PROF. SEVDA ALANKUŞ İLE KONUŞTUK
Barış Gazeteciliğine Neden Bugün İhtiyaç Var?
Barış Gazeteciliği Elkitabı 25 Mart’ta İPS İletişim Vakfı Yayınları’ndan çıkıyor. Kitabın yazarı Prof. Alankuş ile barış gazeteciliğinin neden gerekli olduğunu ve 13 Mart Kızılay saldırısı sonrası Türkiye medyasını konuştuk.
Elif Akgül İstanbul – BİA Haber Merkezi 17 Mart 2016, Perşembe 23:54
Kadir Has Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Sevda Alankuş’un “Barış Gazeteciliği Elkitabı” İPS İletişim Vakfı Yayınları’ndan çıkıyor.
129 sayfalık sayfalık kitap 26 başlıktan oluşuyor. Kitapta Prof. Alankuş “Barış Gazeteciliği nedir?”, “Türkiye’de barış gazeteciği”, “Hak odaklı barış gazeteciliği”, “Editöryel Değerler: Objektiflik, Tarafsızlık, Dengelilik…”, “Barış gazeteciliği, gerekliliği ve nasıl yapılması” gibi başlıkları inceliyor, soruları cevaplıyor.
Kitabın ön sözü İPS İletişim Vakfı Başkanı Nadire Mater’den.
Prof. Alankuş’un süpervizörü olduğu Barış Gazeteciliği Elkitabı ve Sanal Kütüphanesi projesinin bir çıktısı olan kitap tam da 13 Mart, Kızılay saldırısının ardından yoğunlaşan çatışmacı ortamda raflarda olacak.
Bu anlamda Prof. Alankuş’la saldırı sonrası medyanın durumunu ve neden barış gazeteciliğine ihtiyaç olduğunu konuştuk.
“Barış gazeteciliği tüm zamanlar için gerekli”
Barış gazeteciliği kitabının bu atmosferde çıkmış olması ne anlama geliyor?
Barış için düşünülmesine, çabalanmasına, mücadele edilmesine özetle barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Çünkü şiddetin şiddetle sona erdirilmesi mümkün değil ve insan onuruna en uygun rejim olan demokrasi ancak barış koşullarında hayata geçirilebilir.
Dolayısıyla mevcut medya yapısı ve siyasi iktidarın medya üzerine müdahale ile sansürünün başını alıp gittiği koşullarda, ne kadar zor görünürse görünsün, içinden geçmekte olduğumuz şiddet çemberinin kırılması ve barış için yapılabilecek şeylerden birisi de barış gazeteciliğini önemli bir politik ve etik tercih olarak gündeme getirmek.
Yani barış gazeteciliği sadece savaşta, çatışma koşullarında savaş ve şiddet kışkırtıcılığı yapacak şekilde gerçekleştirilen haberciliğin karşıtı değil de, bütün zamanlar için gerekli bir habercilik etiği ve uygulamasının adı olsa bile, içinde bulunduğumuz şiddet sarmalında özellikle gündeme getirilmeli ve hayata geçirilebilmesinin yolları aranmalı.
“Propaganda gazeteciliği ile demokrasiye ulaşamayız”
Barış gazeteciliği açısından bakıldığında Kızılay saldırısı ardından basının duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreçte habercilik nasıl yapılmalı?
Elbette çok kötü. Bir yandan barış gazeteciliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç var, diğer yandan barış gazeteciliğinden söz edebilmek, savunabilmek, hayata geçirebilmek her zamankinden daha zor. Bizim bu elkitabımızın basılmasına giden süreç -ki bu bir proje çıktısı aslında- barış planının masada olduğu ve barış sözcüğünün nihayet genel bir meşruiyetle kullanılmaya başlandığı günlerde başlamıştı. Ancak tamamlandığı bugünlerde, artık sözcüğün telaffuzu bile “terör suçu” sayılmaya başlanmış durumda.
