1 Ocak 2019
ABD’nin Suriye başta olmak üzere bölgedeki askeri profilini düşürme kararı, buna karşın Rusya’nın Suriye’deki müdahaleyle başlayıp genişleyen rolü, AB üyelerinin kendi içine dönmesi, bölgesel ve yerel aktörler arasındaki yeni ayrışma ve koalisyonlar 2019’da birçok yerde gidişatı tayin edecek unsurlar içeriyor.
Temelde ABD’nin askeri profilini düşürmesi, bölgede birbirinin yüzüne bakmak durumunda olan ülkelerin pozisyonlarına ayar vermelerini gerektiriyor.
Karar alan, koalisyon kuran ve uygulamaya sokma kapasitesi bulunan bir küresel aktörün ilgisini azaltması, Orta Doğu siyasetinde yerelleşme ve bölgeselleşme temayülünü artırabilir.
Bunun etkileri Irak ve Suriye’den başlamak üzere Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerden Türk-Arap ilişkilerine kadar geniş bir alanda hissedilebilir. 2011’deki Arap Baharı’nın kısa sürede kışa dönmesinin ardından istikrarsızlığa karşı otoriter ve merkezi yapıları koruma eğilimi devam ediyor.
Fırat’ın doğusu: Herkes için kritik test
Suriye’de 2019’da damgasını vuracak olan en kritik gelişme ABD’nin çekilmesi ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekât planları. Amerikan güçlerinin gidişiyle oluşacak boşluğu kimin dolduracağına ilişkin restleşmeler, Menbic’te yılın sonunda paklak veren bayrak yarışındaki gibi sürpriz hamleler ve farklı taraflar arasında dönen pazarlıklar gündemi işgal edecek. Kürtler Şam’la ne ölçüde anlaşacak?
Suriye ordusunun Menbic’te Türkiye destekli milislerin önünü kesen hamlesine destek veren Rusya, Astana sürecini ve farklı alanlarda derinleşen Türk-Rus ortaklığını kurtaracak seçenekler üzerinde çalışıyor.
Rus tarafında Türkiye’nin oluşturmak istediği tampon bölgenin Suriye ordusu tarafından kurulması gibi bir öneri gündemde. Ruslar bunu bir süredir hem Kürtler hem Türk hükümeti ile müzakere ediyor.
Fırat’ın doğusunu kimin kontrolünde kalacağına dair yakıcı gündeme İdlib’in geleceği de ekleniyor. Yeni yılda İdlib’teki silahlı grupların tasfiye edilmesinin yanı sıra Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı hareketleriyle tutulan bölgelerin Suriye’ye devredilmesi yönündeki baskının artması bekleniyor.
2019’da siyasi çözüm kapsamında oluşmakta olan anayasa komitesinin çalışmaları da çok konuşulacak.
Suriye ayrıştırmada ve birleştirmede ana gösterge
Suriye krizi, Orta Doğu siyasetinin ana tayin edici unsuru olma özelliğini koruyor. Araplar kritik bir dönemde Şam’la ilişkileri normalleşme sürecine girdi.
Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’ın Şam’daki elçiliklerini açmasıyla başlayan bu süreç, Şam’ın Arap Birliği’ndeki koltuğunun iade edilmesini de beraberinde getirdiğinde Suriye’deki sorun için ‘Arap Çözümü’ savı öne çıkacak.
Bu yönelim özünde bir refleksi barındırıyor: “Türkiye ve İran gibi Arap dışı aktörlerin rollerini ve nüfuzların büyütmesinden duyulan rahatsızlık.”
Türkiye’nin Suriye’de geliştirdiği iki askeri harekatla etkinliğini artırması Ankara’nın izlediği politikalara şüpheyle yaklaşan ülkelerin bilenme nedeniydi.
Katar ve Müslüman Kardeşler aleyhine geliştirilen blokaja karşı Türkiye’nin kalkan vaziyeti alması ve Kaşıkçı cinayeti iki rakip eksen arasındaki keskinliği artırdı.
