Yürüyüş, Beykoz Elmalı Mahalle Muhtarlığı önünde gerçekleşecek basın açıklamasının ardından başlayacak
06 Temmuz 2016 Çarşamba 11:35
Yannis Vasilis Yaylalı / Demokrat Haber
Mustafa Aksoy ve Resul Kalyoncu, biri öğrenci biri gezgin, İstanbul Beykoz’da, iki arkadaş 29 Eylül 2015 günü başlayan ve tam 52 günde tamamlanan Beykoz’dan Sarp’a barış yürüyüşü yapmıştı.
İki Karadenizli aktivisti harekete geçiren şey var olan “çözüm sürecinin sona ermesi ve çatışmasızlık durumundan savaş sürecine dönülmesi” idi.
Tekrar başlayan savaş ile birlikte binlerce insan yaşamını yitirdi, yüz binlerce insan yerinden yurdundan olurken, birçok şehir tam manası ile yok edildi.
Böylesi bir dönemin tam orta yerindeyken milliyetçi refleksleri ile bilinen Karadeniz’den Rizeli Mustafa ve Resul başlattıkları yürüyüş ile barışın sesini yükselttiler.
Geçen yıldan bu yana “barış ile kalın” sözüyle çıktıkları bu yolda akan kanın dinmemesi ve çözüm sürecinin bozulması ile başlayan savaşın devam etmesi yüzünden, içinde bulunduğumuz duruma dikkat çekmek amacıyla Karadeniz’de başlatılan Barış Yürüyüşü’nün ikinci etabını yapacaklar.
07.07.2016 tarihinde Beykoz Elmalı Mahalle Muhtarlığı önünde saat 10.00’da gerçekleşecek olan basın açıklamasının ardından başlayacak.
Barış aktivistleri Resul Kalyoncu ve Mustafa Aksoy gerçekleştirecekleri barış yürüyüşünün ikinci etabını Demokrat Haber’e değerlendirdi.
HEPİMİZ AYNI GÖKYÜZÜNÜ PAYLAŞIYORUZ
Gerçekleştireceğiniz Yürüyüşünüzün teknik bilgilerini bizim ile paylaşır mısınız?
-Mustafa Aksoy: Yapacağımız yürüyüş İstanbul Beykoz’dan Hakkari Şemdinli’ye olacak. Navigasyonda 1826 kilometre görünen bu yol, adımsayar ve sağlık programının verisinde yaklaşık 2500 km’ye tekabül edecek. Yol boyunca herhangi bir eskort bulundurulmadan, araca binilmeden ve çadırda kalınarak hareket edilecek.
Tamamen kas gücüne dayalı bir yürüyüş olacak. Yürüyüşün 70-90 gün arası süreceğini düşünüyoruz. Çantalarımız yaklaşık olarak 15 kilogram civarı olacak. Yürüyüş boyunca sosyal medyayı yönetecek arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlar da Beykoz/Sarp Yürüyüşü’nden tanıştığımız arkadaşlar.
Yolda başımıza gelecek herhangi bir sağlık sorununda ilk yardım yapabilecek bilgiye sahibiz. Bilgimizin yetmediği yerlerde doktor ve hemşire arkadaşlarımızdan telefon ile bilgi alacağız. Kendimizi ifade etmek için herhangi bir avukat tutmaya ihtiyaç duymadık. Yaptığımız yürüyüşün naifliği ve saflığı bellidir zaten.
Yürüyüşü yapanların hiçbiri bir parti ya da örgüte bağlı değildir. Bu bireysel bir barış çağrısıdır. Fakat gerekirse dostlarımızdan avukat adına yardım da alabiliriz. Biz temelinde daha naif bir yürüyüş gerçekleştirmeye çalıştığımız için bu tarz durumları bireysel hamlelerle çözümleme çabası içine gireceğiz.
