Askere gitmeyi reddeden, kominal yaşayan Malakanların kültürü, sürgün geldikleri Kars’ta yaşatılacak

Dini inanışları ve savaş karşıtı oldukları için Çarlık tarafından sürgün edilen Malakanlar, Kars’ta sadece 18 kişi kaldı. Kendisi de bir Malakan olan Vedat Akçayöz, inşasına başladığı kültüreviyle kadim halkı tanıtmak istiyor

Ütopik halkı herkese tanıtacak

Adnan Bilen/Kars-MA
Malakanlar, hac, ikon, savaş, dinlerin tüm dayatmalarını reddeden ve dünyanın en pasifist etnik grubu olarak biliniyor. 1600’lü yıllarda Rusya’da 200 günlük Moloko yani “Süt Orucu’nu” ve Çar’ın dini iktidar olmasını reddettikleri için Ortodoks Kilisesi’nden ayrılan Malakanlar, dünyanın en hümanist grubu olarak da biliniyor. Malakanlar’ın bir diğer önemli özelliği ise ellerine silah almamaları. Dinsel inanışlarındaki farklılık ve silah almayı reddetmeleri nedeniyle birçok kez sürgüne tabi tutuldular. Malakanlar’ın, sürgün yerlerinden en önemli kenti ise Kars.

Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmış bir mezhep olan Malakanlar, İncil, Tevrat ve Zebur kitaplarının sentezi olan Güneş kitabına taparlar. Eski Ahit’i de kutsal kitap olarak kabul eden Malakanlar, Hıristiyanlıkta belirli dönemlerde yasaklanan “Hayvansal gıdaları tüketme yasağına” uymadıkları ve süt içtikleri için isimleri, Rusça “süt” anlamına gelen “moloko” kelimesinden geliyor. Aynı zamanda ortak bir yaşamı benimseyen bir topluluk olan Malakanlar 1800’lü yıllara gelindiğinde Rus Çarı tarafından Kars’a sürülürler. Malakanlar, insanın Tanrı’nın yeryüzündeki yansıması olduğuna inandıkları için öldürülmelerine karşıdır. Malakanlar aynı zamanda komşusunu tanrının bir parçası olarak görür.

Azak kıyılarından sürgüne

Malakanlar, 1800’lü yıllara kadar komünal bir şekilde Azak Denizi civarında hayatlarını sürdürdü. Bu sürecin sonunda ise Rus Çarı ile sıkıntılar tekrar başlar ve din değiştirmeleri için yoğun baskı yapılır. Son olarak, “Ya Kafkaslara gidersiniz, ya da bizim dinimizi kabul edip burada kalırsınız” denilir. Dini kabul etmedikleri için halkın yüzde 95’lik büyük bölümü savaşın kazan gibi kaynadığı Kafkaslara sürülür. 1840’lı yıllara gelindiğinde Çar’ın baskısıyla istemeden de olsa savaşa katılırlar.

Silahlarını yaktılar

1895’li yıllarda Çar’ın ordusunda bir dini ayin sırasında Malakanlar ellerindeki silahları bırakmaları Ruslar tarafından “isyan” olarak algılanır. Malakanlar, yine Çar’ın tüm tepkisine rağmen 25 Haziran 1895 tarihinde Azerbaycan’ın Slaviyanka, Gürcistan’ın Orlofko ve Türkiye’de Karahan köylerinde “Ellerimiz kirlendi” diyerek silahlarını yakarlar. Silahları yaktıkları meydanlarda askerlerin işkencesine maruz kalan Malakanlar, buna rağmen ellerine bir daha silah almayacaktı. Silah yakma olayı Malakanların savaşa karşı ilk kez örgütlü başkaldırısıdır. Bu başkaldırı Hindistan’ın ruhani lideri Mahatma Gandi hareketinin de felsefi stratejisi olduğu söyleniyor.

Tolstoy’un çağrısı

Malakanlara uygulanan bu zulme karşı Rus yazar Lev Tolstoy “Çağrı” adlı bir bildiri yayınlıyor. Bildiride “Ey insanlık Kafkaslarda savaşmak istemedikleri için silahlarını yakan topluluklar baskılara maruz kalıyor ve öldürülüyorlar. Bütün dünya halkları yardımcı olsunlar” ifadelerine yer verirken, ardından da Diriliş adlı romanından kazandığı paraları da yine Malakanlara gönderdi. 1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra imzalanan Ayestefanos Antlaşması ile Malakanlar, Kars’ın 35 köyüne yerleşti. Malakanlar sulak alanlarda değirmenler yapıyor ve tahıl ihtiyaçlarını buradan karşılıyorlardı. Malakanlar, komünal bir yapıları olduğundan çok çabuk ve başarılı bir üretim safhasına geçip zenginleştiler.

