Türkiye Raportörü Kati Piri: Kanlı iç savaştan kaçınılmalı
23/02/2016 10:59
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, “Türkiye’deki kanlı iç savaştan kaçınmak için gereken her şeyi yapmalıyız” dedi.
Piri, geçen cuma günü Avrupalı parlamenterlerle birlikte Diyarbakır’ı ziyaret etmişti. Raportör, Twitter hesabı üzerinden gözlemlerini paylaştı.
Tarihi Sur ilçesinde insanların 80 gündür mahsur kaldığını belirten Piri, ilçeye giriş çıkışların 2 Aralık’tan beri mümkün olmadığını, nüfusun büyük kısmının sokağa çıkma yasağından evvel evlerini terk etmesine karşın, bölgede halen yaklaşık 2 bin kişi yaşadığını ifade etti. Piri’ye göre bunlar arasında yaralılar ve küçük çocuklar da var.
‘Güvenlik güçleri daha da acımasız’
Türkiye raportörü, aralık başındaki son ziyaretinden beri durumun daha da vahim bir hal aldığını belirtti. Asker-polis ve PKK saldırılarının gündelik bir hal aldığını, Ankara’da 28 kişinin ölümüyle sonuçlanan canlı bomba eylemi gibi saldırıların güvenlik güçlerini daha da sert ve acımasız kıldığını anlatan raportör, bölgede insan hakları ihlallerinin ciddi boyutlara ulaştığını aktardı.
Piri çatışmalarda ölenlerin sayısının bini bulduğunu ve kayıpların 200’den fazlasının sivil olduğunu da kaydetti.
‘Gereken her şeyi yapmalıyız’
Bütün bu ıstırabın arasında beş kişinin güvenli bir şekilde bölgeyi terk edebildiğini de not eden raportör, önümüzdeki günlerde daha fazla insanın çatışma alanlarından güvenle ayrılabilmesi umudunu dile getirdi.
Yerel politikacılar ve ordunun karşılıklı güvensizlik ve kutuplaşmaya karşın yapmaları gerekeni yaptıklarını belirlen Piri, şiddetin durması ve diyalogun yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. “Türkiye’deki kanlı iç savaştan kaçınmak için gereken her şeyi yapmalıyız” diyen raportör, çatışmalar yüzünden şimdiden birçok yaşamın mahvolduğunu ekledi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, Piri’yi tarafsız olmamakla itham etmişti.
http://www.diken.com.tr/turkiye-raportoru-kati-piri-kanli-ic-savas-durmali/
**
AP Türkiye Raportörü Kati Piri’nin paylaştığı mesaj şöyle:
Fatma Ateş, 55 yaşında. Unutmayacağım bir kadın. Bu fotoğrafta gazeteci Mazlum Dolan, kocası ve kızı tarafından bir halının içinde taşınıyor. PKK militanları ve Türk ordusu arasındaki çatışmada yaralanmış.
Bu insanlar 80 gündür Sur’da, Güneydoğu Türkiye’deki Diyarbakır’ın eski bir semtinde, sıkışmış durumda. Burası, PKK ve Türk ordusu arasında uzun yıllardır süregelen çatışmalar yeniden başladığından beri savaş alanına dönüşen yerlerden biri. 2 Aralık’tan beri kimsenin bölgeye girmesine ve çıkmasına izin verilmiyor. Sokağa çıkma yasağından önce insanların çoğu evlerini terk etmiş olsa da, Sur’da hala 1000-2000 kişinin yaşadığı düşünülüyor. Aralarında birçok (yaralı) vatandaş ve küçük çocuk var.
Cuma günü Avrupalı meslektaşlarımla birlikte Diyarbakır’daydım. Aralık başındaki ziyaretimden bu yana durum vahimleşmiş. PKK’nin güvenlik güçlerine saldırıları günlük bir şekilde gerçekleşiyor. Ankara’da 28 askerin öldüğü terör saldırısını da PKK’den ayrılan bir grup üstlendi.
Tepki olarak, güvenlik güçlerinin eylemleri çoğunlukla sert ve gaddarca. Bu, bu bölgelerde hayatı imkansız kılıyor. Genel olarak, çok ciddi hak ihlalleri gerçekleşiyor ve birçok insanın çaresizliği büyüyor. Bu sırada, uzmanlara göre ölü sayısı, 200 sivil ölüm de dahil olmak üzere, bini aşmış durumda.
Vali ve vekili ile uzun konuşmalar, Brüksel ve Ankara arası acil telefonlar, yerel yöneticiler ve Türkiye Parlamentosu’ndan HDP üyeleri ile kurulan koordinasyon sonrası bir anlaşmaya varıldı: 1,5 saatliğine ordu bombalamayı bırakacak ve böylece siviller bölgeden çıkabilecek. Biz valinin ofisindeyken, ağır yaralı Fatma Ateş, Sur’da ailesi tarafından çıkarıldı. Bu fotoğraf ertesi gün sosyal medyada yer aldı. Ama ambulansa bindirilip hastaneye giderken yaralarına yenildi.
Bugün (dün) cenazesi vardı. “Eğer” hissi baskındı. “Eğer şöyle olsaydı” senaryoları kafamda dolanıyordu. Birkaç saat önce ağabeyiyle konuşmuştuk. Gözlerinden yaşlar süzülürken, bize ablasının kritik durumunu anlatmıştı. Yardımın çok geç kaldığı ortaya çıktı.
Evime dönerken, tüm bu çaresizliği ortasında diğer beş kişinin oradan sağ salim çıktığını düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. İnsanlar haftalardır ilk defa Sur’dan canlı çıkmıştı. Umuyorum ki önümüzdeki günlerde, daha fazla insan bombalanmış bodrumlardan çıkmayı başarabilir.
Cuma günü yaşananlar azıcık umut verdi. Yerel politikacılar ve ordu, tüm kutuplaşmaya ve karşılıklı güvensizliğe rağmen, yapmaları gerekeni yaptı ve insani yönlerini gösterdiler.
Şiddetin durması ve diyaloğun devam etmesi lazım. Türkiye’de kanlı bir sivil savaşı engellemek için her şeyi yapmalıyız. Her şeye rağmen, çatışmanın her iki tarafındaki birçok kişinin hayatı mahvoldu.