Ortadoğuda Türkiye dahil 18 ülke nükleere yönelmiş durumda

Nükleer silah uzmanı Chen Kane, önümüzdeki 100 yılda nükleer enerji yoluyla Ortadoğu’nun nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip olabileceği uyarısında bulunuyor.

Komşu Araplar nükleer enerjide yol alıyor

Lale Kemal
[email protected]
Yaşamımızın vazgeçilmezi elektriğin üretiminde önemli bir kaynak kabul edilen nükleer enerji, ülkelerin otomatik olarak nükleer silah teknolojisini elde etme kapasitesine sahip olacakları anlamına gelmiyor.

Ama, nükleer ve diğer kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi üzerine uzmanlaşan Amerikan James Martin Merkezi’nden Chen Kane’e göre, nükleer enerji teknolojisine sahip olan ülkeler nükleer silah geliştirmede bu teknolojiye sahip olmayan ülkelere göre bir adım önde oluyorlar. Zira, nükleer enerji üretimi için gerekli olan uranyumu zenginleştirme işleminde gizlice aşırıya kaçıldığında nükleer silah teknolojisi geliştirilebiliyor. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi olan NPT anlaşması, nükleer enerji üretimi üzerinden ileride nükleer silah teknolojisi edinimi arayışına giren ülkeleri engelleme mekanizmalarından biri olmakla birlikte her uluslararası anlaşma gibi yeterli caydırıcılığı sağlamıyor.

Genel algı, ülkelerin nükleer enerji teknolojisine, meşru bir gerekçe sayılmasa da prestij amaçlı sahip olmak istedikleri yönünde ve bir ülke bu teknolojiye sahip oluyorsa diğerinin de ‘ben de neden sahip olmayayım?’ dürtüsü rekabete yol açıp, nükleer silahlanmanın önünü açabilecek riskleri taşıyor.

İstanbul’da, “Ortadoğu’da Kitle İmha Silahları ve Nükleer Enerji-Ortadoğu’dan Gazetecilerin Eğitimi Çalıştayı”, konulu hafta başında düzenlenen ve gerek Arap gerekse Amerikan ve Avrupalı bilim adamları ve bürokratlarını bir araya getiren 2,5 gün süreli toplantıda söz alan Dr. Scott Sagan, kimi ülkelerin ulusal güvenliklerini muhafaza edecek başka bir alternatifleri olmadığı hissiyle nükleer silahları edinim yoluna gidebildiklerini belirtiyor.

Ancak bu noktada vurgulanması gereken husus, yukarıda değindiğim kimi dürtülerden bağımsız olarak nükleer enerji ihtiyacının somut ihtiyaçlardan da kaynaklanıyor olması.

Nükleer silah uzmanı Chen Kane, Ortadoğu’da nükleer enerji projelerinin yürütülmesinde en büyük motivasyonun, enerji ve su güvenliğini sağlamak olduğuna işaret ediyor, prestij arayışlarını da dile getirmekle birlikte. Ürdün’ün, enerjisinin yüzde 95’ini ithal ettiğini belirten Kane, Birleşik Arap Emirlikleri’nin, net bir doğalgaz ithalatçısı olduğunu belirtiyor. Bu Emirliğin, nükleer enerji santrali kuran ilk Arap ülkesi olduğunu da hatırlatalım.

Kane’in verilerine göre, 22 Arap ülkesi ile İsrail ve İran’ı içine alan Ortadoğu corafyasında, 18 ülke, nükleer enerji programları yürüteceklerini ve yürütmekte olduklarını ilan etmiş durumda. Bu coğrafyaya, Ortadoğu’nun sınır komşusu ve nükleer enerji programı olması nedeniyle Türkiye de dahil.

Ortadoğu bölgesinde, nükleer silaha sahip tek ülke İsrail iken İran, nükleer enerji tesisleri kurma bahanesiyle nükleer silaha sahip olmaya yakın olduğu ya da belki de sahip olduğu kaygısıyla uluslararası toplumun ambargosu altında.

Japonya, Fukushima’da tsunaminin yol açtığı nükleer felaket ve kimyasal dahil kitle imha silahlarının radikal dinci terör örgütlerinin eline geçmesi ihtimalini artıran Arap Baharı gibi iki önemli gelişme, kimi Arap ülkelerinin nükleer enerji projelerini askıya almalarıyla sonuçlansa da bölge, nükleer enerji edinimi politikası ve hayata geçirilmesinde bir hayli yol almış. Yukarıda da belirttiğim üzere 22 Arap ülkesinden 18’i, nükleer enerji politikaları yürütüyorlar.

Chen Kane, önümüzdeki 100 yılda nükleer enerji yoluyla Ortadoğu’nun nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip olabileceği uyarısında bulunuyor. Bölge ülkelerinin nükleer enerji santralleri kurmaları kimi zaman gerçek ihtiyaçlardan kaynaklanıyor olsa da nükleer silah teknolojisi edinim riskine karşı Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılmış bölge ilan edilmesi yolundaki uluslararası çabalar da sürüyor.

Özellikle İran’ın, İsrail’e inat nükleer silah geliştirme arayışında olduğu iddiaları, Türkiye ve Ortadoğu’da ülkelerin, ‘niye benim de olmasın?’ kaygısıyla nükleer silahlanmaya gidebilecekleri kuşkusunu artırıyor. 1960’lı yıllarda o dönem MHP yönetimin başı çektiği, Türkiye’nin atom silahına sahip olmasını isteyen lobi şimdi yok gibi ama ‘nükleer enerji yoluyla nükleer silaha sahip olabilir miyiz?’ düşüncesi kimi kafalarda canlılığını koruyor.

zaman.com.tr

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org