7 yıl sonra Şam’a el uzatanlar, İran nüfusunu geriletme hedefinin yanına Türkiye’nin önünü kesmeyi de ekliyor. Vekalet savaşı ile Şam’ı ‘direniş’ ekseninden koparamayan aktörler, bu kez ‘yakın diyalog’ ve ‘yeniden inşa’ kanalıyla Suriye’yi başka bir istikamete çekmeyi umuyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın merkezinde olduğu Körfez-Kızıldeniz ülkelerinin bu yeni yönelimi, İran ve ABD arasında nüfuz savaşına maruz kalan Irak’ı yakın planda tutma, bölgede İran’ın nüfuzunu kesmeye yönelik yeni stratejiler deneme, Suudilerin adamı Saad Hariri’nin Riyad’da alıkonulmasıyla ters tepen Lübnan siyasetine ayar verme ve Yemen’deki bataklıktan çıkış yolu bulma gibi yaklaşımlar da içeriyor.
Irak’ta millileşme ve Iraklılaşma sancısı sürüyor
Irak, Mayıs’taki seçimler ve hükümet kurma sürecinde ABD ile İran arasında nüfuz savaşına sahne oldu. İran’a Amerikalıların iktidar formülasyonuna taş koymayı başarsa da Irak’ta artan oranda dış müdahaleye karşı hassasiyet güçleniyor. Bu hassasiyetin muhatapları sadece İran ve ABD değil aynı zamanda Türkiye.
Bunun hedeni Başika’daki tartışmalı üs, Şengal ve Mahmur’a yönelik sınır ötesi operasyonlar ve geçmişte Sünni militanlara destek.
Irak bir taraftan da sınır hattında IŞİD’le ortak mücadele çerçevesinde Suriye ile sorunlu eski sayfayı kapatmaya hazırlanıyor. Irak, Katar ve Suudi Arabistan’ın Sünniler üzerindeki rekabetine de sahne oluyor.
2003 sonrası Şiilerin iktidara gelmesini protesto ederek Bağdat’ı tecrit eden Arap ülkeleri, 2018’de Irak’ı İran’a bırakmama adına tekrar ilişkilerin düzeyini artırma çabasına girdi. Bu arayışların 2019’da devam etmesi bekleniyor. Bu arada geçen yazı susuzluk, elektriksizlik ve alt yapı sıkıntıları yüzünden hayli hararetli geçiren Irak’ın siyasi zemini hala çok kaygan. Sünnilerden ziyade Şii bloklar arasındaki uyuşmazlık yüzünden eksik kalan bakanları atama işi 2019’a kaldı.
İsrail-Filistin: Gerilimli yolda barış çok uzaklarda
İsrail, ABD’nin Suriye’den çekilme planını bozacak şekilde Suriye’de saldırgan hamlelerini artırabileceğinin işaretini verdi. Suriye’nin yanı sıra Lübnan ve Filistin (Batı Şeria-Gazze) üzerinde gerilimin tırmandırılması muhtemel. Bu biraz da Nisan’daki seçimlerle bağlantılı.
Soruşturmalarla başı belada olan Başbakan Benyamin Netanyahu’nun sağ, radikal sağ ve yerleşimcileri etrafında toplamak için hırçın ve kışkırtıcı bir bölge siyaseti izleyebilir.
Trump yönetiminin Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a bel bağlamış yeni Ortadoğu barış planının geleceği de belirsiz.
Bir müzakereden çok Amerikan elçiliğinin Kudüs’e taşınması örneğinde olduğu gibi dayatmalara dayalı yeni stratejinin Filistin tarafında henüz ortağı yok. Bu yüzden Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ı tamamen işlevsizleştirip yeni bir muhatap yaratmaya dönük ‘ileri fikirler’ öne sürülüyor.
Lübnan mezhepçi bölünme ve İsrail tehditleri arasında
Lübnan bir tarafta yeni hükümetin kurulmasını engelleyen siyasi çekişmeler diğer tarafta Suriye’deki savaşa katılan Hizbullah’ın İran silahlarını Lübnan’a taşıdığını öne süren ve ülkenin güney sınırlarında tünel arayan İsrail’in saldırı tehditleri altında yeni yıla giriyor.
