Savaş psikolojiyi bozuyor
Savaşın, bireyler ve toplumlar üzerinde felaket ile eşdeğer bir algısının olduğunu ve korku, endişe, kaygı, kaos gibi birçok olumsuz duyguyu çağrıştırdığını ifade eden Psikiyatri Uzmanı Dr. Haluk Arslan, bu durumun yarattığı etkilerin, ruh sağlığını doğrudan etkilediğini ifade etti.
Yeni Şafak | | 05 Aralık 2014, 8:29
Psikiyatri Uzmanı Dr. Haluk Arslan’a göre savaş ve yaşanan şiddet eylemleri, ölümler, yaralanmalar, hastalıklar, açlık, yer düzen değişiklikleri, alışkanlıkların engellenmesi, evinden, işinden, okulundan, ikametinden uzaklaşma ve ekonomik zorlanmalar, bireylerin güçsüz ve güvensiz durumlar yaşamasına yol açar. Travmatik etkiler, bireylerde fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olur. Ahlaki değerler de zarar görür. Özetle insanlığın geleceğinde olumsuz sonuçlara yol açar.
Kadınlar daha fazla etkileniyor
Kadınların, savaştan, terör olgusundan ve toplumda huzursuzluk yaratan benzeri bütün olumsuz durumlardan, erkeklere oranla daha fazla etkilendiğinin altını çizen Arslan, erkeklerin duygusal tepkilerini daha iyi kontrol edebildiklerini, bu yüzden de savaş olgusuyla daha iyi başa çıkabildiklerini söylüyor.
Erkekler duygusal tepkilerini daha iyi kontrol ediyor
Yapılan çalışmalarda, savaşa katılan erkeklerde, sıkça Savaş Sendromu adı verilen ve Travma Sonucu Stres Bozukluğuna sebep olan bir hastalığın görüldüğünü belirten Arslan, erkeklerin doğal yapıları gereği daha dayanıklı olduklarını ifade ediyor: “Erkekler, doğdukları andan itibaren toplum içerisinde evini, eşini ve ailesini koruyan, gerektiğinde vatanı için canını verebilecek bir algıyla yetiştiriliyor. Bu nedenle duygusal tepkilerini daha iyi kontrol ederek, saklamayı başarabiliyorlar.”
Uzman desteği şart
Savaşın, insan ve toplum psikolojisini doğrudan etkileyen ve kaygıyı artırarak birçok hastalığı tetikleyebilecek bir güç olduğunu açıklayan Arslan, savaş coğrafyasının içerisinde ve çevresinde yer alan bireylere, mutlaka bir uzman gözetiminde destek verilmesi gerektiğini vurguluyor. Başta devlet olmak üzere herkese büyük görevler düştüğünü söyleyen Arslan’a göre; “Sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek adına hem savaşla karşılaşan bireylere hem de doğrudan ya da dolaylı şekilde etkilenen herkese, disipliner bir biçimde, psikososyal destek verilmesi gerekiyor.” dedi.