Celalettin Çokgezici

2002, 12 Eylül Celalettin Çokgezici – Sk’ya gönderildi “Askerlik görevini reddediyorum” Merhaba, Bilgi çağında yaşıyoruz ama bunu konusacağımız yere ve dünya barışını geliştirmekte kullanacağımız yere; bilgiyi silahlanma alanında geliştiriyoruz. Tüm dünyada en büyük ekonomik payı silahlanmaya ayırıyoruz. Yine Dünyamızda yaşayan 700 milyona yakın aç insanı nasıl doyuracağımızı düşünmek yerine; tüm ülkeler bir silahlanma yarışına girmiş, kendi

2002, 12 Eylül Celalettin Çokgezici – Sk’ya gönderildi

“Askerlik görevini reddediyorum”
Merhaba,
Bilgi çağında yaşıyoruz ama bunu konusacağımız yere ve dünya barışını geliştirmekte kullanacağımız yere; bilgiyi silahlanma alanında geliştiriyoruz. Tüm dünyada en büyük ekonomik payı silahlanmaya ayırıyoruz. Yine Dünyamızda yaşayan 700 milyona yakın aç insanı nasıl doyuracağımızı düşünmek yerine; tüm ülkeler bir silahlanma yarışına girmiş, kendi kendilerine sahte düşmanlar yaratarak silahlanmayı haklı nedenlere bağlamışlardır.
Uluslararasi Barış Enstitüsü ( SIPRI ) yayınladığı 2001 yılı silahlanma raporunda ( 11 Eylül sonrası silahlanma bütçesine yapılanlar hariç ) rakamlar korkunç boyuttadır. Tüm dünyada bir yılda 722 milyar Doların silahlanmaya harcandığını bildirmektedir.Bu rakam dünyadaki GSIU´nin %2.6´sını oluşturmaktadır yine aynı rapora göre kişi başına 137 dolar harcandığını göstermektedir.
Yine birkaç yıl önce yayınlanan başka bir araştırmada ise dünyada her 60 kişiye bir mayın düştüğünü ve toplam mayın sayısının 110 milyon civarında olduğu ve her ay %40´ı çocuk 2000 kişinin hayatını kaybettiğini belirtmiştir. Yine aynı araştırmada bir mayının 3-10 dolara mal edildiğini ve temizlenmesinin maliyeti ise 300-1000 dolar olduğu açıklanmıştır.
Dört bir yanımız mayınlarla, silahlarla, roketlerle çevrilmiş doğayı ve insanlığı tehdit etmekte; bizler ise terör destekcisi olacağız diye savaşa hayır diyemiyoruz. Sesimizi yükseltip durdurun bu savaşları diyemiyoruz.
Türkiye devleti ise Demokrasi ve insan hakları sıralamasında dünya sonunculuğuna oynamasına rağmen; silahlanma yarışında üst sıralarda yer almaktadır. SIPRI´nin yayınladığı rapora göre silahlanmaya en çok para harcayan 15 ülke siralamasında hiç bir zaman eksik olmamıştır. Kürdistandaki savaşın durmasına ve büyük ekonomik krize rağmen silahlanmaya eskisi gibi yüksek miktarda harcama yapmaya devam etmektedir.
Bu gün Türkiyede yaşanan ekonomik krizin tek sorumlusu T.C Ordusudur çünkü Türkiye sınırları içerisinde yaşayan kürt ulusunun varlığını kabul etmemekte direnen; ve yine kürt halkının en temel kültürel ve sosyal haklarını vermek yerine; insanların üzerine mermi yağdırmış, insanları yerlerinden yurtlarından sürgün etmiş ve sözcülerinin dediği gibi düşük yoğunlukta bir savaşı başlatmıştır. Bu savaşı finanse etmek için bütçeden eğitime, sağlığa vb. ayrılan paylar azaltılarak ordunun payı artırılmıştır. Doğal olarak T.C´nin bütçesi her yıl açık vermiş; ve nihayetinde de ekonomik krizler kaçınılmaz olmuştur. Bilindiği gibi Ordunun gelir kaynağı normal olarak bütçeden karşılanır ama bunun dışında T.C Ordusu bakkalcılıktan Finans sektörüne kadar aklınıza gelebilecek her türlü işleri yapmaktadir. Dünyada banka sahibi olan başka bir ordu varmı ben bilmiyorum ama T.C. Ordusunun hiçbir ekonomik krizden etkilenmeyen bir bankası var!