Ancak tıpkı barış mücadelesi gibi, barış gazeteciliği için mücadele de uzun soluklu bir süreç. Ayrıca kimi araştırmalar gösteriyor ki, barış gazeteciliğinin hayata geçirilebildiği ülkeler aslında tam da şiddetten en çok canı yanmış, savaş, iş savaş deneyiminden geçmiş, bu geçmişten bir daha tekrarlanmaması için ders çıkarmış ülkeler.
Bu açıdan bir dönüm noktasındayız. Sürdürülemez bir şiddet sarmalındayız, biraz soluklandığımızda arkada bıraktıklarımıza yeniden baktığımızda göreceklerimiz bizi ister istemez savaş aleyhtarı kılacak. İşte o zaman barış gazeteciliği üzerine de daha doğru düzgün düşünmek zorunda kalacağız. Ancak bu mesajı doğru okuyabilecekler için söylüyorum, propaganda gazeteciliği ile ne sürdürülebilir bir barışa ne de demokrasiye erişebiliriz, bu yüzden barış gazeteciliğini savunmak ve hayata geçirmek zorundayız.
Kızılay saldırısı sonrası medya
Sorunun esas kısmına gelirsek… Her şiddet eyleminden sonra olduğu gibi ana akım medya çok kötü bir sınav verdi. Aslında daha kötüsü, sınavı geçmek derdi bile olmayan bir haber medyası yönetimi ve pratiği ile karşı karşıyayız. Yapılanın tek bir adı var, o da siyasal iktidar ve propaganda odaklı, bedeli ne olursa olsun “zafer” diye tutturmuş, ölü sayıcılığı yapan, şiddetin bağlamını sebep ve sonuç ilişkilerini kurmadan, daha fazla şiddeti çağıran, öteki tarafın insani acısıyla hiç bir empati kurmayan bir savaş gazeteciliği.
Bu Suruç’tan sonra da, Ankara’da Haziran ayından başlayarak gerçekleştirilen her üç saldırıda da aynen karşımıza çıkan bir gazetecilik. Üstelik sadece böyle şiddet yoğun günlerin gazeteciliğinin adı değil bu, olağan gündem üzerinden yapılan gazeteciliğin de adı.
“Haberci yaşam hakkından yana olmalı”
Şiddetin arttığı böylesi bir dönemde habercilere nasıl bir rol düşüyor? Barış gazeteciliği bu süreçte nasıl bir etki yaratabilir?
Habercinin tıpkı diğer mesleklerde olduğu gibi yaşamdan, yaşam hakkından yana olması gerekir. Yaşam hakkının savunusu barışın savunulması demektir. Barıştan yana taraflı, pro-aktif gazetecilik yapılması demektir. Ancak barış derken, bundan ateşkesin ya da sadece çatışmasızlık durumunun da anlaşılmaması gerekir. Veya negative barışın, yani silahlı çözümün olmadığı durumun. Barışa pozitif bir anlam yükleyen anlayışın üzerine kurulmalıdır barış gazeteciliği.
Yani büsbütün yok edilemeyeceğini bildiğimiz ancak derinlikleri ölçüsünde şiddete yönelen gerilim ve çatışmaların, savaşların nedeni olan bütün sınıfsal, cinsiyetler arası, etnik, dinsel vb. eşitsizlik ve ayrımcılıklar karşısında pozitif, yani hayata bir şey katan, ön açan politikalarla mücadele edildiği, bunların kökeninde yatan nedenlerle mücadele edilip, ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir “düzen” öngörülür barış gazeteciliğinde.
Hak odaklı gazetecilik ve barış gazeteciliği
Nitekim bu nedenle barış gazeteciliğinin tanımı bizim kitabımızda genişletilmiş ve hak odaklı habercilikle barış gazeteciliğinin benzeşen yaklaşımlarını buluşturacak şekilde adil barış odaklı gazetecilik tanımını esas alan bir elkitabı ortaya çıkarılmıştır.
