İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Türkiye hükümeti ve cumhurbaşkanının ülkedeki basını susturmak için yürüttüğü tüm bu sistematik çabaların amacı kamuoyu denetimini önlemekten ibaret” dedi.
İstanbul – BİA Haber Merkezi 15 Aralık 2016, Perşembe 10:17
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch / HRW) Türkiye hükümetinin “düşman olarak algıladığı kesimlere karşı yürüttüğü amansız baskının denetlenmesini veya eleştirilmesini önleyebilmek için neredeyse tüm bağımsız basının sesini kıstığını” söyledi.
“Eleştirel gazeteciliğe yönelik saldırılar 2014’te sertleştiyse de, Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra iyiden iyiye artarak, Türkiye halkının ülkede yaşanan gelişmeler hakkında ulusal gazete, radyo ve televizyonlardan edinebileceği bağımsız bilgi akışına erişimini engelledi.”
71 sayfalık “Türkiye Basınını Susturmak: Hükümetin Eleştirel Gazeteciliğe Karşı Derinleşen Saldırısı” başlıklı raporda, Türkiye’de bağımsız basına uygulanan baskının öne çıkan ve gazetecileri sahte terör suçları, kamu görevlilerine hakaret veya devlete karşı işlenen suçlardan yargılayıp hapsetmek için ceza adalet sisteminin kullanılmasını da içeren beş eğilimi ortaya konuyor.
HRW raporda ayrıca, gazetecilere ve basın organlarına yönelik tehditleri ve fiziksel saldırıları, hükümetin yazı işlerine müdahalesi ve eleştirel gazetecileri işten çıkarmaları için medya kuruluşlarına baskı yapması; hükümetin özel medya şirketlerine el koyması veya kapatması ve yayın dağıtım platformlarına erişimi kısıtlama, para cezası ve eleştirel televizyon kanallarının kapatılması konularını da belgeledi.
“Amaç kamuoyu denetimini engellemek”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Türkiye hükümeti ve cumhurbaşkanının ülkedeki basını susturmak için yürüttüğü tüm bu sistematik çabaların amacı kamuoyu denetimini önlemekten ibaret” dedi.
“Olağanüstü hal uyarınca 148 gazeteci ve basın çalışanını hapsederek ve 169 medya kuruluşu ve yayın evini kapatarak Türkiye demokrasisinin merkezinde yer alan insan hakları ve hukukun üstünlüğü temel ilkelerini nasıl kasıtlı olarak çiğnediğini gösteriyor.”
HRW olağanüstü halin sağladığı yetkilerin, Türkiye’nin geniş kapsamlı terörle mücadele yasalarının ve itaatkar yargı sisteminin baskı aracı olarak kullanılması konusunu da inceledi.
Rapor gazeteciler, editörler, avukatlar, politikacılar ve basın özgürlüğü aktivistleriyle yapılan toplam 61 derinlemesine görüşmeye ve gazeteciler ve basın çalışanlarının kovuşturulması ve hapsedilmesiyle ilişkili mahkeme belgelerinin incelenmesine dayanılarak hazırlandı.
Uluslararası örgütlere çağrı
HRW ABD ve Avrupa Birliği’ne üye ülke hükümetlerinin, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin nüfuzlarını kullanarak Türkiye hükümetine basın özgürlüğüne saygı göstermesi için baskı yapmaları tavsiyesinde bulundu.
“Ceza kanunu kötüye kullanılıyor”
Elde edilen bulgular ışığında, Türkiye hükümeti mesleklerini veya iddia edilen bağlantılarını bahane ederek gazetecileri gözaltına almayı ve yargılamayı sona erdirmeli; olağanüstü hal döneminde basına yönelik her türlü kapatmanın ancak hukuk kurallarına uygun şekilde ve son çare olarak uygulanmasını sağlamalı; gazetecilere yönelik saldırıları kınamalı ve zamanında ve etkin soruşturma açılmasını temin etmeli; basını kayyımların yönetimine vermek amacıyla Ceza Kanunu’nu kötüye kullanmaktan vazgeçmeli ve Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nu uluslararası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlulaştırmalıdır.” (YY)
Kaynak: Bianet
**
RSF: Dünya genelinde 348 Gazeteci Mahpus, 1 Gazeteci Kayıp, 52 Gazeteci Rehin – Bianet