Saygı Öztürk – 27 Ağustos 2024
2 Ocak 2018 tarihinde dönemin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le birlikte Aksaray’dan dönüyorduk. Seçim güvenliğiyle ilgili ciddi kaygılarının olduğunu söyledi. Çünkü, bazı yapıların silahlı eğitim gördükleri konusunda kendisine güvenilir kaynaklardan bilgi ve belge ulaşmıştı. Akşener, “Örneğin Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları var” dedi.
O kampların Uluslararası Savunma, Danışmanlık Ticaret Anonim Şirketi (SADAT) tarafından açıldığı yolunda bilgilere sahip olduğunu söyledi. Akşener bunları boşuna söylememişti. Seçim güvenliğiyle ilgili ciddi kaygıları olduğunu vurgulamak, devletin önlem alması için söylemişti. Doğru-eğri bilmemem ama bu açıklamayla Akşener’in önemli bir oyunu bozduğu söyleniyordu.
İKİNCİ HAMLE
Sanmayın ki devlet içinden CHP ve İYİ Parti Genel Başkanlarına bilgi gitmiyor. Hemen her bakanlıktan, devletin her biriminden onlara da bilgi akışı olduğunu parti yetkilileri de söylüyor. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, kendisine ulaşan bilgiler üzerine bir sabah SADAT’ın binasının önüne gitmişti. Gözlerin üzerinde olduğunu biliyordu. Hem CHP, hem İYİ Parti Genel Başkanlarının dikkat çektiği SADAT, faaliyetleriyle eskisi gibi gündemde değilse, bunda iki liderin açıklamalarının son derece etkili olduğu da bilinmeli.
28 Şubat davasında, askerlerin yargılandığı, 14’ünün ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldığı davada da toplam bin 148 şikayetçinin 757’si sivil, 387’si asker, 4’ü tüzel kişiydi. 387 asker müştekiden 128’i Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) hazırladığı şablon dilekçeyi vermişti. Şablon dilekçe veren 128 ASDER müştekiden 117’sine “katılan” sıfatı verilmişti. “Katılan” sıfatı verilenlerden 8’i SADAT danışmanı, 3’ü ASDER üyesi ve aynı zamanda SADAT danışmanıydı.
SİLAH AMBARGOSU VE İDDİALAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya’ya, Azerbaycan’a yapılan askeri desteğe atıf yapıp aynı desteğin Gazze için de verilebileceğini söylemesi üzerine konu Türkiye-İsrail ilişkileri ekseninde tartışıldı. Bu desteklerin uluslararası alanda ülkemize nasıl zorluklar çıkaracağı üzerinde durulmadı.
Can ve kardeş ülke Azerbaycan’a destek olmak, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımız için Libya ile ilişkiler kurmak kabul edilmeli ve desteklenmeli. Bununla birlikte uluslararası hukuka aykırı davranışlardan da kaçınmak gerekiyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2011 yılında aldığı 1970 sayılı karar ile Libya’ya doğrudan ya da dolaylı silah, mühimmat, askeri araç ya da yedek parça tedariki, satışı veya transferi yasaklanmıştı.
1970 sayılı karar ile Libya’ya yönelik yaptırımların izlenmesi için bir yaptırım izleme komitesi ve 1973 sayılı BMGK kararı ile de bu komiteye yardımcı bir uzmanlar paneli oluşturulmuştu. Söz konusu uzman panelinin 2019 ve 2021 yıllarına ait raporlarda ülkemize yönelik, silah ambargosunun ihlal edildiği iddiaları yer alıyor.
2019 yılına ait raporda; Esperanza isimli gemi ile 5 bin tabancanın, Amazon isimli gemi ile Kirpi taktik araçlarının, TB2 insansız hava araçlarının Libya’ya gönderildiği belirtiliyor.
SADAT’IN LİBYA’YA GÖTÜRDÜĞÜ SAVAŞÇILAR
2021 yılına ait 548 sayfalık raporda Mısır, Ürdün, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye’nin silah ambargosunu deldikleri ifade ediliyor. Ülkemize yönelik iddialarda çeşitli silahların ve silah sistemlerinin Libya’ya transferinin silah ambargosunun ihlali olduğu ifade ediliyor.
Ancak en dikkat çekici iddialardan birisi Türk Savunma Şirketi olarak tanımlanan SADAT’ın Milli Mutabakat Hükümeti Hava Kuvvetlerine ve Suriyeli savaşçılara eğitim desteği verdiğidir. Söz konusu raporda, verilen eğitim desteğinin BM Güvenlik Konseyinin 1970 sayılı kararının 9’uncu maddesinde öngörülen ambargoyu ihlal niteliğinde olduğu belirtiliyor. SADAT’ın Suriye Milli Mutabakat Hükümeti yanlısı yaklaşık 5 bin kişiyi Libya’ya götürdüğü ve maaşlarını ödediği tespiti yapıldığı kaydediliyor.