Suriyeli mültecilerin getirdiği yükler, ağır ekonomik sıkıntılar, iç savaştan beri siyaseti kilitleyen mezhepçi bölünmeler, İran ve Suudi Arabistan’ın ülke üzerindeki nüfuz mücadelesi ve Mayıs’taki seçimden beri hükümetin kurulamaması Lübnan’ı belirsizliklere sürüklüyor.
9 yıl sonra ilk kez geçen Mayıs’ta yapılan seçimlerde Hizbullah ve müttefiklerinin güçlü çıkması, Suud-Batı destekli blokun hesaplarını bozmuştu. Başbakanlık görevine yeniden atanan Saad Hariri kabineyi yeni yılda kurmayı umut ediyor. Ama sıkıntılar ve belirsizlikler çok.
Bölünmüş Libya seçime hazırlanıyor
2011’de NATO müdahalesiyle rejimin çökertilmesinden bu yana Libya rakip güçler arasındaki iktidar savaşından kurtulamadı. Suriye’dekine benzer bir velaket ve nüfuz mücadelesi burada da çözümün önünü tıkıyor.
Bir tarafta Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği Halife Hafter’e bağlı güçler ile Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, diğer tarafta Türkiye ve Katar’ın desteklediği Trablus merkezli Devlet Yüksek Konseyi (Ulusal Genel Kongre) ile BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti, beri tarafta güneyde çölün aşiretleri, pek çok yerde IŞİD ve El Kaide çizgisindeki gruplar elinde Libya lime lime.
12-13 Kasım’da Palermo’da düzenlenen ve Türkiye’nin son dakikada çekildiği konferensta taraflar, 2019’un ilk haftalarında ulusal uzlaşı konferansı düzenleyip ilkbaharda seçime gidilmesini planını kabul etmişti. Libya yeni yıla siyasi bir programla girerken IŞİD de saldırılarını artırdı.
Yemen yok olmaya devam ediyor
Saldırılarda 10 binin üzerinde insan katledilirken açlığın öldürdüğü çocuk sayısı 85 bini aştı. 22.2 milyon insanın yüzde 75’i insani yardıma muhtaç hale geldi.
BM’ye göre akut beslenme sorunuyla karşı karşıya olan çocuk sayısı 400 bin. Husiler ile Suud-BAE destekli hükümet arasında yılın sonunda İsveç’te yapılan görüşmelerde Hudeyde limanındaki savaş bir ateşkesle şimdilik durdu.
Kaşıkçı cinayetinin ardından Suudi Arabistan üzerinde baskılar artarken Yemen’den çekilme gündemi öne çıktı. Bunda Amerikan Senatosu’nun Suud liderliğindeki koalisyona desteğin kesilmesini öngören yasa tasarısı ve bazı Batılı ülkelerin silah satmama kararı etkili oldu. BM aracılığındaki görüşmeler Ocak’ta yeniden başlayacak. Fakat Yemen için kalıcı barıştan söz etmek için hala çok erken.
İran’ın en zor yılı
ABD’nin petrol satışını sıfıra düşürecek şekilde 5 Kasım’da yürürlüğü soktuğu ikinci yaptırım paketi İran ekonomisi üzerindeki baskıları iyice hissettirmeye başladı.
Rejim destekçileri arasında ABD’nin, İslam Devrimi’nin 40’ıncı yılını görmesine fırsat vermemek için ülkeyi karıştıracağına dair kanaat yaygın.
Hasan Ruhani yönetimi yaptırım baskısıyla ipleri daha fazla eline almak için uğraşan radikal kanatlar ile geçen yılın başından beri ısınan sokaklar arasında sıkışmış durumda.
Sistem yaptırımları radikal önlemlemle atlatmaya çalışıyor. İran bu cenderede yeniden kısır bir döngüye giriyor: Dış baskılar, reformcu ve ılımlı muhalif kesimleri geriletiyor.
Kaynak: BBC