Yeniden göç yolları

Bölgede yaşayan Malakan ve Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı öncesi 1912’den başlayarak 1962 yılına kadar yaşanan baskılar nedeniyle dünyanın farklı ülkelerine göç etti. Özellikle 6-7 Eylül 1956 tarihinde İstanbul’da Rum, Ermeni ve Musevilerin mallarının yağmalanması üzerine bir grup Malakan da bölgeden ayrılmaya başladı. Bu süreçten sonra bölgenin en zenginleri arasında olan Malakanlar, bir yıl sonra Türkiye’den gideceklerini varsayarak bütün mülklerini, değerinin çok altında sattı. Buna rağmen sattıklarının parasını da alamadılar ve yokluğa düştüler. Fakat aradan bir yıl geçmesine rağmen yokluğa düşen Malakanların, Rusya’ya gitmesine izin verilmedi. Sovyetler ve ABD arasındaki soğuk savaş ve krizler Malakanların Rusya’ya gitmesine engel teşkil etti. 1962’den sonra da tüm engellemelere rağmen bir kısım Malakan Rusya’ya göç etti.

İzleri hala duruyor

Malakanlar ülkeden gittikten sonra arkalarında yapısıyla, mimarisiyle halen o günlerin izlerini taşıyan birçok köy bıraktı. Bıraktıkları köylerden biri de Kars’a bağlı Çakmak köyü. Halen Malakanların izlerini taşıyan köyün birçok evi de olduğu gibi duruyor. Çakmak’ta Malakanlardan kalma bir evin restore edilip turizme açılması için proje yürütülüyor. Bu projeyi ise 20 yıldır Malakanlar üzerine araştırma yapan ve aynı zamanda bu halktan olan Kars Kültür Sanat Derneği Başkanı Vedat Akçayöz üstlenmiş.

Sadece bir avuç kaldılar

Vedat Akçayöz, Çakmak köyünü şöyle anlatıyor: “Çakmak köyü eskiden çok küçük bir köydü. Malakanlar buraya geldiği zaman yeniden bir yaşamı var edip yeni bir köy kurdular. Çakmak köyünün kurucuları Malakanlardır. Bu köyde evlerin tamamı düz bir güzergah üzerine kurulmuş, evlerin arasında nahır yolları dediğimiz yollar açılmıştır. Her evin önünde mutlaka gül bahçesi vardı. Yani o döneme göre Malakanlar çok modern bir köy inşa etmişler. Yine Malakanlar köyün her iki tarafından su kanalları yaparak köyü adeta bir cennete çeviriyorlar. Bizim bu köyde yürüttüğümüz proje ise tam da eskiden olduğu gibi buradaki bir evi yeniden eski haline döndürmektir. Şu an Kars’ta sadece 18 Malakan yaşıyor. Onların kültürlerini geleceğe aktarabilmek için çaba sarf ediyoruz. Bu çabanın sonucu da işte köyde eski haline döndürdüğümüz evdir. Malakan evini eski haline getirdikten sonra kaybolmaya yüz tutmuş Malakan kültürünü de gün yüzüne çıkararak halkın görmesini sağlayacağız.” Çalışmaların bitmesinden sonra köyü turizm destinasyon noktası olarak anlatacaklarını söyleyen Akçayöz, “Bizim asıl amacımız gelen turistin bir gün daha burada kalmasını ve Malakanların kültürünü öğrenerek gitmesini sağlamaktır. Evin restorasyonu bittikten sonra evin bahçesini gül bahçesine çevireceğiz. Yine dünyanın çeşitli bölgelerinden topladığım yada bana ait olan Malakan kültürünü yansıtan eşyaları evin içerisinde sergileyeceğiz. Bu evi ‘Malakan Kültür Evi’ olarak hazırlayacağız. Bir kişi burayı ziyarete geldiğinde evin kapısında onu bir genç kadın karşılayacak ve kadının elindeki tepside bir bardak çay ve süt olacak. Bu ikramlar yapıldıktan sonra içeri girilecek ve evin içerisinde Malakanlarla ilgili her şeyi anlatacağız ve belgesel filmleri göstereceğiz. Buraya ziyarete gelen her kafile ile sözlü kültür çalışmaları yapacağız. Tüm konuklarımıza kaybolmaması için Malakanların otantik yemeklerini ve tatlarını da kuracağımız Aşhane’de ikram edeceğiz” dedi.

Vedat Akçayöz hakkında

1955 yılında Kars’ta doğdu. 1975’ten itibaren Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 3 yıl öğrenim gördü. Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nden 1979 yılında mezun oldu. 1975 yılında dünya turlarına başladı. Şu ana kadar 90’ın üzerinde ülkede belgesel ve fotoğraf çekimleri yaparak gezdi. 2007 yılında Norveç’teki Kirkenes Festivali’ne Kültür Elçisi olarak katıldı. Halen Kars Kültür ve Sanat Derneği’nin başkanlığını yürütmekte. Akçayöz aynı zamanda yıllarca yaptığı araştırmalar sonucunda Malakan olduğunu ortaya çıkarmış ve yaptığı bu araştırmayı “Annem Sara ve Malakanlar” ismiyle yayımlamıştır Akçayöz’ün çok sayıda kitabı ve araştırması da bulunuyor.
Kaynak: Yeni Yaşam

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org