Böyle geniş bir perspektifle tanımlanmış haliyle barış gazeteciliği ise, genel-geçer haberciliğin yapmakta olduğu savaş ve şiddet kışkırtıcılığı karşısında gerilimlerin silah kullanılmadan çözümlenmesi ve bir daha ortaya çıkmaması lehine, bütün tarafların söylediklerine kulak veren, aracı olan, bununla yetinmeyip, görüş farklılıklarının üstünü örtmeden ortaklıkları (ortak çıkarları) öne çıkaracak şekilde habercilik yapar. Elbette gazeteciyi barış aktivisti kılmaz ama benzer sorunların başka coğrafyalarda nasıl çözümlendiklerine dair haber yapmasını sağlar.
Prof. Alankuş’un İPS İletişim Vakfı Yayınları’nın yayımladığı “Barış Gazeteciliği Elkitabı” 25 Mart’ta raflarda olacak. (EA)
Barış Gazeteciliği Elkitabı ve Sanal Kütüphanesi Projesi
Barış Gazeteciliği Elkitabı ve Sanal Kütüphanesi projesi 2014-2016 dönemi için Hollanda Kraliyet Başkonsolosluğu İnsan Hakları Programı desteğiyle yürütüldü. Projenin süpervizörü Sevda Alankuş, koordinatörü Begüm Zorlu.
Projenin bütününde ön açıcı olması için İzmir ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Altuğ Akın ve öğrencileri Ayşenur Ölmezses Şentürk, Aslı Sayat, Begüm Yalçınkaya, Emre Ocaklı, Özge Sarı ve Özgür Akşakar dokuz gazetenin barış haberciliği kriterlerine göre 1 Eylül-15 Ekim 2014 aralığındaki nüshalarını taradı, raporlaştırdı.
Proje kapsamında 20 Mart 2015’te muhabirler-editörler, 18 Nisan 2015’te akademisyenler ve 22 Nisan’da okur temsilcileri-hak örgütü temsilcileriyle üç atölye gerçekleştirildi. Doç. Dr. İncilay Cangöz Barış Gazeteciliği Sanal Kütüphanesinin editörlüğünü yaptı.
21 Kasım 2015’te Hafıza Merkezi ile birlikte düzenlenen “Barış Gazeteciliği: Yeni Bir Etik, Pratik ve Gazetecilik Eğitimi” başlıklı buluşmada Murat Çelikkan’ın kolaylaştırıcılığında Prof. Dr. Sevda Alankuş ve Yeni Zelanda Auckland Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Rukhsana Aslam barış gazeteciliği üzerine konuştular, salonla birlikte tartıştılar.
Sevda Alankuş kimdir?
BİA Eğitim Danışmanı, Kadır Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı (Prof. Dr.). Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Yüksek Lisans ve doktora derecelerini Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında ve aynı üniversitede tamamladı.
Akademik çalışmalarına 1988-89 yıllarında Leeds Üniversitesi’nde devam etti. Ege ve Ankara üniversiteleri iletişim fakültelerinde 1982-1999 yılları arasında öğretim üyesi olarak çalıştı.
Doçentlik ve profesörlük unvanlarını İletişim Bilimleri alanında aldı. Doğu Akdeniz Üniversitesi, İletişim ve Medya Çalışmaları Fakültesi (1999-2008), İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi (2008-2013) dekanlıklarında bulundu.
1999 yılından bu yana, Bağımsız İletişim Ağı eğitimlerinin danışmanı sıfatıyla, IPS Vakfı yayınlarının editörlüğünü üstlendi. Araştırma alanları arasında alternatif medya, barış gazeteciliği, feminist medya eleştirisi gibi konular yer alıyor.
Elif Akgül
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon bölümü mezunu. Daha önce İMC TV’de muhabir olarak çalıştı. bianet’in İfade Özgürlüğü haberleri editörlüğünü yapıyor.
http://bianet.org/bianet/medya/173114-baris-gazeteciligine-neden-bugun-ihtiyac-var
NADİRE MATER’DEN Barış Gazeteciliği Elkitabı’nın Hikayesi – Okumak için tıklayın
Ege Üniversitesi’nde Barış Gazeteciliği Konuşulamadı – Okumak için tıklayın