TÜSİAD’dan ‘özgür düşünce’ ve ‘laiklik’ çıkışı
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi bugün toplandı. Toplantıya, “Özgür düşünceden korkmayın” sözleri ve “laiklik” vurgusu damgasını vurdu.
12 Mayıs 2016 Perşembe
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin (YİK) Sabancı Center’da yapılan toplantısının açılışında konuşan Cansen Başaran Symes, “Yılın ilk aylarında ABD Merkez Bankası Fed’in daha önce öngörüldüğü kadar hızla faiz yükseltmeyeceğinin anlaşılmasıyla başlayan hareketlilik, kısa vadeli sermaye akımları sayesinde Türkiye piyasalarında ılımlı bir hava estirdi” dedi ve ekledi:
“Buna Avrupa ekonomisindeki yavaş ama istikrarlı büyüme ve petrol fiyatlarının düşüklüğü eklenince Türkiye ekonomisi makro düzeyde yeni ve olumlu bir dengeye oturma imkanı buldu. Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın, yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hala risk olmaya aday. Daha da önemlisi, ekonomi son dört yıldır büyüyor ancak verimlilik hiç artmıyor. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli kayıplar yaşanıyor ve sıkıntıların daha da derinleşmesi bekleniyor. Turizmin Türkiye ekonomisinde onlarca sektörü de besleyen bir alan olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını öngörebiliyoruz.”
“Vize sorununun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz”
Cansen Başaran Symes, “Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan, Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu. Türkiye ve AB arasında uzun zamandan beri donan temaslar, yürümeyen üyelik müzakereleri nedeniyle kopmuş gözüken ilişkinin yeniden tesisi için tali bir kanal açılmış oldu” dedi ve şöyle konuştu:
“Sonuçta mülteci krizinin atlatılması için taraflar müzakerelere başladılar. Toplumumuzun uzun süredir beklediği ve aslında AB ile ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize zorunluluğunu kaldıracak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına eklenerek imzalandı. Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın ezici çoğunluğunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir başarıdır. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa Parlamentosu, terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı bir tutum takındı. Son iki günün gelişmeleri Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması ve dolayısıyla uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi pürüzlerin sürdüğünü açıkça bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir.”
Yolsuzlukla mücadele programının uygulanması
Symes, “Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içinde özellikle yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi’nin bu alandaki organı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz. Bu yönde alınacak her türlü önlem ve uygulanacak programların önemini özellikle belirtmek isterim” dedi.
“İfade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının güvenceye alınmasını önemsiyoruz”
Sözlerini, “Neredeyse 1 yıla yakındır ülkemiz PKK’nın terör taarruzu ile karşı karşıya. Güneydoğu’daki pek çok il ve ilçemizde yüksek düzeyde can ve mal kaybına yol açan çatışmalar halen şiddetle devam ediyor” diye sürdüren Cansen Başaran Symes, “Her gün gelen tahammül sınırlarımızı zorlayan şehit haberleri, şehit olan güvenlik gücü mensuplarının haberleri, perişan ailelerin hikayeleri hepimizi derinden sarsıyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Terör yüzünden Türkiye içerisinde yer değiştirmek zorunda kalan on binlerce vatandaşımızın durumu da İçimizi acıtıyor. Terörle mücadeleye kesin destek verirken, güvenlik güçlerimizin kayıp vermemesi, gelişmelerden sivil halkın etkilenmemesi için her türlü önlemin alınması öncelikli olmak üzere bu mücadelenin özgürlüklere helal getirmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çözüm arayışı koşullarına dönülmesini en kısa sürede ümit ediyoruz. Güvenlik, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının güvenceye alınmasını her durumda önemsiyoruz. Her ne olursa olsun özgür düşünceden korkmayan, öz güveni olan bir Türkiye’den yanayız.”
“Doğru olan laikliğin çağdaş normlar ve demokratik ilkeler çerçevesinde uygulanmasıdır”
Cansen Başaran Symes, “Türkiye, laik, demokratik, piyasa ekonomisini uygulayabilen Müslüman çoğunluklu nüfusa sahip bir NATO üyesi ve AB üyelik adayıdır. Dünyada bu özelliklerin hepsini bünyesinde taşıyan başka bir ülke yoktur. Uluslararası düzeyin ihtiyaç duyduğu sentezi üretebilecek kapasite, tarihinden gelen birikim nedeniyle Türkiye’de vardır. Osmanlı modernleşmesi ve Cumhuriyet devrimi toplumumuza bir sekülerleşme perspektifi vermiştir. Bu perspektif ülkemizde toplumsal barış ve huzurun güvencesidir. Laiklik ilkesinin geçmişte katı ve otoriter bir yorumla uygulanmış olması bu ilkenin gerekliliğini tartışmaya asla meşru kılamaz. Doğru olan laikliğin çağdaş normlar ve demokratik ilkeler çerçevesinde uygulanmasıdır. İlkenin kendisinden vazgeçmek Türkiye’nin çağdaşlaşma iddiasından vaz geçmek anlamına geleceği gibi bundan da daha vahim şekilde toplumumuzun dengelerini bozacak ayrımcılık ve gerginlikleri artıracaktır. Bu gerekçelerle Cumhurbaşkanımızdan başlayarak, tüm sorumluların laiklik ilkesine sahip çıkması güvencemizdir. Laiklik konusu özünde Türkiye’nin çağdaşlığıyla, demokratik düzeninin sağlamlığıyla, toplumsal ahengiyle ilgilidir” diye konuştu.
Moskova – Ankara ilişkileri
Symes, “Rusya ile ilişkilerimizde bu denli gergin bir şekilde sürmesinin her iki ülkenin çıkarlarına uygun olmadığı aşikar. O nedenle Moskova ile Ankara arasında yumuşamaya imkan sağlayacak bir diyaloğun tesisinden yanayız” diye ekledi.
ÖZİLHAN’DAN TÜM PARTİLERE ÇAĞRI
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Siyasi belirsizlik gündemimizde ilk sırayı işgal ediyor ama en önemli olan konu kabinede kimin yer alacağı değil, demokratik sistemin sağlıklı işleyişin devam etmesi” diye devam etti.
Özilhan, son dönemdeki siyasi gelişmelere yönelik de yorum geldi ve şöyle dedi:
“Artık kısır siyasi çatışmalara bir çözüm bulunması gerekiyor. Her şey bir yana terör sorunu bir yana. Üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor. Daha fazla takatimiz kalmadı. Bu bütün partilere bir çağrıdır. Gün birlik günüdür. Bıkmadan, usanmadan, bir şey olmuyor demeden, sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. Bildiğimizi, inandığımızı söylemeye devam edeceğiz.”