“TSK olarak yol haritasını bilmiyoruz” sözleri, siyasete müdahilliğin devam ettiğini gösterir – Lale Kemal

Hükümet cephesinde, TSK’nın sivil demokratik denetim altına alınması için gerekli reformlara, “nerede kalmıştık” deyip, devam edileceğine dair bir işaret yok.

‘Bilmiyoruz’, ‘biliyorlar’ polemiğinin şifreleri

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in, 30 Ağustos resepsiyonunda, Kürt sorununun çözümü için hükümetin belirlediği söylenen yol haritasını, “TSK olarak bilmiyoruz” sözlerine iktidar cephesinden, “Bizden iyi biliyorlar” şeklinde gelen yanıt, yarım bırakılan askeri reformların hayata geçirilmesinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.

Tabii bunun öneminin farkında olanlar için. Hükümet cephesinde, TSK’nın sivil demokratik denetim altına alınması için gerekli reformlara, “nerede kalmıştık” deyip, devam edileceğine dair bir işaret yok.

Tam tersine, iktidarın, ordunun siyasetteki rolünü azaltan kimi reformları da tehlikeye atacak biçimde bir dönem müttefiki iken şimdi düşmanı ilan ettiği Hizmet Hareketi’ne karşı TSK ile fiili ittifak içine girerek bu kuruma kimi ekonomik imtiyazlarını genişleten ödünler verdiği gözleniyor.

Orgeneral Özel’in, çözüm süreciyle ilgili sözleri, TSK’nın, siyasete müdahilliğinin devamı niteliğinde iken olması gerektiği yerde yani yurt savunmasına odaklı bir yerde durmayı kabul etmekte zorlandığının da işareti.

Diğer yandan Orgeneral Özel’in, Hizmet Hareketi’ne karşı iktidarın başlattığı operasyonlara, “Belgesiz iş yapmayacakları” yolundaki sözleriyle, tıpkı bu mealde sözler sarf eden Haşim Kılıç’ın başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi gibi temkinli baktığı gözleniyor.

Bu hususa dikkat çekmekle birlikte ordunun tepe komutanının, çözüm süreciyle ilgili sözleri, sivil-asker ilişkilerinin ne denli kırılgan olduğunu gösteriyor olması açısından önemli.

Abdullah Gül’ün, cumhurbaşkanlığı görevini Erdoğan’a devretmeden yaklaşık 6 gün önce cumhurbaşkanlığı internet sitesine koyulan ve bir yıllık bir çalışmanın ürünü olan Savunma Reformu Raporu, demokratik yönetme biçiminin gereği olan askerin sivil otoriteye tabi kılınmasını gerektiren bir konumdan uzakta olduğumuza ayna tutuyor.

Rapor, TSK’nın onlarca yıldır günümüz tehditlerine göre yeniden yapılandırılmamış olduğu, silah sanayiindeki çok başlılık ve tabii ki en önemli konulardan olan askeri harcamaların parlamento denetimine açılmamış olması gibi ciddi demokrasi sorunlarına değinmiş.

Mayıs ayındaki bir açıklamasında TSK’da, “1960 yılından -ilk darbenin yapıldığı yıl- bu yana köklü savunma reformları yapmayan, ordusunu yeniden yapılandırmayan nadir ülkelerden biriyiz.” diyen Gül, kendi talimatıyla hazırlattığı ve sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesi yolunda yol haritası niteliğindeki raporun önsözünde de, kapsamlı savunma reformunun daha fazla ertelenemeyeceğinin aşikâr olduğuna dikkat çekiyor.

Asker ve sivil kişilerin bir araya gelerek hazırlamış olması açısından Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğu yazarları tarafından dile getirilen raporda, demokratik hukuk devletinin gereği olan Genelkurmay Başkanlığı’nın sivillerin uhdesindeki Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkıyor. Bu görüş ayrılığı, sivil-asker ilişkilerini kırılganlığına da bir diğer önemli bir gösterge.

Köşk’ten bir kaynağım, “Bu, sivil ve asker uzmanların müştereken yazabilecekleri en iyi rapordur. Biraz ötesini zorlasak sivillerin ve askerlerin raporu olmak üzere iki ayrı rapor çıkardı.” diyor.

Her ne kadar, Davutoğlu başkanlığındaki yeni hükümet ile Köşk’e çıkan 12 yıllık liderleri Erdoğan arasında şimdilik her şey yolunda gibi görünse de, taraflar arasında çıkar çatışması kaçınılmaz gibi görünüyor. Böyle bir durumun ortaya çıkması, piyasalarda bir belirsizliğe ve ekonominin zayıflamasına yol açacak bir potansiyeli barındırıyor.

Ekonomide hiç arzu edilmeyen kötüye gidişe siyasi belirsizlikler de eklenirse o zaman işte orduyu çok yakından izlemek gerekiyor.

zaman.com.tr

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org