü herkesi fişlemeye devam etti. Sadece KHK’larla değil, özel güvenlik soruşturmalarıyla da devam etti. OHAL’i de bitirmek istemiyor. Kendi iktidarını sağlamlaştıran bir yönetim şekli.

OHAL’le cumhuriyet tarihinin en ağır tasfiyesi yaşandı. Belediyelere de kayyımlar atanarak KHK rejimi kuruldu, anayasal rejim ortadan kalktı. Gelinen noktada çok ağır bir tablo görüyoruz. Fakirleşen bir tablo görüyoruz, sadece mağdur olanlar değil, mağdur olmayanlar da fakirleşiyor. Ülkede beyin göçü var. Ülkenin ekonomisi gittikçe daha kötüye gidiyor. Boşanmalarda artış var. KHK’lılarda TÜİK ortalamasına göre 17 kat fazla boşanma oranı görüyoruz. İntihar oranları KHK’lılar arasında yüksek.Yine hastalanma ve kansere yakalanma oranları da yüksek. Muhafazakâr KHK’lılarda daha seküler bir hayata doğru kayış görüyoruz. AKP ve MHP’yi destekleme oranı sıfıra düşmüş durumda. Depresyon artmış durumda. Ekonomik sorunlar yaşayanların oranı çok yüksek.

İş bulamayan ve sosyal güvenceden uzak çok sayıda kişi var. Bankalardaki işlemlerine bile sınırlama getirilen, hesap bile açamayan soykırıma uğratılmış kişilerden bahsediyoruz.

KHK’lıların yüzde 50’sinin yer değiştirdiğini görüyoruz. Neredeyse tehcir edilmişler.

Tüm bu dehşet verici rakamlara baktığımız zaman Alman Nazi uygulamalarının 21. yy’daki bir benzerini görüyoruz.

Bakanlar Kurulu yeni KHK yayımlamıyor ama her bakanlık çok rahat bir biçimde yeni ihraçlarla yoluna devam ediyor. Yeni ihraç olan ve kimsenin duymadığı binlerce insan var. Bu kişiler idare mahkemesine gidiyor. KHK’lılarla ihraç edilenler ucube OHAL komisyonuna gitti. Komisyon yüzde 90 olarak ret cevabı verdi. Bir iktidar komisyonu tarafından yargılanıyorsunuz. İade edilenler atıl, pasif görevlere veriliyor. Altı, yedi ay bir de bakanlık soruşturmasına maruz kalıyorlar. İade olsanız da damgalanmaktan kurtulamıyorsunuz.

21. yy’da Türkiye’nin yaptığı uygulamalar dünyanın başka bir yerinde yok. Derdini gidip mahkemeye anlatamayan on binlerce vatandaş var. Tablonun giderek vahimleştiğini görüyoruz. Türkiye’nin demokrasi, hukuk, insan haklarından uzaklaştığını görüyoruz. Hukuksuzluk herkese dokunuyor. 20 temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’le ikinci darbeyi de lanetliyoruz. O da bir darbeydi. Türkiye’de felaket sonuçlara açtı. Türkiye’nin demokrasi ve hukuk alanında korkunç bir şekilde irtifa kaybetmesine yol açtı.”

Kaynak: Ahval

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org