İster asker elinde olsun, ister sivil dilinde… Militarizm, militarizmdir! – Umur Talu

Başkalarını böcek gibi gören militarizmle, başkalarını böcek gibi görerek mücadele edemezsiniz! Savaşla beslenen militarizmle, savaşla beslenerek, savaş besleyerek mücadele edemezsiniz. Otoriterlikle kardeş olan militarizmle, otoriterlikle kanka olarak mücadele edemezsiniz! Şunu yapabilirsiniz: O militarizm başkalarının değil, sizin malınız olur.

02 Ağustos 2016 Salı
İktidarın temel yanlışı veya kendine göre temel doğrusu şu:

Bir şey başkasının elinde tehlikeli olabilir; ama benim elimde gayet münasiptir!

***

Bunu, tarlaya tohumları elbette bu iktidardan çok önce atmaya başlayan, ama AKP iktidarı sırasında imece yapan, (açık ve gizli) gübreyi basan, ilaçlamayı azdıran, epey hasat da alan ve belki de son bir hesaplaşma için tarladaki tüm hasadı kaldırmaya davranan “11 yıl Sayın Cemaat-3 yıl Hayın FETÖ” meselesinde söylemek de mümkün.

Bunun nasıl bir yanılgı olduğunu ve nihayetinde çok yönlü “demokratik-hukuksal-insani” felaketlere yol açtığını da!

YÖK gibi, RTÜK gibi “darbe kurumları” için de söyleyebilirsiniz.

TRT veya AA gibi, esasında “kamusal” olan, yani “milletin tümüne ait” kurumlar darbelerde nasıl tek sesli, tek yönlü kullanılmışlarsa, yine tek sesli kullanılmasını da.

Medyaya tahakküm, medyanın kontrolü gibi uygulamaları da.

İhale, denetim gibi yollarla, sermayenin kontrolü de. İşçi ve benzeri örgütlenmeler üzerindeki cendereler de.

***

Bu sorun, Emniyet ve Adalet’in “sahiplik” zaviyesinden görülmesinde de yatıyordu.

“Bize karşı kullanılmış” Emniyet ve Adalet’e, önce, o gün “Cemaatçi” denen kadrolarla sahip olmak; sonra onların oraları “hocaya” mülk yazmasına, “iktidara tuzak kurmasına” karşı, tamamen “kendimizin” kılmak.

Bunların hiçbiri, otomatik olarak “demokratik hukuk devleti” manasına gelmiyor.

Millete, hukuka, demokrasiye tuzak kurmuş birilerine karşı, seçilmiş iktidarın ve Meclis’in mücadelesi ne kadar gerekli ve doğru ise, o kurumları demokratikleştirmek yerine “kötülerden temizleyip kendi malımız yapmak” da o kadar yanlış.

Demokrasi, hukuk, kamusal hizmet ve kamunun o kurumları denetimi bakımından!

Güç temerküzü dibine kadar anti-demokratik bir şey olduğu için!

***

Şimdi sıra “darbecilik” de içeren “militarizm”in patronluk yapısına gelmiş.

“Darbecilik” yapamasınlar diye alınan kararlar, OHAL gibi, kimi acil tedbir için zorunlu görünse de, çok sorunlu ve temelde anti-demokratik bir mekanizmayla, daha baştan “Meclis dışı” ortaya çıkıyor.

Bırakın kendisini, usulü dahi anti-demokratik.

Topluma, dünyaya, iç ve dış meselelere bakışınız; devlet örgütlenmesinden anladığınız; diliniz, üslubunuz, propaganda portföyünüz, otorite-hiyerarşi-komuta-buyruktan anladıklarınız, “milletin harekete geçiş tarzı” ve bir kısmımızın “hakimiyet milletindir”den kastı dahi özünde “militarist” ise, en tepedeki “komutan”ın sivil olup olmaması çok büyük bir şey fark etmiyor.

Öyle ya, nihayetinde o Meclis’te, ders kitaplarında, her köşede onca yıldır “Hakimiyet Milletindir… Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazıyordu!

Bu sadece “millet adına bazı seçilmişler” diye tercüme edilemez.

“Millet”in, çoğunluk ya da azınlık, her ferdinin hakkının, hukukunun, “hakimiyet”inin kabulü anlamına gelir.

İcraatı ancak o sınırlar içinde yapabilmek, gücü temerküz etmemek manasına gelir.

***

Bu “kanlı ve gözü dönmüş darbe girişimi” Genelkurmay-Kuvvet komutanlıkları şuna bağlı, buna değil diye olmadı.

Kaldı ki, söylenenlere inanacaksak (bazen zor inanılacak gibi), “darbenin önlenmesi” onların da sayesinde ve o yüzden ordunun çok büyük bölümünün katılmayıp karşı çıkmasıyla mümkün olmamış mıydı!

Yok, buna inanmamak gerekiyorsa, doğrusunu söyleyin… Yahut komuta kademesini çoktan değiştirmeniz lazımdı.

***

Meselenin özü, “militarizm”in komutasını apoletlilerden alıp “siviller”e bağlamak değil; bu memleketin aklını, vicdanını, hukukunu militarist histeri ve hummadan kurtarmaktır.

Bazen asker elinde darbecileşebilen, bazen siviller elinde faşizanlaşabilen, bazen toplumun çeşitli kesimlerini bir ötekine karşı nefret, hiddet, şiddetle dolduran “militarizm”in dilini, elini kolunu bağlamaktır! Mümkünse, parmaklarını da.

Sanıldığı gibi sadece ordu meselesi değil beyler, ağalar, paşalar…

Tokmağın, davulun kimin elinde olduğu meselesi de değil…

Aklımızda, vicdanımızda, hukukumuzda; demokratik kültürün, eşitlik ve adalet, hakkaniyet inancının, her türlü nefret ve şiddetle mücadele ruhunun olup olmamasıyla…

Tüm kurumların, kendilerini üstün, tartışılmaz, tek doğru gören her kurumun; millet, Meclis ve kamusal eleştiri ile tartışma denetimine ne kadar açık olduğuyla ilgili bir şey.

***

Başkalarını böcek gibi gören militarizmle, başkalarını böcek gibi görerek mücadele edemezsiniz!

Savaşla beslenen militarizmle, savaşla beslenerek, savaş besleyerek mücadele edemezsiniz.

Otoriterlikle kardeş olan militarizmle, otoriterlikle kanka olarak mücadele edemezsiniz!

Şunu yapabilirsiniz:

O militarizm başkalarının değil, sizin malınız olur.

Ama yine çokça acı, çokça umutsuzluk, çokça bela verir!

HaberTürk

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org