2013 20 Kasım-Azat İpek (20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Günü’nde Diyarbakır’dan vicdani reddini açıkladı)
“Kürdüm, LGBT’yim, hümanistim, sisteminize inanmıyorum. 20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Günü’nde başkaldırıyorum, vicdani reddimi açıklıyorum” diyen İpek, yayımladığı bildirisinden şu ifadelere yer verdi:
“Vicdani ret toplumun her alanında ezber bozan bir duruştur.
“Militarizm savaşta da barışta da kadının yaşamını gasp ediyor. Cinsiyetçilikten, milliyetçilikten kısacası tüm ayrımcılık yöntemlerinden besleniyor, tüm bu ayrımcılık biçimlerinin topyekûn reddedilmesi gerekiyor. Militarizm bazen doğrudan gaz fişeği ve mermi ile bazen de dolaylı olarak ırkçılık ve sermaye ile öldürüyor. Militarizmin ve devletlerin savaşlarının görünen ya da görünmeyen öznesi olmayı reddediyorum.”
“Ne Bedelli Olacağım, Ne de Bedel Ödeyeceğim”
“Askerlik bir zulüm ve sömürüdür. Bu savaşta ölen askerler, her zaman ezilenler olmuştur. Parası olan zenginler bedelli ile askere gitmezken, bizim gibi parası olmayanlar, yoksullar, ezilenler ölüme gönderiliyor. Bu yüzden ne bedelli olacağım, ne de bedel ödeyeceğim. İlkokuldan itibaren yağmur altında hazır kıta beklettiği çocuklara ant okutan, ‘hazır ol’ duruşu öğreten bu sisteme karşı çıkıyorum.
“Ezenlerin karşısında her zaman ezilenlerin saflarında yer alacağım. Her daim iktidarların ezilenlere karşı sürdürdüğü savaş karşısında ezilenlerle birlikte mücadelemi vereceğim. Kimseyi inanmadığı değerler için savaşmaya, ölmeye ve öldürmeye zorlamadığım gibi, kimsenin de beni inanmadığım değerler için savaşmaya, ölmeye ve öldürmeye zorlamasına razı değilim. Ordudaki tüm canlıların doğanın bir parçası olduğu, otoritesiz ve adaletli bir dünyada özgürce yaşamak istiyorum.
“Savaşı besleyen heteroseksist düzenin ve ikili cinsiyet sisteminin devamlılığı adına, transfobinin ve homofobinin ‘en cesur askerler’ olmasına, düzenin ahlak anlayışının katlettiği seks işçilerine yönelik ahlak vahşetine karşı isyandayım. Irkçılık, milliyetçilik, cinsiyetçilik ve şiddet etrafında işlenen militer anlayışa ve son zamanlarda yükselen savaş çığırtkanlığına karşı daha fazla sessiz kalamayacağım.
“Amed’de Eşcinsel, Antalya’da Trans Kadın Olduğumuz İçin Öldürülüyoruz”
“Doğduğumuz anda verilen kimliklerin rengiyle belirlenen toplumsal cinsiyetimiz ve zorunlu eğitimle pompalanan ‘erkeklik’ algısı ile ‘erkekliğin ispatı’ için kutsal vatan toprağını aslında örtük olarak da kadın bedenini savunmak için silah almaya, devletler için kan dökmeye zorlanıyoruz. Zorunluluğun ta kendisi Türk olmak, erkek olmak, öldürmek, namuslu olmak, vatanı sevmek, susmak, hatırlamamak ve korkmaktır. Roboski’de Kürt olduğumuz, Amed’de eşcinsel olduğumuz, Antalya’da trans kadın olduğumuz, kürkü olan hayvanlar olduğumuz, kocasından ayrılmak isteyen kadınlar olduğumuz ve askere gitmek istemediğimiz için öldürüldük, ölüyoruz, öldürülüyoruz, ölümün fotoğraflarına bakıp şansımıza şükrettiğimiz noktada ölüyoruz. Ölmeyi, öldürmeyi reddediyorum!
“Kürdüm, LGBT’yim, hümanistim, sisteminize inanmıyorum. 20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Günü’nde başkaldırıyorum, vicdani reddimi açıklıyorum.”