Yürüyüşte bize katılmak isteyen dostlarımız var. Bu dostlarımız hiçbir şekilde bir parti propagandası yapmayacak. Hepimiz aynı gökyüzünü paylaşıyoruz, beraberiz ve birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, siyasi kamplaşmaları bir yana bırakıp sadece barış paydasında buluşabilenlerle sloganlar ile değil barış türküleri ile yürüyeceğiz.
Karadeniz’de bir ilki yapıp İstanbul Beykoz’dan Sarp’a Barış Yürüyüşü gerçekleştirdiniz. Orada olumlu ve olumsuz tepkiler gelmişti. Yeni yapacağınız barış yürüyüşüne ne tür tepkiler bekliyorsunuz. Size karşı özellikle Karadeniz’den ne gibi tepkiler geldi.
-Resul Kalyoncu: Karadeniz yürüyüşü sırasında bize sıkça sorulan soru ‘Neden Karadeniz?’ idi. O dönem Karadeniz’in milliyetçi duygusunu bildiğimiz için orada yürümenin daha zor olduğunu düşünüyorduk.
Karadeniz’de barışa farkındalık yaratmak istemiştik. Az ya da çok bunu başardığımıza inanıyoruz. Şimdi de Şemdinli’nin çatışma bölgesi olması özellikle yakın çevremizi endişelendiriyor. Ama biz inanıyoruz ki ülkemizin doğusunda her akşam silah sesleri ile uyuyan aileler bizi gördüklerinde boynumuza sarılacaklardır.
Çünkü orada huzura, barışa ihtiyaç var ve bunu görmezden gelemeyiz. Her ne kadar Batı’da da yaşasak insan evladıyız, duyarsız kalamayız/kalmamalıyız. Yaşanan acılara biraz olsun empati kurduğumuzda sessiz kalamayız. Biz de ailelerimize bunu anlatıyoruz, biraz olsun endişeleri kırılsın diye.
Akrabalarımız ve ailemiz bizim başımıza bir bela geleceğinden korkuyor. Bu durum akrabalıkta fikir ayrılığını bile ört pas eden bir durum. Yani çok zıt fikirde olduğumuz akrabalarımız bile bizim canımızın yanmasına korkuyorsa doğudaki adam için de bu aynıdır. Bu yürüyüşte insanların tepkilerinin biraz daha şiddetli olabileceğini düşünüyoruz.
Çünkü son dönemlerde yapılan bombalı saldırıların insanlarımızın milli duygularını kabarttığını görüyoruz. “Azdan az çoktan çok gider” mantalitesi ile konuşan dostlarımız bile var. Ve biz bu dostlarımıza madem savaş doğru seçim gidip savaşın diyoruz. En azından doğru bulduğun şey adına bir hamle yap, bizi eleştirenlere de sözümüz budur.
Doğru bulduğunuz şey adına hamle yapın. Oturmayın. Biz doğru bulduğumuz şey için ailelerimizden, dostlarımızdan, sağlığımızdan belki de canımızdan geçiyoruz. Bu dünyada barış herkese fayda sağlar. Barışa taraf olun bir taraf olacaksanız. O parti, bu partiden dedirtmeyin. Barıştan yana dedirtin. Bunun gururunu belki şu an değil ama bundan yıllar sonra yaşayacaksınız.
HALKLARIN BİRBİRİNİ KUCAKLAMASI BÜTÜN ŞİDDETİ BİTİRECEKTİR
‘Beykoz’dan Şemdinli’ye Barış Yürüyüşü’nde Beykoz sizin yaşadığınız yer orayı anlıyoruz, peki Şemdinli’yi seçmenizin özel bir nedeni var mı? Mesela Hakkari’ye de gidebilirdiniz.
-Resul Kalyoncu: Güzergâh seçerken tabi ki aklımıza birçok soru geldi fakat bizi en çok ilgilendireni ve önemli olanı güzergah üzerinde sokağa çıkma yasağı olan bölgelerin var olup olmamasıydı. Çünkü yolumuzda herhangi bir yasak olması durumunda yürüyüşümüz provoke edilebilirdi ya da devlet güçleri hayati tehlike olmasından dolayı yürüyüş yapmamıza izin vermeyebilirdi. Bu yüzden biz de çatışma bölgelerinden biraz daha uzak olan, geçişimizde sıkıntı olmayacak yerleri seçerek güzergâhı belirledik. Bu güzergâhta herhangi bir sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece yürüyüşü yapmamız anayasal hakkımız olduğundan engellerle karşılaşma durumumuz daha az olacaktır diye düşünüyoruz.
