04 Mart 2018
Vicdan insanın tanrısıdır. Ya da Allahın (tanrının) insanın ruhuna emanetidir. Bu emanet en zor koşullarda ortaya çıkar. Vicdan bir ağır yüktür. Gereklilikleri vardır. Bazen, idea, duygu, ırk, yasa, ideoloji veya din bu sesi kısmaya çalışır. Lakin vicdan en onulmadık ve en ağır zamanda zuhur eder.
Vicdan bir huruç ruhu taşır. Bitti denilen yerde bir yarılma, gedik açar. Başarıya ulaşmasa da safını belli eder. Tarih bu huruç hareketleri ile anlamlı hale gelmiştir.
“Anadolu halkı bizim kardeşimiz, biz savaşmayacağız” başlığıyla, Yunanlı askerlerin yayınladıkları bildiri, Kurtuluş savaşı yıllarında, cereyan eden en önemli olaylarından biriydi.
Kurtuluş savaşı yılları, Britanya İmparatorluğu, Yunan ordusunu Anadolu topraklarına gönderir.
“Gidin size ait olan Küçük Asya’yı alın.” Britanya’nın, Yunanlılar üstünde ki propagandası buydu.
Dönemin Yunan Kralı Venizelos, yoksul halktan oluşan orduyu, seve seve Anadolu’ya gönderir. Aynı yıllarda Rusya topraklarında, yoksullar yeni bir çağ açıyorlardı. Bu çağın etkisi, tüm dünya üstünde hissediliyordu.
Yunanlı askerler bu fikrin etkisi ile kardeş Anadolu halkı ile savaşmayı ret etti. Komünist Parti öncülüğünde ve bilincinde başlayan itiraza önce 200 asker bir bildiriye imza atarak, Anadolu işgaline karşı çıkmışlar. Daha sonra bu itiraz kimi kaynaklara göre 90 bin askere kadar ulaşacaktı.
Yunanlı muktedirler, 1921 yılında, İzmir Balçova’da bulunan İşgal Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhında bu 200 askeri kurşuna dizdirdiler.
“Anadolu halkı bizim kardeşimiz, biz savaşmayacağız” başlığı ile yayınlanan bildiri nasıl tarihe not düştüyse, Manolis, Stelios, Haris’in; “Yaşasın Hakların Kardeşliği, Kahrolsun Britanya Emperyalizmi ve Yaşasın İsyan” sloganları bu iki yaka halkının kalplerine dokundu. Mezarları var mı bilinmez, mezarları yeryüzü toprakları, mezarları Ege denizi…
Beyaz Gül Hareketi Hitler soykırımına karşı çıkan bir grup öğrenci tarafından kuruldu. Münih Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, Hans Scholl, kız kardeşi Sophie ve Christoph Probst adında bu üç öğrencinin başlattığı vicdani reddiye Almanya’da etkili olmuştu.
Nazi politikalarının ne denli ölümcül ve yıkıcı olduğunu, daha da önemlisi, bu yıkıcı ve ölümcül olan şey ise eğitimli Alman halkı bunlara nasıl inanıyordu?
Normal bir insan nasıl Nazist olabilir? Normal bir insan nasıl bir Naziste dönüşebilir?
Milliyetçilik ve savaş propagandasının gücü ve kudreti bu boyuttaydı. Nazilerin Halkı Aydınlatma Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in günümüzde bile kullanılabilen bir dizi yöntemle sıradan insanları etkilemiş, onları bir insanlıktan çıkarmış, vicdansız bir savaş makinesine döndürmüştür.
Beyaz Gül Hareketi üyeleri buna karşı duvara yazılar yazarak ve bildiriler dağıtarak halkı uyandırmaya çalışmışlar.
Şubat 1943’te Hans ve Sophie Scholl bildiri dağıtırken yakalanarak tutuklanmış, yoldaşları Christoph ile birlikte dört gün sonra idam edilmişler. Hans’ın son sözleri “Yaşasın Özgürlük!” olmuştu.
Gitmeyeceğiz sloganı Vietnam savaşı yıllarda dalga dalga Amerika’da yayıldı.
Norman Morrison, 31 yaşında bir adam, üç çocuk babasıdır. 1965’te Vietnam’da bir köye yapılan ve birçok çocuğunda ölmesine neden olan bombardımanı protesto etmek için, Pentagon Binası, Savunma Bakanlığı önünde kimi rivayetlere göre 1 yaşındaki kızı Emily’in gözleri önünde kendini yaktı.
Aynı yıl yine Alice Herz adında seksen iki yaşındaki bir kadın savaşa karşı kendini yaktı.
Zenci boksör Muhammed Ali Clay, “Beyaz adamın savaşı” diyerek askere gitmeyi reddetti. Bu isyan beyaz siyah tüm Amerikaların kalbinde bir vicdan hareketi oluşturdu. Bu harekete, “Bu bizim savaşımız değil!” diye bağırıp, değişik itirazlar geliştiren askerlerde katılmıştır.
121’ler Manifestosu ile Fransız aydınlar, Cezayir işgaline karşı seslerini duyurdular. Ahmed Bin Bella’nın başlattığı bağımsızlık direnişine, bir selam çaktılar. Fransız askerlerinin ne denli ahlaksız ve zorbaca Cezayirli vatandaşlara davrandıklarını, hem Fransız, hem de dünya kamuoyunda duyurmaya çalıştılar. Bu hareketin içinde Simone de Beauvoir, Marguerite Duras ve Jean-Paul Sartre yer aldı.
Kiril adında, Ortodoks bir keşişin vicdanı ve cesareti ile kurtardığı Müslüman kızın hikayesi bütün Bosna savaşına damga vurmuştur. Kiril ismi Yağmurdan Önce adlı sinema filminde, bir rolün adıdır. Lakin bu sinema filmine ilham veren binlerce Kiril yaşamıştır. Yeryüzü topraklarında elbet Kiril’ler tükenmez.
Yesh Gvul Hareketi acımasız İsrail ordusuna ve işgal politikalarına karşı çıkışın adıdır. Yesh Gvul, bu iki kelime ile nerede karşılaşırsam aklıma ilk gelen şey cesarettir.
Yesh Gvul Hareketinin üyesi olan binlerce rütbeli ve rütbesiz asker bu asimetrik savaşa karşı çıkmıştır. Daha da önemlisi İsrail’in Filistin işgalini onursuz bulmuştur. Asker insandır, asker makine değildir. İsrail toplumunun vicdanına seslenen bu çığlığı hepimiz duyduk.
Değişik coğrafyalarda, değişik zamanlarda ve toplumlarda ortaya çıkan bu gibi vicdan hareketlerinin verdiği ders şudur; adaletsiz savaşlar oldukça, bu tür reddiyeler var olacaktır.
Bitmez!
Kaynak: Demokrat Haber