17 Mart 2019 03:18
Geçtiğimiz günlerde bol bol yazıldı. Duymayan herhalde kalmadı. Mesele çok ama çok önemli olduğu için Milli Savunma Bakanı çok ciddi, çok önemli açıklamalar yaptı. Hatta renkli bir grafik çalışma ile bu açıklamaları süsledi. “Yeni askerlik sistemi” geliyormuş. “Bedelli askerlik ücreti belirlenmiş!” vs…
Rejimsever medya bu müthiş açıklamaları hemencecik haber yaptı. Müjde! “Vatandaşlar tarafından ‘tek tip’ askerlik olarak adlandırılan yeni askerlik sistemi hakkındaki çalışmalarda sona gelindi!” Beklenen an! “Bakanlık tarafından yürütülen çalışmanın detayları netleşti!” vs…
Bakanın açıklamaları incelendiğinde görülen, “yeni sistem” ile gayet iyi tanıdığımız militarist zihniyetin yeniden pazarlandığı. Bu zihniyetin, yani militarizmin “yerli ve milli” türevinin özelliklerini yeniden ele alalım.
Militarizmin “yerli ve milli” türevi, tüm diğer türevler gibi barışa karşıdır. Her zaman savaş tehlikesi olduğuna toplumun inandırmasını gerektirir.Daha en baştan, “Savunma Bakanlığı” terimi ile tehdit yutturmacasına girişilir. Bakanın yaptığı açıklamadan hemen anlayabiliriz. Şöyle demiş: “Burada birinci iş öncelikle risk, tehdit ve tehlikelere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkinliğine, caydırıcılığına ve saygınlığına halel getirmeyecek şekilde fakat diğer taraftan da gençlerimizin eğitim, öğrenim ve mesleki ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde bir optimizasyona çalıştık. Kalıcı ve öngörülebilir bir sistem olmasına gayret gösterdik.”
Son cümledeki vurgu, pazarlama çabasının ciddiye alındığını gösteriyor. Pazarlama çok önemlidir çünkü militarizm, barışın tam tersine, sürekli propaganda gerektirir. ABD’den örneğini verelim: Savunma (yani saldırı) Bakanlığı, son yıllarda Amerikan Futbolu Federasyonuna maçlarda militarizm propagandası yapılması için milyonlarca dolar ödüyor. Maç başlamadan hemen önce üniformalı askerler sahaya koşuyor ve gösteri yapıyorlar. Dev ekranlarda ve tabii maçı izlemek isteyenlerin ekranlarında bayraklar dalgalanıyor, üniforma geçidi yapılıyor, duyguları kabartmak için dramatik konuşmalar yapılıyor. Daha duygusal ve dramatik olması için, “Şimdi aramızda, kendini vatanı adına kurban etmiş askerlerin eşleri var. Onlar için ayağa kalkalım!” türü mizansenler düşünülüyor. Militarizmin kaçınılmaz sonucu olan acı ve ölüm, militarizm pompalamak için her olanakta kullanılıyor. Evet, militarizmin pazarlaması çok önemli. Hem orada, hem Türkiye’de…
Ama asıl önemli olan, militarizm ile geleceğin kurulamayacağıdır. Bakan, gençlerin ve ana babaların endişeli olduklarını, “Ne olacak? Yarın torbadan ne çıkacak?” endişesi ile yaşadıklarını söylemiş. Adamcağız haklı. Militarizmin rejimin köşe taşı olduğu bir yerde, gençler ölüme gönderilme endişesi yaşarlar. Çünkü militarizm ölüm demektir. Güvenilebilir ve yaşanılabilir bir toplum ancak barış ile kurulabilir. Gençlerin ve toplumun geleceği olması, düşler kurabilmesi için barış gerekir.
Militarizmin “yerli ve milli” türevi, her zaman erkeklik üzerine kuruludur. “Her Türk asker doğar!” lafı da, farklı dönemlerdeki yasalar da, hep erkekler için üretilmiştir. Bu, toplumun yarısının askerlikten bağışık tutulması anlamına geldiği için ilk bakışta olumlu gibi algılanabilir. Oysa, temelde yatan kaba saba ayrımcılıktır. Medyada, “Yeni askerlik sisteminde herkes askerlik yapacak!” diye yazıldığında, aslında kadınlar yok sayılmaktadır. Bakan açıklama yaparken kadınları göz ardı ettiğinin farkında bile değildir çünkü militarizm kafaları sığ düşünmeye iter.
Daha uzatmaya gerek yok. Bugün rejim tarafından üretilen ve pazarlanan “yerli ve milli” militarizm, topluma dayatılan savaş politikalarının sürmesi içindir. “Tek dil, tek din, tek bayrak” ile, sonra “tek adam” ile kuşatılan topluma bir kez daha erkek egemenliği, yıkım, ölüm ve acı yutturulmak istenmektedir. Çocukların, gençlerin ve toplumun bir geleceği olabilmesi için, bütün bu dayatmaların artık yıkılması ve barışın kurulması gerekmektedir.
Kaynak: Evrensel