Vicdani retçi kimdir ne ister?
Vicdani retçi 5 kişiyle konuştuk. Zor sorular da sorduk… İşte yanıtları
08 Haziran 2014 Pazar, 00:34:59Güncelleme: 02:31:28
Bülent GÜNAL/AHT
Sık sık gündeme gelen “vicdani ret” kavramını mercek altına aldık ve vicdani retçi 5 kişiyle konuştuk. Zor sorular da sorduk. Her geçen gün aralarına katılan kadın sayısı da artıyor.
Türkiye’deki tartışmalı konuların başında gelen vicdani ret, geçen hafta iki ayrı haberle tekrar ülke gündemindeydi. Haberlerden ilki AİHM’nin verdiği bir kararla ilgiliydi. AİHM, “Yehova Şahidi” olduğu gerekçesiyle askerlik yapmayı reddeden 4 gencin yaptığı başvuruda Türkiye’yi haksız buldu ve gençlere toplam 57 bin 650 Euro tazminat ödenmesine hükmetti. Bir diğer haber ise vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin, AİHM’nin kendisi hakkında verdiği kararı Türkiye’nin hâlâ uygulamaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu üzerineydi. Peki kim bu vicdani retçiler? Hangi gerekçeyle askere gitmeyi reddediyorlar? Sorulara yanıt bulabilmek için vicdani retçi 5 kişiyle bir araya geldik. Kimi antimilitarist ve anarşist olduğu için, kimi de dini gerekçelerle vicdani retçi olduğunu savunuyor. İlginçtir, her geçen gün aralarına katılan kadın sayısı da artıyor. “Sizi askere çağıran zaten yok’’ dendiğinde de lafı yapıştırıyorlar: “Biz sadece askerliğe değil, militarizme karşıyız.’’
“HERHANGİ BİR OLAYLA KARŞILAŞMADIM”
Grafik tasarımcısı Şendoğan Yazıcı, 40 yaşında, evli ve 2 çocuk babası… “26 Haziran 2009’da açıkladım vicdani retçi olduğumu. Temel gerekçem antimilitarist olmam” diye başlıyor anlatmaya. “Orduların sistemi korumak için kendi halkına karşı örgütlenmiş birer kurum olduğunu düşünüyorum. Resmi deyimle 6.5 yıldır kaçağım. Bu süre zarfında vicdani retçi olduğum için herhangi bir olayla karşılaşmadım; aslında karşılaşmak için elimden geleni yaptım. Adıma telefon aldım, kira kontratı imzaladım. Amacım birileri beni almak için gelirse düşündüklerimi yüzlerine haykırmaktı. Askere gitmek isteyen varsa gitsin ama gitmek istemeyen de zorla götürülmesin.’’
“ELİME SİLAH ALMADIM, 9 YIL HAPİS YATTIM”
Ercan Aktaş 43 yaşında. Sivaslı. Sözlü tarih üzerine çalışıyor, dergilere, web sayfalarına siyaset felsefesi yazıları yazıyor. Kendini antimilitarist, anarşist ve barış aktivisti olarak tanımlıyor. “Şiddeti, militarizmi, üniformayı reddettiğim içim vicdani retçiyim. Hayatım boyunca takım elbise bile giymedim’’ diyor. Vicdani retçi olduğunu 14 Mayıs 2005’te açıkladığını söyleyen Aktaş, bu süreci şöyle anlatıyor: “İlkokulu İstanbul’da okudum, ortaokulu Sivas’ın İmranlı İlçesi’nde… Alevi kimliğim ilk kez o dönem öne çıktı. Üniversitede önce inşaat mühendisliği, sonra sosyoloji okudum; her iki bölümü de terk ettim. O dönemde de Aleviliğim, Kürt kimliğimle birleşti. Emekçi, yoksul bir ailenin çocuğuydum. Öğrenci faaliyetleri, dernekler derken bir gün kendimi terör örgütü üyesi olmaktan hapiste buldum. Sisteme muhalif olduğunuz zaman başınıza her şey gelebilir. Hayatım boyunca elime silah almadım ama 9 yıl 4 ay 15 gün hapis yattım. Hapisteyken kararımı vermiştim, çıkınca askerlik yapmayacaktım. Birkaç kez yurtdışına da çıktım, pasaport ve vize aldım ama bir sorun yaşamadım. Zaten her vicdani retçinin uyması gereken bazı detaylara ben de dikkat ediyorum. Örneğin otelde kalmıyorum, gece yolculuğu yapmamaya özen gösteriyorum. Özellikle geceleri otogarlarda inzibatlar daha çok oluyor.’’
