Tarih boyunca vicdan, inanç veya etik temelli olarak şiddete ve militarizme birçok karşı duruş gerçekleşmiştir. Bu karşı duruşlar bireysel olduğu gibi toplumsal ve kitlesel olarak da görülebilmektedir.
Ben bir vicdani retçiyim. Şiddet içeren ve militarizmi onaylayan bir yapı içerisinde var olabilmem mümkün değil. Birçok vicdani retçi gibi zorunlu askerliği kabul etmediğim ve hak olmasına rağmen bir alternatif yol sunulmadığı için çeşitli zorluklarla karşılaşıyorum. Ancak vicdani ret kişinin ilkesel değerlerinin bir ifadesi olduğundan ben ve diğer vicdani retçiler fikirlerini ifade etmeye devam ediyor. Baskı ve zorlamalara rağmen vicdani reddin bir suç olmadığını kararlılıkla söylemeye devam edeceğim.
Vicdani ret felsefi ve düşünsel bir yaklaşım olsa da hayatta pratik bir karşılığı bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir vicdani retçi olarak anayasal bir hakkım olan din ve vicdan hürriyeti ile birlikte ifade özgürlüğüm de engellenmekte ve baskı altına alınmaktadır. Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle çelişen haller bulunması durumunda bu sözleşmelerin geçerli olacağı anayasada açıkça belirtilmesine rağmen bu madde dikkate alınmamakta, yasa yapıcılar gerekli kanuni düzenlemeleri yapmamaktadır. Ben ve diğer vicdani retçiler yargı süreçleri, hak ihlalleri ve sivil ölüme sebep veren uygulamalarla ayrımcılığa uğramaktadır. Bu açıkça insan hakları ihlalidir.
Türkiye’de vicdani retçiler duyarlı, toplumu destekleyen ve evrensel etik değerlere sahip insanlardır. Şiddetsizlik ve antimilitarizm temelinde yer alan, zorunlu askerliğin reddedilmesi talepleri Türkiye toplumunun ve insanlığın faydasına olan taleplerdir.
Ben ve birçok vicdani retçi alternatif kamu hizmeti talep etmektedir. Bireylerin yetkinlikleri de göze alınarak sunulacak kamu görevlerinin bulunması toplumun ihtiyaçları düşünüldüğünde aslında elzemdir. Bu düzenlemelerin vicdani retçileri ve kamu hizmetini tercih edecekleri cezalandıracak bir yapıda olmaması bireyin hak ve özgürlüklerini, aynı zamanda kamusal ve toplumsal faydayı da gözeten yapıda olması gerekir.
Toplumların militarist gelenekleri sürdürmesi yerine daha barışçıl ve dayanışma kültürünün hakim olacağı bir toplum ve dünya için, hak ihlallerinin sonlanması için vicdani ret hakkı tanınmalı ve yasal güvence altına alınmalıdır. Bu bağlamda, zorunlu askerlik hizmeti adı altında ordunun emri altına girmeyi, ölmeyi ve öldürmeyi öğreten eğitimleri almayı, hiyerarşik yapı içerisinde irademi teslim etmeyi, silah kullanmayı, insan ve hayvan özgürlüğünün askıya alındığı uygulamalar içerisinde bulunmayı, ataerki ve militarizmin yüceltildiği yapılar içerisinde bulunmayı ve dayatmalara boyun eğmeyi reddediyorum. Reddedişim ve beyanım din ve vicdan özgürlüğü içerisinde ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.
Kemal Bedir Soylu