12 Ağustos 2016
7 Haziran yenilgisi ile AKP tüm gücü ile Kürt halkına saldırdı. Gençler Kürt halkına yönelmiş bu saldırıya karşı tüm onuru ile mücadele etti.
Büyük oranda gençlerin savunması üç beş keleş ile oldu. AKP bu gençlere karşı ordular ile mücadele etse de Kürt halkının şahsında gençler öldü fakat boyun eğmedi. Zamanı geldiğinde devasa orduların bir işe yaramadığını bu süreç bize gösterdi.
Şimdi AKP hükümetinin kendini kurtarmak için başlattığı bu savaş başka bir dinamiği de harekete geçirdi. Hükümete karşı bir darbe girişimi yaşandı. Şu an gururlarından söylemek istemeseler de hükümet yerinde dursa da devlet aygıtı ehliyet işlemini dahi yapamayacak duruma geldi.
Bazıları bu süreçte PKK’nin savaşı daha da yükselterek devlete son fiskeyi vurup çözülmesini hızlandırmak gerektiğini düşünüyor. Bazen neyin devletin çözülmesini sağladığını ya da tekrar güçlenmesini sağladığını doğru tesbit etmek gerek, çünkü içerisinde yaşadığımız devlet aygıtı ve huükümetler varlığını en kolay militarizmin olduğu koşullarda sürdüregelmişler .
Bu kliklerin zehiri düşünüldüğü gibi şiddete karşı şiddeti yükseltmek değil, hiç anlamadıkları yerden yani savaş karşıtlığını yükseltmek ve barış mücadeseni tesis etmek için en iyi dönemdeyiz. Bunların isteği kendilerine yönelmiş klikten kurtulduktan sonra bağnazca bağlılık gösteren bir devket aygıtı kurmak, kervan yolda dizilir şiarı ile hareket ediyorlar yani böylesi bir bağnaz devlet aygıtı durup dururken yapılmaz, ancak yeni bir düşmana karşı savaşırken yapılabilir. Bu yüzden bu süreç bu savaş aygıtının sürekliliğini sağlayan devletin küçültülmesi için elimize büyük bir fırsat sağladı. Bu devletin yeniden militarist bir dönüşümüne izin vermemek için her şeyi yapmamız gerekiyor.
Biz 40 yıldır savaş ile çözümü deniyoruz peki sonuç ne, devlet aygıtı bu kadar zayıfken denenmeyen ve 7 Haziran sonrası hepimizi umutlandıran fakat kesintiye uğratılan süreci tekrar hayata geçirmek bugün daha fazla mümkün unutmayın.
Bu sefer bence Selahattin Demirtaş şahsında HDP’nin savaş karşıtı çıkışı ve şehirlerde savaş istemiyoruz demesi çok önemli fakat eksik bir söylem. 7 Haziran’ın tek galip’i olan HDP o süreçte yenilgi yaşamış bir partinin ruh halini yaşıyordu ve nerede ise yenilmiş olan güce karşı kamuoyunu harekete geçirmek için hiç bir şey yapamadı. Bu durum sarayından bir hafta çıkamayan sultanı ve pusuda bekleyen savaş yanlılarını harekete geçirdi. Dünyanın gözü önünde hükümet ve devlet elele ellerinde sadece keleşleri olan gençlere ve onların şahsında tüm Kurdistan’a soykırım denemesi yaptı.
Demirtaş’ın bu söylemi ve bu çıkışı güzel ama yetersiz, HDP bu söylemin altını hem Türkiye için hem de Kürdistan için doldurabilmek için harekete geçmeli. Durduğu her an sistem kendisini toparlayacak olan yeni bir savaşın arka planı için uğraşıyor. Eğer barış çabası yoksa PKK bu savaş çağrısını kabul etmekten başka çaresi yok, bunu unutmamak gerekir. Demirtaş’ın şehir savaşları istemiyoruz söylemi bazı ucuz siyasetçiler için PKK karşıtlığı olarak değerlendirilse de yukarı da söylediğim gibi bu asıl hükümetin ve devletin savaş çağrısına karşı atılmış bir adımı ifade ediyor. Hükümet ve devket bu yeni başlatacak olduğu savaş ile zayıflamış gücünü toplamak istiyor bunu asla kulak ardı etmeyin.
Barış ile kalmak için, barış için çabalayın.