“SAVAŞMAM DEMİYORUM KURAN’DA SAVAŞ VAR”
Görüştüğümüz ilk vicdani retçi 31 yaşındaki Mehmet Ali Başaran’dı. 2009’da Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Başaran 3 yıldır avukatlık yapıyor, 2 yıldır evli… “Ailem milliyetçiliğin kalesi sayılan Trabzon’da yaşıyor. O yüzden hâlâ anlayamıyorlar bu düşüncemi’’ diyor gülerek. Başaran’ın vicdani ret gerekçesi dini nedenlerden kaynaklanıyor: “Çok farklı sebeplerden dolayı askere gitmeyi reddeden, vicdani retçi olanlar var. Genellikle de sol, sosyalist, anarşist çevrelerin bir eylemi gibi algılanıyor vicdani ret. Benim vicdani retçi olma gerekçemse İslam’a dayanıyor. Müslümanım ama antimilitarist değilim, elime silah almayı reddetmiyorum. ‘Hiçbir şartta savaşmam’ demiyorum. Çünkü Kuran’da savaş var. Ama biz Allah rızası için, hak ve adalet için savaşırız. Hak ve adalet için savaş zaten cihattır. Ayrıca resmi ideolojinin belirlediği düşmanlar benim kişisel düşmanlarım değil. Ben ancak İslam için savaşanların ardında savaşırım. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Peygamber ocağı olarak görmüyorum. Türkiye’de şehitlik ve Peygamber ocağı kavramları istismar ediliyor, vebal altına giriliyor.’’
“ASKER KAÇAĞI DEĞİLİM BİR YERE KAÇMIYORUM”
“PKK ile savaşırken ölen askerler şehit olmuyor mu?’’ sorusuna Başaran, “Ne şehittir ne de değildir, diyemiyorum ama şehit olabilmek için ona uygun ilkeler altında savaşmak gerekir’’ diye cevap veriyor. Vicdani reddin bir sivil itaatsizlik eylemi olduğu iddiasında: “Vicdani retçi olabilmek için bunu kamuoyuyla paylaşmak zorundasınız. Ben de 28 Şubat 2007’de vicdani retçi olduğumu duyurdum. 28 Şubat’ı da özellikle seçtim. Her vicdani retçinin bir metni vardır. Politik, ideolojik, dini; neyse gerekçesi bunu yazar. Vicdani retçi olduğumu açıklayana kadar önümde bir korku duvarı vardı ama o tarihten sonra bu duvar yıkıldı. 2 yıldır asker kaçağı olarak adlandırılıyorum ama ben asker kaçağı değilim, vicdani retçiyim. Bir yere de kaçmıyorum. Gittiği yere kadar gideceğim… Yarın öbür gün inzibatlar koluma girip de askere götürmek isterse yine gitmeyeceğim, hapisse hapis. Son çıkan bedelli askerlik için yaşım tutuyordu ama ‘Vicdani retçiyim’ derken gidip bedelli askerlik için para yatırmam ilkesel olarak doğru olmazdı. Adaletsizliğin sürdürülmesine izin vermiş olurdum.”