Türkiye’nin nüfusunun yarısı karnını zor doyururken Ordu mensupları genelde 5 yıldızlı otel ayarında hizmet veren orduevlerinde lüks, içinde hiç bir ekonomik kaygı olmadan yaşamlarını sürdürüyorlar. Vatanı savunmak bahanesiyle zorunlu askerliğe alınan binlerce insanlar ordu evlerinde hizmet elamanı olarak kullanılmaktadır. Para vermek yok, vergi ödemekte yok; ve bu düzenin bozulmaması içinde gözü kara bir şekilde önüne gelen herkesi ezip geçiyor.
T.C. ordusu kuruluşundan günümüze, Kürdistan`daki emellerini gerçekleştirmek için, kürt halkına karşı tarihte eşi görülmemiş bir soykırım politikası uygulamıştır. Kürdistanda yürütmüş olduğu savaş sırasında; her türlü insani girişime kulaklarını tıkayan, onları görmezden gelen, halkların her türlü demokratik istemlerini kanla, sürgünle, hapis cezasıyla bastıran, bu uğurda mucadele eden insanlara en ağır yaptırımlar uygulamıştır. Ve Kürdistan`da yürütmüş olduğu savaş boyunca 60 bine yakın insan hayatını kaybetmiştir.
Türkiyenin gerçek yöneticileri olan MGK, yaptıkları ortaya çıkmaması içinde türkiyedeki basının gücünü denetim altına alarak yaptığı tüm kirli işlerin üstünü kapatmiş oldu. Muhalif bir kaç gazete hariç tüm gazeteleri ve TV´leri denetim altına aldı. Kürt basını sansürlendi. Başkaldıranlara ise ağır yaptırımlar uygulanmaya başlandı. 1992 yılında yayın hayatına başlayan Özgür Gündem Gazetesinin ve değişik adlarla çıkan gazetenin çalışanları da dahil 30´a yakın muhabir, yazar, ve çalışan öldürüldü. Tüm bu katledilen insanların tek suçları gazeteci ahlakı gereği gerçek haberleri yayınlamak halka ve dünyaya ulaştırmaktı.
Sonuç olarak; Kanunlar tarafından onaylanmayan ama yasalar tarafından fili olarak korunan işkencenin sistematik olarak uygulandığı, insanların mayın tarlalarında kobay olarak kullanıldığı, öldürülen gerilların kafa, kol, ve kulak koleksiyonlarının yapıldığı ve kendi vatandaşı olduğunu iddia ettiği insanları yerlerinden yurtlarından eden bir orduda görev alamayacağım kesindir. Düşünceme göre: barış, demokrasi ve insan hakları mucadelesinin önündeki en büyük engel militarizmdir. Savaşı isteyen de o, başta faili meçhul cinayetler olmak üzere her türlü insan hakları ihlalinin sorumlusuda militarizmdir.
Artık militarizmi hedef almadan sürdürülecek olan demokrasi ve insan hakları mucadelesinde bir sonuca ulaşmak mümkün görünmemektedir. Dünyada ve Türkiyedeki insan hakları ihlalinde sorumlu olan ordularda görev almak:
İnsanlığına ihanet
Kendi halkıma ihanet
Doğaya ( Ekolojiye ) ihanet
Hayallerime ihanet demektir.
Ve sizin aracılığınızla askerlik görevini red ettiğimi tüm kamuoyuna duyururum, tüm vicdani retçi arkadaşlarıma dünya barışına katkıda bulundukları için binlerce kez teşekkür ederim ve sizlerden biri olmaktan (Memed olmaktan) gurur duyuyorum. Saygılarımla…

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org