Bizler bu yürüyüşümüz ile, tüm kesimlere barışa neden ekmek su kadar ihtiyacımız olduğunu anlatmaya çalışacağız. Bizim barış yürüyüşündeki hedefimiz siyasiler ya da örgütler değil, Türkiye’de yaşayan halklardır, halkların birbirini kucaklaması bütün şiddeti bitirecektir.
HALKLARDAN TARAFIZ, BARIŞTAN TARAFIZ, SEVGİDEN TARAFIZ
Beykoz’dan Şemdinli’ye gerçekleştireceğiniz Barış Yürüyüşü kamuoyunda nasıl tepki verecek, yürüyüşün hangi kesimler tarafından sahiplenileceğini düşünüyorsunuz?
-Resul Kalyoncu: Biz Sarp yürüyüşünü yaparken hiçbir medyaya bilgi vermemiştik. İlk önce insanlara kendi gücümüz yettiği kadarı ile ulaşmaya çalıştık. Tabi bu yürüyüşte maalesef bir tarafa çekme durumu çok oldu. Mesela biz Çerkeş’te iken 15 kişilik genç bir ekip bizim yürüyüşümüze katılmak istediğini söyledi.
Biz de herhangi bir parti propagandası yapılmayacaksa katılmalarının bizi mutlu edeceğini söyledik. Bu 15 genç arkadaş bir siyasi partinin propagandasını yaptıklarını söyleyip üzülerek katılamayacaklarını söylediler. Gençlerden biri ‘Abi sizi zaten sevmiştik ama bu tutumdan dolayı daha çok sevdik’ demişti.
Bu duruma baktığımızda belki paydalarımız barış ama yöntemlerimiz farklı. İnsanlarımızın bunu anlamasını bekliyoruz. Bu algının önlenmesi için bütün televizyon kanallarına, haber ajanslarına basın bildirisi gönderdik. Biz herkese eşit yaklaştığımız için bu yürüyüşü bir tarafın sahiplenmesine ya da nemalanmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz halklardan tarafız, barıştan tarafız, sevgiden tarafız. Herkesin bu davete katılmasını bekliyoruz.
Etabınızın belli bölümlerinde basın açıklaması ya da benzeri şeyler yapacak mısınız?
-Mustafa Aksoy: 07.07.2016 tarihinde Beykoz Elmalı Mahalle Muhtarlığı önünde saat 10.00’da bir basın açıklaması yapıp yola çıkacağız. Bu basın açıklaması için daha önce de söylediğimiz gibi televizyon kanallarına ve haber ajanslarına bildiri gönderdik. Bunun dışında herhangi bir çalışmamız olmadı.
Fakat yürüyüşe ilgi gösteren haber ajansları yol boyunca haberimizi yapacaktır diye düşünüyoruz. Elbette bizler de barış için sesimizin her kesime ulaşmasını isteriz. Fakat burada basının da etkisi büyük olacaktır. Önemli olan haberimizin olması değil, haberimizin doğru bir şekilde kamuoyuna aktarılması olacaktır.
İNSAN KENDİ TOPRAĞINDA YÜRÜRKEN KORKAR MI?
Çok doğru bir dönemde barış için yollara düşüyorsunuz, peki savaşın ve bombalı saldırıların en yoğun olduğu bir dönemde yola çıkmak biraz sizi ürkütüyor mu? Bunun için tedbir alacak mısınız?
