Reddediyorum (Ercan Aktaş)

Militarizm bir korku rejimidir. İnsanlar arasındaki ilişkiyi dost, düşman kavramlarıyla kategorize ederek, insanların bir grubunun başka insan topluluklarının yok edilmesini onaylamasını, meşrulaştırmasını sağlar.

28 Haziran 2013’te Lice’de kalekollara karşı yapılan eylemde askerler tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Medeni Yıldırım‘ın kardeşi Mehmet Yıldırım vicdani reddini açıkladı. Kardeş Yıldırım, açıklamasında “Ben silahı elime alırsam halkıma karşı bu silahı almış olurum. Ya da aldığım silahla kendi halkıma karşı mı koruyacağım devleti?” diye sordu.

Medeni Yıldırım bir ülkede “sınır”lara duvarlar örülerek, kalekollar yapılarak barışın gelmeyeceğine inandığı için o eyleme katıldı. Kendisi devletin barış konusundaki çifte standardına itiraz etmiş ve o şekilde o eylemin bir parçası olmuş. Medeni Yıldırım’ın davasında gizlilik kararı var, ailesi savcılıktan hiçbir şekilde bilgi alamıyor. Devlet daha önceki katliamları gibi bunu da unutturmaya çalışıyor, tıpkı Ceylan Önkol gibi, Roboski gibi.

Ancak Medeni Yıldırım’ın ne kardeşi, ne de annesi sürecin peşini bırakmıyorlar. Mehmet Yıldırım ve de kardeşi Medeni Yıldırım bu konuda benzer şeyler düşünüyorlar. Anneleri de son Tayip Erdoğan’ın Amed’e seferinde benzer şeyler haykırdı. Ortak talep gerçek bir barış. Mehmet Yıldırım’ın vicdani reddi de bu anlamda daha bir önem kazanmaktadır.

Vicdani ret deklarasyonunda 23 yaşında olduğunu, üç yıldır asker kaçağı olduğunu söyleyen Yıldırım, devamında ise; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) geçmişte bölgede birçok kişiyi öldüren silahlarını kullanmayacağını” söyledi. Mehmet Yıldırım’ı asker kaçağı olmaktan çıkarıp vicdani retçi olmaya iten etken İsa Encü içinde geçerlidir. İsa Encü’de Roboski katliamının aydınlatılmamasına ve unutturulmak istenmesine karşı yaklaşık bir yıl önce vicdani reddini deklere etmişti.

Roboski katliamında öldürülen 34 Kürt insanı içinden biri olan 16 yaşındaki Celal Encü‘nün abisi İsa Encü, katliamın birinci yılında mezarlığa yapılan yürüyüşün ardından taziye çadırında yaptığı konuşmayla vicdani reddini açıklamıştı. Vicdani ret, bir yerde devletin baskı ve de zulmüne karşı sivil itaatsizlik üzerine gelişen bir eylem biçimidir. Çıkışta bireysel de olsa, içerdiği politik gerekçelerin toplum ile buluşması sonrasında oldukça etkili bir savaş ve de militer sistem karşıtı ses ve de eyleme dönüşebilmektedir. Biz bu gerçeği Hem İsa Encü ve hem de Mehmet Yıldırım’ın vicdani ret deklarasyonlarında bunu görmekteyiz. İsa Encü açıklamasında; “Siz bizi en son sivil katliamdan tanısanız da, bu devletin bize uyguladığı sadece en son zulümdü. Zulüm ve soykırım politikaları adına karşılaştığımız ilk uygulama değildi” diye düşüncelerini paylaşıyordu.

İsa Encü’nün açıklamasında devletin geçmiş katliamlarına bir bakış vardı, tıpkı Medeni Yıldırım’ın açıklamasında olduğu gibi. Ancak katliamlar durmadı. İsa Encü Roboski katliamının bu acılı coğrafya için son olmasını dilemiştir. Öyle olsaydı Medeni Yıldırım bugün hayatta olurdu. Olmadı. Bizler devletin “ölümler olmuyor daha ne istiyorsunuz” diyerek bizleri kendi barışına mecbur bırakmaya çalıştığı zamanda da ölmeye devam ettik; Ankara’da, İstanbul’da, Antakya’da, Lice’de.

Militer sistem öldürmeye devam etti. İsa Encü; “TC devleti, halkımıza karşın kuruluşundan itibaren, neredeyse yüz senedir düşman görüp her türlü katliamı, sürgünü, asimilasyonu, aşağılamayı bize reva gördü. Böylesi yürüttüğü düşman hukuku varken, tüm kamuoyuna soruyorum; hangi hukuka dayanarak beni askere çağırabiliyor?” derken tam da buna, devletin militer ruhuna sesleniyordu.

Çoğalan/toplumsallaşan vicdani ret ile barışa duyulan özlem daha bir pratik anlamına ulaşacaktır. İsa Encü ve de Mehmet Yıldırım’ın vicdani retleri bu anlamıyla oldukça önem kazanmaktadır.

Militarizm bir korku rejimidir. İnsanlar arasındaki ilişkiyi dost, düşman kavramlarıyla kategorize ederek, insanların bir grubunun başka insan topluluklarının yok edilmesini onaylamasını, meşrulaştırmasını sağlar. Hatta bu yok etmeye bizzat katılmasını sağlar, katamıyorsa bile seyirci olmasını ister. Bu anlamıyla militarizm, tekniğin egemen olduğu, şiddet ve zor aracılığıyla sağlanan bir kontrol/güç düzeni, bir egemenlik, tahakküm biçimidir. Buna karşın gelişen ve vicdani ret hareketinin beslendiği anti-militarizm ise esasta kapitalizme ve emperyalizme karşı güçlü bir eleştiri aracılığıyla ortaya konulmuş olan ve güce dayalı egemenlik sisteminin reddi anlamına gelen bir harekettir. Teknik ve araçsal akıl temelinde tesis edilen modern devletin temel niteliği olan militarizme karşı etkili bir politik doğrultudur. Kemalist militer sisteme karşı politik bir sorumluluktur.

Çoğalan/toplumsallaşan vicdani ret ile barışa duyulan özlem daha bir pratik anlamına ulaşacaktır. İsa Encü ve de Mehmet Yıldırım’ın vicdani retleri bu anlamıyla oldukça önem kazanmaktadır. Özellikle de bölge yüz binlerce “asker kaçağı” olduğu her şekilde ifade ediliyor. “Kaçmak” değil daha çok “buradayız, askere de gitmiyoruz” sesleri/çağrıları çoğalmalı.

Her bir vicdani ret deklarasyonu, yaşanan bütün katliamların hesabını sorarken yeni bir yaşamın da tohumlarını atmaya devam edecektir. Bu amaçla Vicdani Ret Derneği bir çağrı yaptı. Hiç Kimse Zorla Asker Yapılamaz şiarı ile 1 Aralık Dünya Barış Tutsakları Günü münasebetiyle zorunlu askerlik sistemine karşı herkesi vicdani ret yapmaya çağırdı. Savaşların, sınırların/duvarların olmadığı bir dünya/coğrafya için daha çok ses…

Daha çok RET! Reddediyorum, seni de reddetmeye çağırıyorum! (EJA/EKN)

 

http://bianet.org/bianet/vicdani-ret/151572-reddediyorum

 

 

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org