07/10/2020
Avrupa Komisyonu 2020 Genişleme Paketi çerçevesinde ilerleme raporlarını yayınladı.
2020 Türkiye Raporu’nda Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin önemli ortaklarından biri olmaya devam ettiği ancak başta gerekli reformlar, demokrasi, temel haklar, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere Türkiye’nin üyelik sürecinde bir ilerleme kaydedilmemiş olduğu aksine pek çok alanda gerileme bulunduğu belirtildi.
Suriye ve Libya’daki gelişmelere de atıf yapan raporda AB-Türkiye ilişkilerinin de kötüye gitmiş olduğu kaydedildi.
Akdeniz’deki sondaj faliyetlerine yönelik şimdiye kadar alınmış olan hafif yaptırım kararları hatırlatılırken 1 Ekim tarihinde Avrupa Konseyi’nin Türkiye ile yapıcı siyaset gündemi yaratma hedefi belirlediğine değinildi.
Türkiye’nin çok sayıda mülteciyi barındırması bir kez daha övülürken bu alanda Türkiye’ye 6 milyar euro destek ayrıldığı ve bunun hali hazırda 3,8 milyar eurosunun verilmiş olduğu belirtildi. Mart 2020’de Türkiye’nin sığınmacıları kara ve deniz yoluyla AB sınırlarını aşmaya ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gitmeye teşvik ettiği de not edildi.
Raporun genel mesajı ‘Türkiye’nin AB’ye üyelik şansının giderek azaldığı’ oldu.
OHAL hiç kalkmamış gibi
Türkiye’de demokrasinin durumunun Temmuz 2018’de kaldırılmış olan olağanüstü hal sonrası değişmediğine ve son iki yıldır demokrasi ve temel hakların ağır yaralar alarak daha da kötü bir duruma geldiğine vurgu yapıldı.
Kuvvetler ayrılğının giderek daha fazla ortadan kalktığına değinilirken yargı bağımsızlığına olan inanç ve güvenin ciddi anlamda sarsıldığı aktarıldı. Kontrol ve denge mekanizmalarının bulunmadığı bir yerde yürütmenin kendisini sadece seçimlerde hesap vermekle sorumlu olarak gördüğü kaydedildi.
Kurumlar bağımsızlığını yitirdi
Siyasi kutuplaşmanın ülkede devam ettiği ve parlamentoda diyaloğu mümkünsüz kıldığı, meclisin hükümet üzerindeki denetiminin zayıf olmaya devam ettiği, Merkez Bankası’nın direk olarak Cumhurbaşkanlığına bağlanmış göründüğü ve bunun kurumların özerkliği imajını zedelediği, 2019’daki yerel seçimlerin de adil bir atmosferde gerçekleştirilmediği ifade edildi.
Raporun geri kalanında öne çıkan maddeler şöyle:
Kürt meselesi ve terörle mücadele
Güneydoğu bölgesindeki durumun endişe yaratmaya devam ediyor. 47 yerel belediyenin seçilmiş başkanlarının kayyım ile değiştirilmesi 2019 yerel seçimlerine dair tüm süreci sorgulamaya açıyor.
PKK AB’nin terör örgütleri listesinde yer almaya devam ediyor ve Türkiye’nin terör ile mücadele etmek doğal hakkı ancak tüm operasyonlar ve uygulamalar hukuk çerçevesinde ve insan haklarına uygun olmalı. Anti-terör önlemleri dengeli ve orantılı olmalı.
Var olan sorunlara ilişkin barışçıl ve kalıcı çözüm oluşturma anlamında inandırıcı herhangi bir girişim olduğu görülmedi.
Sivil toplum
Sivil Toplum Kuruluşları baskı altında ve özgürce hareket edemiyor. Gezi davası ve AİHM kararına rağmen Osman Kavala’nın tutukluluğu bu alandaki gidişatı görmek açısından beilrleyici oldu. STKlar yasama sürecinden uzak tutulmaya ve bürokratik engellerle karşılaşmaya devam ediyorlar.
Memuriyet sistemi üzerinde yapılan değişiklikler ile devlet kurumlarının siyasileşmesi sürecinin artarak devam ettiği görülüyor.
Yargı
Raporun hazırlanma aşamasında bile sürekli olarak bu alandaki gerileme devam etti. Yargı bağımsızlığındaki sorun sistematik bir hale geldi.
Hakim ve savcıların belirlenmesinde ve atanmasında liyakat, objektivite ve başka önceden belirlenmiş somut kriterlerin yokluğu devam ediyor.
Yolsuzluk
Türkiye yolsuzlukla mücadele alanında herhangi bir ilerleme kaydetmedi. Yolsuzluğu önlemeye yönelik gerekli adımlar atılmazken, yasalardaki boşluklar ile yolsuzluk soruşturmalarının manüpile edilmesine olanak veren kurumsal mimariler değişmedi.
Genel olarak ülkede yolsuzlukla mücadele etme anlamında gerekli siyasi irade bulunmuyor ve yolsuzluk geniş çapta sürerek ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Özgürlükler
İfade ve basın özgürlüğü alanındaki gerileme devam etti. Gazetecilere, insan hakları savunucularına, avukatlara, yazarlara ve sosyal medyaya yönelik adli yargılamalar ve tutuklamalar sürdü.
Wikipedia yasağı Aralık 2019’da kalktı ancak mahkeme kararı olmaksızın internet sitelerindeki içeriklerin sansürlenmesi ve kaldırılması uygulamaları geniş çaplı devam ediyor.
Toplanma ve gösteri haklarına ilişkin uygulama sürekli daha kötüye gitti. ‘Terörle bağlantılı faliyet’ kapsamında orantısız müdahaleler ve soruşturmalar yapıldı cezalar verildi.
Ekonomik kriterler
Türk ekonomisi geçmişten bu yana yol kat etti ancak raporun kapsadığı süre için herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Aksine Türk ekonomisinin işleyişi konusunda ciddi endişeler birikti.
Kaynak: euronews