SADAT NE DİYOR
SADAT Yönetim Kurulu Başkanlığını merhum Adnan Tanrıverdi’nin oğlu Melih Tanrıverdi yürütüyor.
Birleşmiş Milletler raporuyla ilgili olarak SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ile konuştum. Tanrıverdi “Rapora 30 gün içinde cevap verilmesi istenmişti. ‘Libya’da böyle bir faaliyetimiz yoktur’ diye cevap verdik. Kaynak olarak bir profesör ve bir internet sitesi gösterilmiş, bizim cevabımız üzerine BM den ‘Her ne kadar SADAT iddiaları reddetse de SADAT’ın Libya’da faaliyette bulunduğu düşünülmektedir’ deniliyor. İstenilirse mal varlıklarını dondurma, seyahati engelleme getirebilirler. Ciddi kanaate varsalardı bize yaptırım uygularlardı.
Örneğin WAGNER Grubu (Rus hükümeti, paralı asker grubu) ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşmışlardı. Şirketimiz Afrika’ da Ortadoğu’ da önemli iş geliştirmeleri yapıyor. BM’ i kullanıyorlar. Ayağına basıyoruz o nedenle bizi karalamaya gidiyorlar. Bizim Libya’da bir faaliyetimiz olmadı. Olsaydı bunu WAGNER de olduğu gibi belgelerler ve yayınlarlardı” dedi.
TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ
2023 yılına ait 289 sayfalık raporda da Türkiye’nin hangi tarihte hangi nakil vasıtası ile silah ambargosunu ihlal ettiğine yer veriliyor. Raporda ayrıca BMGK’nın 2095 sayılı kararında Libya hükümetine verilebilecek teknik destek ve eğitim desteğinin ancak güvenlik ve silahsızlandırma amacıyla yapılabileceği, Türkiye’nin sağladığı eğitim desteğinin “Güvenlik ve silahsızlandırma” amacını taşımadığı belirtiliyor.
BM tarafından uluslararası kamuoyu ile paylaşılan bu raporların doğrudan bir yaptırım gücü yok. Ancak bu raporların başta Uluslararası Ceza Mahkemesi ve diğer uluslararası mercilerce kanıt olarak kullanıldığı dikkate alındığında ülkemiz adına endişe etmemek elde değil. Ulusal çıkarlar için bir şeyler yapmaya çalışırken ülkemizi zora sokacak adımlardan, uluslararası alanda itibarımızı zedeleyecek, olumsuz hukuksal sonuçlar doğurabilecek faaliyetlerden uzak durmak gerekiyor.
SİLAH AMBARGOSUNU DELDİ
Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlar paneli raporunda ülkemize yönelik isnatlar şöyle yer aldı:
1. Avrasya Denizcilik Şirketi tarafından işletilen ve Türk askerleri eskortluğundaki Tanzanya bandıralı “Çirkin” isimli geminin BMGK’nın 1970 sayılı kararının 9’uncu maddesinde öngörülen ambargoyu ihlal ederek yasaklı askeri materyali Libya’ya götürdüğü (paragraf 69),
2. Türkiye’nin 23 Ekim 2019 tarihinde ASELSAN Koral Elektronik Muharebe Sistemini Libya’ya götürdüğü ve bu şekilde silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76)
3. Türkiye’nin 17 Ocak 2020 tarihinde 6 MİM-23 ve Korkut Hava Savunma Sistemlerini Libya’ya götürdüğü ve bu şekilde silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
4. Türkiye’nin 27 Ocak 2020 tarihinde Roketsan UMTAS Anti-tank Savunma Sistemlerini Libya’ya götürdüğü ve bu şekilde silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
5. Türkiye’nin 21 Mart 2020 tarihinde FNSS ACV-15 muharebe aracını ve Fırtına toplarını Libya’ya götürdüğü ve bu şekilde silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
6. Türkiye’nin 19 Nisan 2020 tarihinde TAI Anka SİHA’ları Libya’ya götürdüğü ve bu şekilde silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
7. Türkiye’nin 27 Mayıs 2020 tarihinde STM Kargu-2 Mühimmatı ile silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
8. Türkiye’nin 18 Temmuz 2020 tarihinde Roketsan T-122 Sakarya ÇNRA’yı Libya’ya götürerek silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76),
9. Türkiye’nin 9 Ekim 2020 tarihinde 120 mm Havanları Libya’ya götürerek silah ambargosunu ihlal ettiği (paragraf 76).
Kaynak: Sözcü
**
DEM Parti, BM raporunu Meclis gündemine taşıdı. SADAT ve benzeri oluşumların incelenmesi için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, BM tarafından uluslararası kamuoyu ile paylaşılan bu raporların ve basında yer alan haber ve beyanların göz önüne alınarak, SADAT başta olmak üzere bu tür kurum ve kuruluşların incelenmesi, siyasal, toplumsal ve uluslararası etkilerinin ve faaliyetlerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104′ üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasını talep etti.(Artı Gerçek)