-Mustafa Aksoy: Yukarıda da söylediğimiz gibi bu yürüyüşün böyle bir döneme denk gelmesi biraz tesadüf oldu. Biz isterdik ki Barış Yürüyüşü’nü barış sağlanmış bir Doğu’ya yapalım, fakat hayatta her şey istediğimiz gibi gitmiyor. Dönemin böyle olması bizi ürkütmüyor aksine cesaretlendiriyor. Çok doğru bir zamanda ‘Barış’ demek onur meselesi halini alıyor.
Bu gururu yaşayabildiğimiz için çok mutluyuz. Fakat ailelerimiz, akrabalarımız ve dostlarımızın endişeleri var elbet. Bunun için hepsine huzurlu olmalarını söylüyoruz. Bir düşünsenize Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bir yere yürüyüş yapıyorsunuz ve öldürülebileceğinizden korkuluyor. Sonra bizim toprağımız diyoruz! İnsan kendi toprağında yürürken korkar mı? Biz korkmuyoruz. Çünkü orası bizim toprağımız. Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Çerkes’in, Ermeni, Rum’un yani bu ülke içinde yaşayan herkesin toprağı. Ve oraya yürümekten tedirgin değiliz.
Yürüyüşe başlamadan önce kamuoyuna herhangi bir çağrınız olacak mı?
-Resul Kalyoncu: “Bu sesleniş sadece bir kesime değil, tüm insanlığadır. Kanların akmaya, sapkınlıkların sürmeye devam ettiği bugünlerde ihtiyacımız olan ve bizi ayakta tutacak olan şeyler barış ve sevgidir.
Aynı topraklarda yaşıyor, aynı gökyüzüne bakıyor, aynı havayı soluyoruz. Nedir bizi farklı kılan? Irkımız mı, dinimiz mi, yoksa dilimiz mi? Hepimiz insanız; ağlıyoruz, gülüyoruz, seviyoruz ve ölüyoruz. Daha anlamlı bir yaşam, daha güzel bir dünya için insanları birbirinden ayıracak, ayrıştıracak tutumlara değil, birleştirecek vicdanlara ihtiyaç vardır.
Duyarlılığı uyandıracak her bir adım, kazanılacak bir can olabilir. Geçen yıldan bu yana “barış ile kalın” sözüyle çıkılan bu yolda ülkemizin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek amacıyla başlatılan Barış Yürüyüşü’ nü Şemdinli’ye sürdürüyoruz. Hepimiz aynı gökyüzünü paylaşıyoruz beraberiz ve birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz! Fakat şiddetin fark ettirmeden hayatlarımıza etki etmesi ile “kanıksamak” kavramı lugatımıza girdi; Öldükçe alışıyor, alıştıkça ölüyoruz.
Unutmayalım ki bizler insanız, yaşadığımız kadar varız. Birbirimize başka bir dünyanın mümkün olabileceğini, bütün fikirlerin birlik, beraberlik ve barış ortak paydasında toplanabileceğini göstermek amacıyla bu yürüyüşü gerçekleştiriyoruz.
07.07.2016 sabahı başlatacağımız yürüyüş boyunca hiçbir bayrak, hiçbir flama açılmayacak, hiçbir slogan atılmayacak. Gelin barış ve sevgi için yapılan bu yürüyüşte iyileştirebildiğimiz her şeye beraber şahit olalım. Bize katılmak isterseniz, mesaj yolu ile ulaşabilirsiniz. Her insan ayrı bir renktir. Dünya farklı farklı renklerin birlikteliğiyle güzeldir. Gök kuşağı olmak için hep beraber yürüyelim. Barışla kalın.”
Kamuoyuna çağrımız bu bildiriden ibarettir. Yürüyüş boyunca tutumumuz bu bildiriden yana olacaktır.
Beykoz’dan Şemdinli’ye gerçekleşecek olan barış yürüyüşü ile ilgili ayrıntılı bilgi için bu adreslere bakabilirsiniz:
www.barisyuruyusu.com
https://www.facebook.com/Barisyuruyusu
https://www.instagram.com/barisyuruyusu
www.twitter.com/barisyuruyusuu
https://www.youtube.com/c/barisyuruyusuu