“MİLİTARİZM HAYATIN HER ALANINDA”
Furkan Çelik 21 yaşında, lise mezunu bir vicdani retçi. “Rize, Çayeliliyim. Babam müteahhitlik yapıyor. Anarşist faaliyetlerle lisede tanıştım” diye tanıtıyor kendini ve şöyle devam ediyor: “Anarşist, antimilitarist olarak askerliği reddediyorum. Tecilimin dolmasına 1 yıl var ama ben 17 yaşımdayken vicdani retçi olduğumu açıkladım. Askerlik ölmeyi ve öldürmeyi emrediyor. Militarizm sadece askerlikle sınırlı değil, hayatın her alanında var. Ailem muhafazakâr bir yapıya sahip ve bu düşünceme karşı çıktılar, hâlâ zaman zaman ‘Git askerliğini yap, çıkar aradan’ diyorlar ama gitmemekte kararlıyım. Ben Kürt kardeşime silah tutmak istemiyorum. Elbette hiçbir anne çocuğu ölsün istemez.’’
“KADIN OLDUĞUM İÇİN VİCDANİ RETÇİYİM”
Vicdani Ret Derneği’nin 300’ü aşkın üyesi var ve üyeler arasında kadınların sayısı da her geçen gün artıyor. Fulya Aydın da onlardan biri. 27 yaşında. Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans yapıyor. “Bir kadın olarak neden vicdani retçisiniz’’ diye sorduğumda, “Sorunun cevabı içinde’’ diyor.
“Kadın olduğum için vicdani retçiyim. Vicdani ret sadece askerliğe değil, sisteme, militarizmin tümüne karşı çıkmaktır.’’ 2 hafta önce vicdani retçi olduğunu açıkladığını söyleyen Fulya Aydın sözlerini şöyle sürdürüyor: “Savaşlarda önce kadın kirletiliyor. Savaşlar sadece birilerinin söylediği gibi vatan, bayrak gibi kavramlar yüzünden çıkmıyor. Petrol için savaşlar çıkıyor. Ve sistem bir kadın olarak bu savaşa çocuk göndermemi istiyor. Buna karşı çıkıyorum. Savaşlarda en çok kadınlar ve çocuklar zarar görüyor.’’ İşte başka bir soru: “Ordunuz yok, başka bir ülkenin askerleri ülkenize saldırıyor, o zaman o kadınları kim koruyacak?’’ Aydın şöyle cevaplıyor: “Militarizme karşıyım ama kendini savunmaya değil. Söylediğim, 1960’ların 70’lerin hippilerinde olduğu gibi ‘savaşma seviş’ mantığı değil. Birisi toprağıma, ırzıma saldırırsa elbette savunurum.”
“VİCDANİ RET HUKUKİ BİR HAK”
Vicdani retçilerin avukatı Davut Erkan “Vicdani ret hukuki bir haktır” diyor: “AİHM, vicdani veya dini gerekçelerle askerlik yapmayı reddetmenin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında olduğunu 2011’de verdiği ‘Bayatyan Ermenistan’a karşı’ davasında kabul etti.
Bu tarihten sonra özellikle Türkiye’den yapılan birçok başvuruda bu içtihadını tekrarladı. Bu nedenle iç hukukta bir yasal düzenleme olmasa da hem Anayasa’da 24. maddede düzenlenen ‘din ve vicdan özgürlüğü’ hem de Anayasa’nın 90/5 maddesinde uluslararası sözleşmelerin yasanın üzerinde olduğuna ilişkin düzenleme gereği vicdani ret hakkının tüm kamusal makamlarca kabul edilmesi gereken bir hak olduğu aşikârdır.”
Erkan, vicdani reddin Avrupa’da bir hak olarak tanındığının altını çiziyor: “Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda zorunlu askerlik tamamen kaldırılmıştır. Zorunlu askerliğin olduğu bir avuç ülkede ise vicdani ret hakkı vardır. Bu ülkelerde dini-vicdani sebepler ileri süren kişiler sivil kamu hizmeti yaparak askerlikten muaf tutulmakta. Kimi durumlarda ise total retçiler sivil kamu hizmetinden de muaf olabilmektedirler.”