Zorunlu askerliğin bedeli
10 Aralık 2014 05:08
Ceylanpınar’daki Boztepe Karakolunda görev yapan Piyade Çavuş Umut Aslan’ın 2 eri öldürdükten sonra intihar ederek yaşamına son vermesi kışladaki ölümleri yeniden gündeme getirdi. Bir insanın iki arkadaşını öldürüp, intihar edecek noktaya nasıl gelebildiğini Vicdani Ret Derneğinin kurucusu, yöneticisi ve aynı zamanda bir vicdani retçi olan Ercan Jan Aktaş’la konuştuk.
Erdal İMREK
İstanbul
Ceylanpınar’daki Boztepe Karakolunda görev yapan Piyade Çavuş Umut Aslan’ın 2 eri öldürdükten sonra intihar ederek yaşamına son vermesi kışladaki ölümleri yeniden gündeme getirdi. Bu güne kadar kışlada gerçekleşen binlerce asker ölümü, ‘intihar’, ‘kaza’ açıklamalarıyla geçiştirilirken, hafızalarda hep ‘şüpheli ölüm’ olarak yer etti. Ceylanpınar’daki olaya ilişkin yetkililerin yaptığı açıklamada ise net ifadelerle, “Kurşunların Çavuş Umut Aslan’ın silahından çıktığı tespit edildi” denildi. Açıklamalarda Aslan’ın kız arkadaşıyla yaşadığı tartışmanın ardından cinnet getirdiği belirtildi. Bir insanın iki arkadaşını öldürüp, intihar edecek noktaya nasıl gelebildiğini Vicdani Ret Derneğinin kurucusu, yöneticisi ve aynı zamanda bir vicdani retçi olan Ercan Jan Aktaş’la konuştuk. Aktaş, “Yaşamını yitiren bu üç genç insan zorunlu askerliğin bedelini ödedi” diyor.
Uluslararası Savaş Karşıtları Derneği (WRI) ve Avrupa Vicdani Ret Bürosu (EBCO) üyesi de olan Vicdani Ret Derneği kurulduğu günden bu yana zorunlu askerliğe karşı vicdani ret hakkı için mücadele ediyor. Son haftalarda yoğun biçimde tartışılan bedelli askerlikle ilgili olarak da ‘Ne bir kuruş, ne bir saniye’ kampanyası başlatan derneğin kurucu yöneticisi Ercan Jan Aktaş’la 3 genç insanın kışlada ölümü üzerine konuşuyoruz. İlk sözleri, “Bu ülkede insanlar kışladaki asker ölümlerine alıştırıldı. Bu ölümlerin hesabı sorulmalı” oluyor.
KIŞLADAKİ HER ÖLÜM ŞÜPHELİDİR
Kuruldukları günden bu yana hem vicdani ret hakkı için mücadele ettiklerini hem de sayısı binlerle ifade edilen kışlada yaşamını yitiren askerlere ilişkin görünürlük sağlamaya çabaladıklarını söyleyen Aktaş, “Egemen devlet, militer algı üzerinden kurgulandığı için, bu ölümler toplumda çok da sorgulanmadı. Orduya hesap sormak toplumun aklından geçmedi. Hep geçiştirildi bu ölümler. Askeriyede olan askeriyede kalır dendi. Oysa bu ölümlerin hiç biri sıradan değil” şeklinde konuştu. Bugüne kadar çok sayıda ölümün ‘kaza’ ve ‘intihar’ olarak açıklandığını, bunların büyük çoğunluğunun da Alevi, Kürt askerler olduğunu, 24 Nisan’da Ermeni Asker Sevag Balıkçı’nın öldürüldüğünü belirterek, “Bu ölümler tesadüf değil. Kışladaki her ölüm şüphelidir” dedi.
ÖZGÜRLÜKLERİ GASBEDİLDİ
“Bir genç iki arkadaşını öldürdükten sonra, intihar ediyor. İşte zorunlu askerlik böyle bir şeydir” diyen Aktaş, “O kışlaya giderken sizden sadece sivil kıyafetlerinizi değil, bilincinizi, duygularınızı da çıkarmanızı istiyorlar. Sen artık bize aitsin diyorlar. Buna itiraz etmek, emre itaatsizlik demek. Sağlıklı bir insanın orada normal kalması mümkün değil. Bu korkunç bir şey” şeklinde konuştu. Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Zorunlu askerlik yapanlardan 12 ay boyunca biat etmeleri isteniyor. Sadece duyguları ve bilincini değil bedenini de onlara teslim etmeniz isteniyor” diyen Aktaş, “İşte bu müthiş bir bedeldir. Zorunlu askerlik çok ağır bir bedeldir. Bireyin özgürlüğünün gaspıdır.”
ASKERE GİTMEK ZORUNDA OLMASALARDI…
Askerlik zorunlu olmasaydı, bugün Ceylanpınar’da 3 askerin ölümü gibi bir gündemimizin de olmayacağını vurgulayan Aktaş, çok ağır bir insan hakkı ihlali olan zorunlu askerliğe derhal son verilmesi gerektiğini söylüyor. Son günlerde çok tartışılan bedelli askerliğe de değinen Aktaş, “1985’ten bu yana bedelli uygulaması gündeme geliyor. Bu hiç adil değil. Zorunlu askerliği kaldırmayıp, bedelli askerliği uygulamakla, yoksul emekçilere, ya gidip 12 ay kendilerinden vazgeçmeleri ya da kaçak bir hayat yaşamaları dayatılıyor” şeklinde konuşuyor.
ZORUNLU ASKERLİK KALDIRILMALI
Bedelli askerlik için ödenen paraların Milli Savunma Bakanlığı bütçesine aktarıldığını da hatırlatan Aktaş, “Öte yandan her bedelli parası yeni bir silahın, askeri aracın, TOMA’nın finansmanı demek. Biz bu yüzden ne bir kuruş, ne bir saniye diyoruz. Zorunlu askerlik kaldırılmalıdır ve genç insanlar yaşamları pahasına bu bedeli ödememelidir. İşte askerliğin zorunlu olduğu bu ülkede 3 genç daha kışlada yaşamını yitirdi. Askerlik yapmak çok büyük bir bedel ödemektir” diyor.
http://www.evrensel.net/haber/99452/zorunlu-askerligin-bedeli
**
**